Phaselis’e iki mescit yapılacak!

YUSUF YAVUZ / AÇIK GAZETE – Phaselis antik kentinin koruma alanı içerisindeki iki koyda Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından başlatılan halk plajı günübirlik tesisleri içeren projeye göre iki ayrı mescit yapılacak…

Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın Antalya’daki Phaselis antik kentinin koruma sınırları içerisinde uygulamaya koyduğu projeye yönelik tepkiler sürüyor. İki ayrı dava açılarak yargıya taşınan projenin ayrıntıları netleştikçe arkeolojik sit alanı olan iki ayrı koyda yapılmak istenen yapıların niteliği de ortaya çıkıyor. Alacasu (Cennet) ve Bostanlı koylarında inşa edilecek günübirlik tesislerin yanı sıra iki ayrı mescit, yönetim ofisleri, çocuk oyun alanı, kafeterya, sergileme alanları ve tuvaletlerden oluşan projede yüzlerce araç kapasiteli otoparklar bulunuyor. Kültür ve Turizm Bakanlığı doğal ve tarihi dokuya bir zarar verilmediğini açıklamıştı. Ancak Alacasu Koyuna iş makinelerinin girmesiyle başlatılan projenin yarattığı tahribat ve alanın beton dökülerek yapılaşması kamuoyunun tepkisini çekiyor.

Phaselis antik kenti, Antalya’nın Kemer ilçesinde bulunan ören yerlerinden biri. Antik liman kalıntıları, ormanlarla çevrili koyları ve görkemli caddesiyle tarihi kent yaz aylarında binlerce ziyaretçiyi ağırlıyor.

İHALE EDİLEN PROJENİN ADI ‘ÇEVRE DÜZENLEMESİ’

Ancak Phaselis’in yarattığı bu cazibe, alana daha çok ziyaretçi çekmek için iki ayrı halk plajı yapılmasını gündeme getirdi. Kültür ve Turizm Bakanlığı Yatırım ve İşletmeler Genel Müdürlüğü tarafından hazırlanan proje, ‘Phaselis Ören Yeri Bütünleyici Kıyı Alanı Çevre Düzenlemesi’ başlığını taşıyor. Ancak projenin adında plaj ve günübirlik tesisler ifadesi yer almıyor.

İŞ MAKİNELERİ SAHAYA İNDİ, KAMUOYU AYAĞA KALKTI

Kültür ve Turizm Bakanlığı, 30 Ocak’ta projeyi İstanbul merkezli bir restorasyon ve inşaat firmasına verdi. 14 Şubat’ta yer teslimi yapılan proje için iş makinelerinin geçtiğimiz hafta sahaya inmesiyle önce yerel halkın, ardından da konuyla ilgili haberler aracılığıyla ülke kamuoyunun haberdar olduğu korunan alandaki inşaat faaliyeti büyük tepkiyle karşılandı.

KORUMA KULLANMA DENGESİ ‘KULLANMA’DAN YANA AĞIR BASIYOR

Konu hakkında görüşüne başvurduğumuz yetkililer, yaz aylarında antik kentin ziyaretçi yükünün fazla olduğunu, bu nedenle kentin iki yanında bulunan koylarda böyle bir projenin uygulanmasının zaruri olduğunu savunuyor. Ancak Phaselis Ören yerinin ihtiyacı olan kimi iyileştirmeler ve alan yönetimi, taşıma kapasitesi belirleme gibi uygulamalarla çözülebilecek sorunların yaklaşık 50 milyon liralık bir harcama yapılarak adeta iki ayrı tesis inşa edilmesi koruma ve kullanma ilkesinin ‘kullanmadan’ yana ağır bastığını gösteriyor. Arkeolojik sitlerin kullanım kriterlerini belirleyen 658 sayılı ilke kararıyla da çelişen yapılaşmaları içeren projenin, doğal çevresiyle birlikte bugüne kadar korunmuş Phaselis’in geleceği açısından endişe verici boyutta olması dikkat çekiyor.

