Phaselis’te betondan geri adım, projeye devam!

YUSUF YAVUZ / AÇIK GAZETE – Bakan Ersoy: “Uzman arkadaşlara söyledim, betonu da kaldırın, hiç gerek yok, kazıklı sistem yapalım dedim…”

Kültür ve Turizm Bakanlığı Antalya’daki Phaselis antik kentinin koruma alanı içinde yer alan iki ayrı koyda başlattığı halk plajı projesinde betonlaşmaya neden olan uygulamalar kamuoyunun tepkisini çekmişti. Projenin revize edilmesi beklenirken önceki gün akşam saatlerinde Alacasu koyundaki beton temellerden bazıları iş makineleriyle kırılarak kaldırılmaya başlandı. Bakan Ersoy ise dün gece Habertürk’te katıldığı programda Phaselis’teki projenin ahşap ünitelerden yapılacağını ve Bayrama yetiştirileceğini açıkladı. Bakan Ersoy, betonlaşmanın koyda değil, koyun gerisinde olduğunu savunarak, “Uzman arkadaşlara söyledim, Betonu da kaldırın dedim, hiç gerek yok, kazıklı sistem yapalım dedim. Madem öyle bir algı var” diye konuştu. Phaselis’e Dokunma Hareketi ise Bakan Ersoy’un açıklamalarının gerçeği yansıtmadığını, kamuoyunun yanıltıldığını savundu.

Kültür ve Turizm Bakanlığı Phaselis antik kentinin 1. Derece arkeolojik sit alanı sınırları içerisinde yer alan Alacasu ve Bostanlı koylarında geçtiğimiz ay iki ayrı halk plajı yapılması için proje başlattı. Toplam 47.7 milyon artı KDV ihale bedeliyle yapımına başlanan projede ihale dosyasında toplam 1139 metreküp betonun kullanılacağının belirtilmesi endişe yarattı. Alacasu koyunda yapılan uygulama sırasında sit akanı olan koyda betonlaşmaya gidilmesi ise tepkileri artırdı.

Yöre halkı ve Mimarlar Odası Antalya Şubesi projenin iptali için dava açarken, vatandaşlar da yapılan uygulamanın ilgili yasalara aykırı olduğu ve suç işlendiği iddiasıyla Kemer Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulundu.

ALACASU KOYU BETONA BOĞULDU

Bakanlık kaynakları projenin revize edilerek yeniden Koruma Bölge Kurulu’na sunulacağını belirtirken 15 Mart tarihinde beton kamyonları yeniden koya gelerek beton dökme işlemini sürdürdü.

60 GÜNLÜK YAPIM SÜRESİNİN YARISI BİTTİ

İhale dosyasında yer alan bilgilere göre 60 gün içinde tamamlanması gerekiyor. Ancak 14 Şubat’ta yüklenici firma ile yapılan sözleşmenin üzerinden bir aydan fazla süre geçerken projeyle ilgili tartışmalarda yeni bir aşamaya gelindi.

BETON TEMELLER KIRILARAK KALDIRILDI

Önceki gün akşam saatlerinde Alacasu koyundaki beton temellerden bazıları iş makineleriyle kırılarak kaldırılmaya başlanması dikkat çekti. Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy ise aynı gece Habertürk’te katıldığı Kübra Par’ın programında Phaselis’teki projeyle ilgili açıklamalarda bulundu.

‘ZARURİ İHTİYAÇLARI GÖRMEZDEN GELEMEZDİK’

Phaselis’in günlük 12 bin ziyaretçiyi ağırladığı günler olduğunu dile getiren Başkan Ersoy, ören yerindeki kirlilik ve çöplerle otoparktaki yoğunluğun görüntülerini paylaştığı programda, “12 bin kişi 10-12 saat kalıyorlar. Zaruri ihtiyaçlarını karşılayabilecekleri üniteler yok. Çalıların arasında veya denizde karşılanıyor zaruri ihtiyaçlar. Bizim bakanlık olarak bunu görmezlikten gelme lüksümüz yok. Bunu gözardı edemeyeceğimiz çalışma yaptık. Antik şehrin olduğu noktayla ilgili hiçbir çalışma yapılmıyor. Bostanlık koyunda bir büfe yapılıyor 9 metre karelik. 13 adet tuvalet yapılıyor, 6 arkek, 6 kadın ve 1 tane engelli. Duş ve soyunma kabine yapılıyor 75 metre kare. Toplam 84 metre karelik bir alan yapılıyor. Bunlar temelsiz yapı, sökülebilir. Kazıklı sistem üzerine ahşap yapılar. Tamamı sökülebilir malzeme” dedi.

