Orta Doğu’nun gözü Kılıçdaroğlu’nda!

Hediye Levent / EVRENSEL – Muhalefet nihayet 13. cumhurbaşkanı adayını açıkladı. Aslında Orta Doğu ve Arap dünyası CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun cumhurbaşkanlığı adaylığı resmi olarak açıklanmadan çok önce gelişmeleri yakından izlemeye başlamıştı.

Bölgenin önde gelen haber ajansları ve televizyon kanalları adaylık açıklamasını, öncesinde ve sonrasında meydana gelen gelişmeleri, dakika dakika aktardı.

Elbette bölgedeki her bir ülke Türkiye ile mevcut krizlerine veya kendi çıkarlarına göre gelişmelere yaklaşıyor.

‘Bölgenin hangi ülkesi Kılıçdaroğlu’na nasıl yaklaşıyor?’ sorusuna gelmeden önce genel olarak muhalefete ve özelinde CHP’ye dair kafa karışıklıklarına bir göz atmakta fayda var.

Orta Doğu’nun bir süredir sıkça sorduğu soruların başında seçimden muhalefetin zaferle çıkması halinde Türkiye’nin dış politikadaki ana ekseninin ne olacağı tartışması var.

Bu çerçevede kimileri muhalefetin laik ve yüzü batıya dönük bir çizgide ilerleyeceğini savunarak Orta Doğu ile ilişkilerini asgari düzeye indirebileceğini savunuyor. Bu kesime göre CHP’nin ve ortaklarının liderliğindeki bir Türkiye, AB ülkeleri ile ilişkilerini öncelikli görecek ve NATO üyeliği kartını etkili bir şekilde kullanmaya çalışacak.

Atatürk’ün “Arap dünyasının iç işlerine karışmayın” ifadesine sık sık atıf yapan ikinci kesim ise, muhalefetin seçimi kazanması halinde Türkiye’nin AB, ABD, Rusya ve Orta Doğu ile dengeli ilişkiler kuracağı görüşünde. Bu kesime göre Türkiye ekonomik kriz ve mülteciler gibi sebeplerle Orta Doğu ve Arap dünyası ile ilişkilerini asgari düzeye indiremez ancak ekonomi ve güvenlik gibi alanlarla sınırlandırabilir.

Bu tartışmalarda sık sık 6’lı masanın ortaklarından İyi Parti’nin ve bizzat Ahmet Davutoğlu’nun rolünün ve etkisinin ne olacağına dair yorumlara rastlanıyor. Bu çerçevede, İYİ Parti’nin Suriye’den ve Libya’dan asker çekme gibi konularda milliyetçi ve askeri seçenekleri öncelikli gören etkilerinin olabileceği konuşuluyor.

Hariciyenin Ahmet Davutoğlu’na teslim edilmesi ise, muhtemelen Katar dışında bütün ülkelerin tedirginlik duyduğu senaryolar arasında.

Bölge ülkeleri seçimlere dair gelişmeleri dakika dakika izliyorken bunca farklı hatta zaman zaman çelişen senaryonun ortaya çıkmasının temel sebepleri ise CHP’nin bölge politikalarını detaylandırmamış olması ve 6’lı masadaki farklı dış politik yaklaşımlar.

Evet, muhalefet dış politikasına dair bir yol haritası hazırladı ancak birçok soru hâlâ cevapsız.

Mesela;

-Türkiye Suriye’den asker çekecek mi?

-Suriye’de desteklediği silahlı gruplara desteğini kesecek mi?

-Suriye Kürtlerine nasıl bakacak?

-Irak’taki operasyonlar devam edecek mi?

-Libya’daki varlığını sona erdirecek mi?

-Doğu Akdeniz meselesinde tutumu ne olacak?

-Enerji meselesini doğrudan ilgilendiren Kıbrıs konusunda nasıl bir politika izleyecek?

-İsrail ile iyi ilişkiler kurması beklenen muhalefet Filistin meselesinde nasıl bir yaklaşım geliştirecek?