PROJEYE GÖRE İKİ KOYA TOPLAM 380 ŞEZLONG YERLEŞTİRİLECEK

Phaselis’in batı limanına bitişik olan Bostanlı Koyunda 240, antik kentin kuzeyinde yer alan Alacasu (Cennet) Koyunda ise 140 olmak üzere korunan alan vasfındaki sahillere toplam 380 şezlong yerleştirilmesi planlanıyor. Her iki koy da Phaselis’in koruma alanı içerisinde yer alıyor. Yapılan yüzey araştırmaları, denizden batı yönündeki dağlara doğru uzanan geniş bir bölgenin antik kentin geçmişteki etki alanında bulunduğuna işaret ederken, bölge aynı zamanda kırsal yerleşmelerin, çiftlik ve inanç yapılarının kalıntılarını barındırıyor.

ANTİK LİMANI DA KAPSAYAN BÖLGE DALIŞA YASAK

Phaselis’in teritoryumu olarak bilinen çok geniş bir alan, orman dokusu ile toprağın altındaki binlerce yıllık uykusunu sürdürüyor. Geçmişte daha dar bir alanı kapsayan Phaselis’in 1. Derece arkeolojik sit statüsündeki koruma alanı, yapılan bilimsel araştırmalar çerçevesinde 2016 yılında genişletilerek bugünkü mevcut halini aldı. Antik limanın uzantısı olan Bostanlı Koyu, aynı zamanda sualtı arkeolojisi ve kültürel miras açısından taşıdığı potansiyel nedeniyle dalışa yasak bölge olarak biliniyor.

MİLLİ PARKLAR KOYLARI BAKANLIĞA TAHSİS ETTİ

Bugün iki ayrı halk plajı için seçilen koylar, Phaselis’in doğal ve kültürel mirasının bir parçası ve ayrıca daha geniş bir koruma sınırı bulunan Beydağları Sahil Milli Parkı’nın içerisinde yer alıyor. Edindiğimiz bilgiye göre projenin uygulanacağı koyların kullanım hakkının, Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü’nün bağlı olduğu Tarım ve Orman Bakanlığı  tarafından Kültür ve Turizm Bakanlığı’na devredildiği öne sürülüyor.

BAKAN ERSOY’UN ‘YAPILAŞMA İZNİ YOK’ DEDİĞİ KOY YAPILAŞIYOR

Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, 2 yıl önce Alacasu Koyu’nun 20 yıllığına günübirlik alan olarak kiraya verilmesi üzerine bu girişime karşı çıkarak, “Birinci derece arkeolojik sitlerde de yapılaşma mümkün değil. Biz gerekli uyarıları da yapıyoruz şu anda” ifadelerini kullanmıştı. Aynı koyda bugün Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın yapılaşma içeren bir projeyi uygulamaya koyması da kamuoyunun tepkisini çekiyor.

‘AMAÇ KORUMAK DEĞİL, TİCARİLEŞTİRMEK’

Konuyla ilgili görüşlerini dile getiren bölgedeki vatandaşlar, “Bakanlık kendisi yapınca betonlaşmayı savunuyor, başka kurum yapınca korunan alanı gerekçe gösterip karşı çıkıyor. Ayrıca Alacasu koyundaki kötü kullanımı gerekçe gösterip bu alanda yapılaşmaya gitmek doğru değil. Yapılaşma olmadan da tuvalet, çöp, temizlik vs. gibi sorunların çözümü mümkün. Amaç korumak değil, bu alanı ticarileştirmek” görüşünü dile getiriyor.

HALKIN KULLANMASI GEREKEN SAHİLLERİ OTELLER KAPATTI

Kemer ilçesindeki sahillerde yaz aylarında halkın denizle buluşmasında sorunlar yaşanıyor. Son yıllarda yüksek şezlong ve şemsiye ücretleri ve havlu koyacak yer bulamamaktan şikâyet eden vatandaşlar ücretsiz yararlanabileceği daha uzak alanlara yöneliyor. Ancak bu sorunun en önemli nedeni ilçedeki sahillerin birçoğunun 5 yıldızlı oteller tarafından kapatılmış olması. Anayasal olarak özel mülke konu edilemeyeceği belirtilen kıyıların turizm tahsisleri ve çeşitli kiralamalar yoluyla çevrilmesi, olağanüstü yoğunluk yaşanan yüksek sezonda büyük bir rant aracına dönüşüyor.

