Geçtiğimiz günlerde Çin yine gündemdeydi… Bir yandan iş dünyası Llyods London’a Çin’de faaliyet göstermek için Çin makamları tarafından lisans verilmesini konuşurken, bir yandan da Londra Devlet Başkanı Hu’yu konuk etti. Öte yandan Kasım ayının başında son dört yılın dünya genelinde en büyük hisse senedi ihracı da Çin’den geldi: China Construction Bank sekiz milyar dolarlık ihracı büyük bir başarı ile tamamladı…
Geçtiğimiz haftalarda Çin petrol devi CNOOC hakkında bir yazı kaleme almıştık. O yazımızda da belittiğimiz gibi Çin politik boyutta kendi kurallarını değiştirmeye yanaşmamasına rağmen, ekonomik boyutta oyunu batı dünyasının kuralları ile oynamaya gayret gösteriyor… CNOOC’nin Unocal’ı satın almak için batı standartlarında bir etkin yönetişim (Corporate Governance) sergilemesi kayda değerdi…
Bütün bu önemli gelişmelerin yanı sıra bugünlerde pek sözü edilmeyen çok önemli bir proje ise 2008 Pekin Olimpiyat oyunları…
Geçtiğimiz Olimpiyat oyunlarını Türkiye sekiz madalya ile tamamlarken, İngiltere otuz madalya kazanarak ülke tarihinde önemli bir başarıya imza atmıştı. En çok madalya kazanan ülkeler ise 103 madalya ile ABD, 92 madalya ile Rusya, 63 madalya ile Çin olmuş, bu ülkeleri Avustralya (49), Almanya (48), Japonya (37), Italya ve Fransa (32) takip etmişti.
Eskiden olsa olimpiyat oyunlarının sadece bu boyutuna bakar, kazanan atletleri kutlar konuyu kapatırdık… Ama artık işler başka boyut kazandı… Sadece atletler yarışmıyor Olimpiyat oyunlarında, artık dünyanın en önde gelen şirketleri de kendi kulvarlarında piste çıkıyor bu dev organizasyonda…
Olimpiyat Oyunlarının resmi “partner”leri dikkatinizi çekmiştir. Coca-Cola, Atos Origin, John Hancock, Kodak, McDonald’s, Panasonic, Samsung, Sports Illustrated, Swatch, Visa International ve Xerox.
Bu firmaların Olimpiyat Oyunları partneri olabilmek için ödedikleri sponsorluk miktarını biliyor muydunuz? 2002 Salt Lake ve 2004 Atina Olimpiyat oyunları için toplam 600 milyon dolar…
The Olympic Partners (TOP) programı ilk olarak 1988 Calgary/Seul oyunlarında uygulamaya başlanmıştı. O tarihte ödenen toplam sponsorluk bedeli 100 milyon dolar idi. 1992 Albertville/Barcelona oyunlarında bu rakam 160 milyon dolara, 1994 Lillehammer / 1996 Atlanta oyunlarında 280 milyon dolara, 1998 Nagano / 2000 Sydney oyunlarında ise 580 milyon dolara çıkmıştı. Daha Atina’da kapanış töreni yapılmadan gözler Pekin olimpiyat oyunlarına dönmüştü bile.
Çin’liler Pekin olimpiyat oyunlarını birçok açıdan kendileri için önemli bir fırsat olarak görüyorlar. Olimpiyat’lar deyip geçmemek lazım. Iyi bir iletişim kampanyası ile aylar boyunca özellikle batı dünyasının kalbinin attığı bir ilgi odağı yaratıyorsunuz. Ekonomik, politik bir çok açıdan iyi kullanılırsa harika bir fırsat olabilecek bir organizasyon…
Atina oyunlarında ilk defa bazı Çin firmaları dünya lideri markaların yanında sponsor olarak yerlerini aldılar. Bilgisayar üreticisi Lenovo Group ile telekom şirketi ZTE bu alanda bir ilke adım attılar. Atina’da 16 stadyuma broadband internet bağlantısı sağlayan ZTE şimdiden Pekin’de ana sponsor olmaya aday olduğunu açıkladı bile…
Pekin’de yakından tanıyacağımız bir diğer Çin firması ise cep telefonu ve benzer birçok elektronik eşya üretici Huawei… ZTE günümüzde 1.9 milyar dolarlık cirosunun yüzde yirmisini Çin dışından sağlıyor. Huawei ise 5 milyar dolarlık cirosunun 2 milyar dolarlık kısmını yurtdışı pazarlardan elde ediyor.
Çin giderek devleşen bir ülke… Çin’de 305 milyon cep telefonu abonesi ve 295 milyon sabit telefon hattı mevcut. Benzer nufusa sahip Hindistan’da cep telefonu abone sayısı sadece 40 milyon. Dünya devi Vodafone’un bile dünya çapındaki abone sayısı Çin’deki rakamların yanında küçük kalıyor. China Mobile geçen sene 6 milyar dolar kar etti ve piyasa değeri 55 milyar dolar. Sektördeki bütün diğer oyuncular (Netcom, Unicom ve China Telecom) da seslerini dünya pazarına duyurmak için can atıyorlar.
Son on yıldır küresel ekonomik büyümenin tek lokomotif ülkesi konumundaki Çin 2008 Olimpiyat oyunlarına büyük bir heyecanla hazırlanıyor. Pekin Olimpiyat oyunları birçok lider Çin firması için markalarını dünyaya tanıttıkları bir pencere haline dönüşecek.
Evet sevgili okurlar, Doğu Türkistan’da inanılmaz insan hakları ihlalleri yapan, birçok alanda gelişmiş dünya normlarına uymayı reddeden, ancak sıkı sıkıya sarıldığı politik ve ekonomik model sonucunda hızla büyümeye devam eden ve günümüzde bir ekonomik dev halini alan Çin bakalım bir sonraki Olimpiyat oyunlarına nasıl bir ev sahipliği yapacak…
Hepinize sağlıklı ve bol kazançlı günler diliyorum…