Peki hangi ülke ve taraf muhalefete ve Kılıçdaroğlu’nun adaylığına nasıl bakıyor?

Komşumuz Suriye’den başlayalım;

-Türkiye’nin hâlâ desteklemekte olduğu silahlı gruplar kesinlikle muhalefetin söylemlerinden çok rahatsız. İdlip’teki cihatçı yapılar için ise muhalefetin seçimi kazanması ölümcül sonuçlar doğurabilir. Fırat’ın doğusunda Kürtlerin öncülüğünde kurulan yapılar Türkiye muhalefetini Türkiye ve Suriye Kürtlerine ve HDP’ye yaklaşımı üzerinden değerlendiriyor. Genel olarak muhalefetin seçimi kazanması halinde Kürtler açısından pek bir değişiklik olmayacağını savunanlar çoğunlukta.

-Şam yönetimine göre ise, muhalefetin Şam ile kuracağı ilişkinin ana ekseni hâlâ belirsiz. Yani CHP liderliğinde bir Türkiye Şam ile ‘komşu ülke Suriye’ olarak mı ilişki kuracak yoksa ilişkisini mültecilerin dönüşü ve güvenlik ile mi sınırlandıracak? Mesela ABD’nin Şam yönetimine yönelik ekonomik yaptırımları sürerken Türkiye ile Suriye ilişkileri ne kadar normalleşebilecek?

-Şam açısından hâlâ belirsiz olan konular arasında elbette Türkiye’nin Suriye’deki askeri varlığı, sınır ötesi operasyonların devam edip etmeyeceği gibi sorular da var.

Kimileri AKP yönetiminden yana bir tavır sergileyen İran ve Rusya’nın Suriye’nin ve bölge ülkelerinin birkaçının yaklaşımını etkileyebileceğini savunuyor. Ancak bu etkinin Şam üzerinde bile oldukça sınırlı olacağı söylenebilir. Hatta bu konuda Şam dahil bölgenin genel yaklaşımını büyük ölçüde Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri belirleyecek gibi görünüyor. Ki, iki ülke de gerek Türkiye muhalefetine ve gerekse Kılıçdaroğlu’na temkinli yaklaşıyor. Bu ‘Bekleyelim görelim’ eğiliminin temel sebeplerinden biri her iki ülkenin Türkiye’deki yatırımlarının bekası yani kamulaştırılıp kamulaştırılmayacağı. İkinci sebep ise, yukarıda bir kısmını sıraladığım sorular konusunda muhalefetin verdiği karışık sinyaller. Bu çerçevede Suudi Arabistan ve BAE başta olmak üzere bölge ülkelerinden ‘AKP’yi en azından tanıyoruz ve nasıl anlaşılacağını biliyoruz’ görüşleri de duyulabiliyor.

Ancak bölgenin yeni liderliğine oynayan Suudi Arabistan ve BAE’de en azından Türkiye’nin bölgenin iç işlerine doğrudan müdahil olmayacağı ve Müslüman Kardeşler gibi yapıları desteklemeyeceği görüşleri hakim.

Muhalefete ve Kılıçdaroğlu’na yönelik açıktan tavır alan tek ülke şimdilik Katar ki, El Cezire bir süredir hem 6’lı masa hem de Kılıçdaroğlu karşıtı yayınlar yapmaktan geri durmuyor. Elbette bu yaklaşımda AKP yönetimi ve Katar arasındaki yakın ilişkilerin yanı sıra Katar’ın Arap ülkeleri arasında Türkiye’deki yatırımlar konusunda aslan payına sahip olmasının etkisi büyük.

Velhasıl seçime dair her gelişmeye bölge ülkeleri de dikkat kesilmiş durumda ve bölgenin önde gelen ülkeleri ve aslında büyük bir kısmı rengini belli etmeden gelişmelere göre tavır alma politikası izliyor!

2673910cookie-checkOrta Doğu’nun gözü Kılıçdaroğlu’nda!

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.