KORUMA ALTINDAKİ BİR BÖLGEDE TİCARİ İŞLETME GİRİŞİMİ

Halk, anayasal hakkı olan kıyılardan yararlanamazken, çözüm yine halkın yararlanması için ayrılan, milli park sınırlarındaki koyların da ticarileştirilmesinde aranıyor. Phaselis’te yapılmak istenen proje ücretsiz halk plajı olarak duyurulsa da aslında Bakanlığın Antalya, Belek, Çeşme ve Bodrum’da uygulamaya koyduğu ve “Beş yıldızlı tesis kalitesinde” diye tanıttığı bu alanlar, şezlong ve şemsiyeden otopark ücretine, yeme içme ünitelerinden satış alanlarına aslında birer ticari işletme. Plaja girişlerin ücretsiz olması bu alanların ücretsiz olduğu anlamına gelmiyor.

HALK, KORUNAN ALANI BAKANLIKTAN KORUMAYA ÇALIŞIYOR

Ancak korunan alanda böyle bir projenin hayata geçirilmek istenmesi Bakanlığın korumacılık yaklaşımını da ortaya koyuyor. Phaselis’te ortaya çıkan manzara; halkın, ‘halk için’ yapıldığı söylenen bir tesis uğruna ören yerlerini, kültür varlıklarını ve doğal alanları korumakla yükümlü olan bir bakanlığa karşı korumaya çalıştığı izlenimi doğuruyor. Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın konuyla ilgili açıklayıcı bir tavır sergilememesi ve süreci kötü yönetmesi de dikkat çekiyor.

BAKAN ERSOY: ‘HALK PLAJLARI DIŞARIYA GÖRE DAHA UCUZ’

Bakan Ersoy, “dışarıdaki fiyatlara göre daha ucuz” sözleriyle halk plajlarının insanlar tarafından tercih edildiğini açıklamıştı. Video, Bakanlık iştiraklerinden Turaş Turizm Ticaret A.Ş tarafından işletilen Antalya Kemer’e bağlı Çamyuva’daki halk plajını yansıtıyor: https://www.youtube.com/watch?v=crBPLo3_dAs

ENDİŞELERİ HAKLI ÇIKARAN UYGULAMALAR

Ören yerinin sorunlarını çözmek amacıyla başlatılan girişime giydirildiği izlenimi uyandıran ve yoğun yapılaşmayla beraber ciddi bir tahribatı da getireceğinden endişe edilen Phaselis’teki halk plajları projesi, İstanbul merkezli Sa-Fa Restorasyon Sanayi İnşaat Ticaret Ltd. Şti. adlı firmaya verildi. Çeşitli tarihi yapıların restorasyonunun yanında okul ve cezaevi gibi kamu binalarının yapım ihalelerini de üstlenen firmanın alanda iş makineleriyle ve özensizce yürüttüğü çalışmalar da yerel halkın endişelerini haklı çıkarıyor.

KORUNAN ALANDA İŞ MAKİNELERİNİN TAHRİBATI TEPKİYE NEDEN OLDU

2892 metreküplük derin kazı yapılacağı, 1139 metreküp de beton kullanılacağı belirtilen projenin ihale sözleşmesine göre korunan alanda yürütülecek çalışmaların 60 günde tamamlanması gerektiği belirtiliyor. Böylesine hassas çalışılması gereken bir alanda 15 Nisan’a kadar projeyi uygulamak için özensiz ve yıkıcı bir çalışma yapmak kaçınılmaz olarak görülüyor. Daha yolun başında gece gündüz devam eden tahribat da bunun göstergesi.

PASELİS’TE SON DURUM NE?

