Paranın gözlüğünden bakanların doğa duyarlılığı…

Geçenlerde HES’lere karşı mitinge katılmıştım ama miting alanında yeşil ile duyarı olduğunu söyleyenlerin çoğu yoktu. Her yürüyüşte olmasa da bir çok yürüyüşlerde ve protesto eylemlerinde gördüğüm insanlar vardı. Alan içinde insan sayısı az olduğu için, her birey ile göz göze gelmek kaçınılmazdı.

HES, (Hidroelektrik Santralar) çevre sorunu yaratan girişimdir. Bu girişim, ülke saffında doğanın en güzel alanlarını hedef almıştır. Sadece orada yaşayanların sorunu değildir, çünkü bugün temiz su olarak kullandığımız kaynaklarında, ticarileşmesi ve temiz suyun doğadan kalkarak sanayileşmesini de beraberinde getirecektir. HES, sadece enerji sorununu çözme projesi değildir, geleceğimizi yok etme projesidir.

Doğa sporları ve dağcılık kulüpleri gibi değişik girişimler şehir yaşantısı içinde kurulmaktadır. Doğadan kopan insan, doğa ile yeniden barışabilmesi için başka bir girişim kendiliğinden geliştirmiş ve başlangıçtaki gibi masum bir girişim olmaktan çıkmıştır, para kazanılan ve ticarileşen bir girişime dönmüştür. Doğa sporlarına uygun kıyafetlerin üretilmesi, o doğanın içine kadar gidecek yolların oluşması ve taşıma araçlarının oluşturulması bir planın ve ihtiyacın sonucunda ortaya çıkmıştır. Dağcılık kulüpleri, dağın eteğine kadar araçlarla gidip, çadırlar kurup, teçhizatlarını hazırlamaları bir plan ve teknoloji sonucunda olmaktadır.

Şehir yaşantısı içinde zaman ve para arasında sıkışan insan, bu gibi etkinliklere kısa zaman içinde katılmak ve doğa içinde aktivite yapmayı, beton yaşamdan kurtuluş olarak görmektedir. 1980 yıllardan sonra gelişen sosyal değişiminde elbette sonucuydu. Sosyal insandan, birey insana dönüştürüldü, yabancılaştırıldı çevresine. Konuşacak insan bulamaz oldu, komşusunu tanımayan, yaralıya yardım etmeyen duyarsız bir insan biçimi oluşturuldu. Kendilerini, küçük gruplar ve kulüpler içinde ifade etmeye çalışan insan, değişik yeni hobiler ile de tanışması bu döneme denk düşer. Paylaşılan hobiler, paylaşım anı için bir ifade ederken, şehir yaşamı içinde bir anlam ifade etmez. Bir program dahilinde; programlara dahil olur ya da olmaz, son dakika katılım düşünelemez, çünkü yerler sınırlıdır! Planlı yaşamak, yeni yaşam biçimdir ve insanlar bu yaşam içinde şizofrenik davranıyormuş önemli değildir!

Doğa sporları, fotoğrafçılık kulüpleri vb adı altında yapılan etkinliklere kariyer sahibi bir çok insan katılır. Bu kulüplere gitmek, belirli bir maliyeti içinde barındırır, bu maliyeti karşılayanlar yan yana gelir, bu sayede bir seçicilik adı konulmadan baştan yapılır. Belirli ekonomik düzeyde olanlar yan yana gelir, bu yan yana gelişler sayesinde hayat arkadaşlıklar yaratılır, flörtler olur. Olması kadar da doğal bir şey yoktur. Bazı ilişkiler uzun sürer, bazıları kısa sürede ayrılıkları beraberinde getirir!

Bu etkinliklerin içinde yer alanların büyük bir bölümü, toplumun dönüşümü ile ilgileri yoktur. Fakat çalıştıkları alanın bu dönüşümün bir parçası olduğunu dahi sorgulamazlar, onlar sadece görevlerini yaparlar, profesyonel işçidirler. İşçi demeyelim, bazı mühendis, doktor vb. etiketi taşıyanlar alınır, memur, uzman… falan filan diyelim! Yan yana geldiklerinde, sosyal olmak babından bir iki laf edebilirken, duyarlı oldukları konulara sözde katılırken, somut olarak hiçbir şey yapmamaları doğallaşmıştır. (etkinliklerin olduğu saatlerde; eğlencelere katılmak, yemek yemek, gibi önceden programlar varken, neden sokakta protesto etsinler ki? İnternet ortamında yapılan çağrılara imza atmak varken, neden kendi seviyesinde olmayanlar ile yan yana yürüsünler ki? Sokak heterojendir, fakat heterojen yaşam onları korkutur, ne kadar az ayrılık olursa, o kadar daha rahat ederler.) Doğayı çok sevdiklerini, doğanın güzelliklerini fotoğraflayanlar, doğanın yok edilmesi karşısında, olması gereken ekonomik sonuç olarak onay vermekteler. Parası karşılığında katıldıkları bu doğa etkinlikleri sayesinde, doğanında para karşılığında bir değeri olduğuna inanırlar. Çünkü, bu gibi insanlar; genelde para ile her şeyi ölçerler. Hatta sırtlarına aldıkları çanta, giydikleri ayakkabının belirli markadan olmasına özen gösterirler. Olmayanları da küçümserler, sessiz bakışlar ile…

Yukarıda yaptığım eleştiriler, doğal bir afet ya da insanın yarattığı afet karşısında duyarlı olup, hiç düşünmeden felaket bölgesine gidenler için değildir. Onlar ne yazık ki, çok azınlıkta kaldılar, adı dağcılık kulübü olan ama dağcılığı laylayom olarak görenlerin çok olması eleştirimin okunu belirlemektedir. Benim eleştirim, doğayı gerçekten korumak için mücadele edenleri kapsamıyor, benim eleştirimin yönü, duyarlı olduğunu söyleyenlerin her şeyleri sözde ama para kazanma olunca pratikte olanlaradır. Para için en yakın dostunu bile harcamaktan çekinmeyen, önüne çıkan engelli yok etmek için her türden dedikodu yapıp, ayak oyunları ile yönetimden kalmayı hedef kılanlaradır. Para için; doğa sporları, para için fotoğrafçılık, para için duyarlılık!

Duyarlılık kavramı da yukarıda anlattığım gibi sübjektif bir kavrama dönüşmüştür. İmza atmayı, protesto edenlerin videolarını paylaşmayı, protesto müzikleri söylemeyi yeterli görürler. Sözde aydındırlar ve her olayı en iyi kendilerinin yorumladığını sanırlar, birden fazla dil bilirler, dış ülkelere gidip gelirler. Onlar kariyerlerini boşuna yapmamışlardır, kariyerleri için doğadan kopmuşlar, çevre ile ilişkileri kalmamış önemli değildir. Emir verecekleri her zaman birileri vardır ve çalıştıkları sürece gözdedirler, işten atıldıklarında çok yalnızıdırlar! Dünyaya para gözlüğünden bakarlar ve her harcamaları önceden planlanmış düzeydedir, plan dışı olunca rahatsız olurlar. Bu plan dışı eleştiriyi okuyunca da rahatsız olacaklarıdır ve bana rahatsızlıkları anlatan mesaj göndereceklerdir! Bazıları hiç üstlerine alınmayacaklarıdır, çünkü yaşamda da üstlerine bir şey almazlar, görevlerini yaparlar!


—————————————
http://cemoezkan.blogcu.com

1586200cookie-checkParanın gözlüğünden bakanların doğa duyarlılığı…

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.