Phaselis’teki Alacasu Koyunda dün akşam saatlerinde iş makineleriyle ormanlık alanda yapılan tahribat vatandaşların tepkisi üzerine tutanakla kayıt altına alındı. Vatandaşların tepkisi üzerine iş makineleri alandan uzaklaştırılırken, beton dökülen zeminde briketlerle inşaat çalışması sürüyor. Edindiğimiz bilgiye göre uygulamaya konulan proje, bu ay toplanacak olan Antalya Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu’nun gündemine sunulacak. Daha önce proje için ‘uygun’ görüş veren Koruma Kurulunun projeyi yeniden değerlendirmesi bekleniyor.

 

2672790cookie-checkPhaselis’e iki mescit yapılacak!
Önceki haberTürkiye’den yola çıkan göçmen teknesinin İtalya’da batması, Avrupa’daki politik eylemsizliğe dikkat çekiyor
Sonraki haberMillet İttifakı’nın ortak açıklaması
YUSUF YAVUZ
YUSUF YAVUZ (GAZETECİ-YAZAR) Isparta, Sütçüler'de doğdu. 1990’da edebiyatla ilgilenmeye başladı. Deneme ve inceleme tarzındaki ilk yazıları 1996 yılında 'Atatürkçü Ses' Dergisi’nde yayımlandı. Aynı yıl yerel ölçekte yayın yapan kanallarda 'Dönence' başlıklı radyo ve televizyon programları hazırlayıp sundu. 1999 yılında Antalya'da kurulan Müdafaa-i Hukuk Dergisi’nde yazmaya başladı. 2001’de Gazete Müdafaa-i Hukuk’ta Muhabir-Temsilci olarak görev aldı. Daha sonra adı 'Yeniden Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk' olan dergiyle bağını temsilci-yazar olarak sürdürdü. 2001-2007 yılları arasında Kaş Kitap Şenliğini organize ederek başta çocuklar ve gençler olmak üzere yöre insanının kültür, sanat ve edebiyat çevreleriyle buluşmasını sağladı. 2005 yılında Muğla ve Antalya arasındaki sahil bandında yaşanan yabancılara toprak satışına ilişkin yaptığı araştırmalar önemli etkiler yarattı. Deneme, inceleme, röportaj, düz yazı, haber ve yorumları; Cumhuriyet Akdeniz, Odatv, Yeni Harman, Edebiyat ve Eleştiri, Yolculuk, Evrensel, Atlas, Magma, Aydınlık, Birgün, Açık Gazete gibi dergi ve gazetelerde yayımlandı. Antalya merkezli VTV Televizyonunda, Pelin Gel Ağan'la birlikte 'İki Ağaç İçin' adıyla 16 bölümden oluşan bir program hazırlayıp ve sundu. Kanal V Televizyonunda, Biyomühendis Çağlar İnce ile birlikte, Yörük kültürünü ve tarihsel köklerini ele alan 'Islak Çarıklar' adlı belgesel haber programı hazırlayıp sundu. Araştırma yazılarından bazıları, 'Yer Bize Çimen Verdi' ve 'Darağacına Takılan Düşler' adıyla belgesel filmlere de konu olan Yavuz, şu sıralar 'Islak Çarıklar' adlı bir belgesel haber programı için çalışmalarını sürdürüyor. Ağırlıklı olarak arkeoloji, çevre, kentsel dönüşüm ve tarım konularını ele alan çalışmalar yapmayı yazılı ve görsel medyada sürdüren Yavuz, yıkım politikalarıyla tarımdan hayvancılığa, kültürden mimariye kırsal yaşamın dönüşümünü ele alan araştırma yazılarıyla tanınıyor. Ziraat Mühendisleri Odası Basın Ödülü, Çağdaş Gazeteciler Derneği Belgesel ödülü, Türkiye Ziraatçılar Derneği Tarım ödülü, Kubaba Derneği kültür hizmeti ödülü'nün yanı sıra Türkiye Ormancılar Derneği gibi çeşitli meslek odası, kurum ve kuruluşlar tarafından ödüle layık görülen Gazeteci Yusuf Yavuz, Likya'dan Teke yöresine uzanan coğrafyadaki su kültürüne ilişkin uluslararası bir sanat projesinin de danışmanlığını ve metin yazarlığını üstleniyor.

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.