‘BETON KOYDA DEĞİL, GERİSİNDE’ SAVUNMASI

Bakan Ersoy, betonlaşmanın koyda değil, koyun gerisinde olduğunu savunarak, “Uzman arkadaşlara söyledim, Betonu da kaldırın dedim, hiç gerek yok, kazıklı sistem yapalım dedim. Madem öyle bir algı var” ifadelerini kullanırken alanda çalışan iş makinelerinin de dozer değil JCB (kazıcı-yükleyici kepçe) olduğunu söyledi.

PHASELİS’E DOKUNMA HAREKETI’NDEN AÇIKLAMA

Bakan Ersoy’un canlı yayında yaptığı açıklamaların gerçeği yansıtmadığını savunan Phaselis’e Dokunma Hareketi ise konuyla ilgili bir açıklama yaptı. Bakan Ersoy’un ‘Phaselis Antik Kenti Ören Yeri ve Bütünleyici Kıyı Alanı Çevre Düzenlemesi’ adıyla devam eden inşaatla ilgili açıklamasına yanıt niteliğindeki açıklamada şu ifadelere yer verildi: “Kültür ve Turizm Bakanı, turizmci iş insanı Mehmet Nuri Ersoy’un Phaselis Antik Kenti 1 Derece Arkeolojik Sit Alanı’nda devam eden inşaatla ilgili yalanlar ve kaçamak cevaplarla dolu açıklamasını hayret ve üzüntü içinde izledik. Programda Phaselis’e Dokunma Hareket’nin adı geçtiği için cevap hakkımız doğmuştur. Öncelikle belirtmek isteriz ki, Bakan Bey kullandığı (iki yana doğru uzatılmış) harita ile kamuoyunu yanıltmışır. Bu haritada Phaeslis Antik Kenti’nin 1. Derece Arkeolojik Sit Alanı gösterilmemiştir. Eğer gösterilseydi, Bakan Bey’in iddia ettiğinin aksine, inşaat – beton ve iş makinesi çalışmalarının doğrudan antik kent sit alanı içinde, henüz kazılmamış arkeolojik kalıntıların arasında sürdüğü görülecekti.

PLAJ GÖRÜNÜMLÜ TİCARETHANE

Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından ‘Günübirlik Halk Plajı’ yapımına girişilmiş olan Alacasu (Cennet) ve Bostanlık Koyları, tamamen 1. Derece Arkeolojik Sit Alanı içerisinde kalmaktadırlar. Her iki koyda da Phaselis Antik Kenti’nin devamı olan kültür varlıkları vardır ve bunlar bilimsel çalışmalarla kanıtlanmış, yayınlar yapılmıştır. Bu bölgeler olduğu gibi korunup bilimsel kazı yapılmayı beklerken, bakanlık 2863 sayılı kanuna ve Kültür Varlıklarını Koruma Yüksek Kurulu’nun İlke Kararlarına aykırı olarak günübirlik tesis ve plaj görünümlü ‘Ticarethane’ yapımına başlamıştır. Yalnızca portatif duş ve tuvaletler ve 6 m2 büfeye izin verilen bu alanlarda, bakanlığın şu anda yürüttüğü inşaat yasa dışıdır ve Phaselis’e Dokunma Hareketi, konuya duyarlı diğer STKlarla birlikte buna karşı 3 ayrı dava açmış bulunmaktadır.”

ALACASU KOYUNDA 60 CM BETON DÖKÜLDÜ

Bakan Ersoy’un aktardıklarının aksine projenin derin kazı ve yoğun beton kullanımı içerdiğine dikkat çekilen açıklamada, “İş insanı Bakan Ersoy’un programda ‘basit bir yapım ihalesi’ diyerek geçiştirmeye çalıştığı ihale dosyası elimizdedir. 20 Şubat 2023 tarihinde Alaacasu Koyu’nda çalışmaya başlayan firma,  yine bakan Ersoy’u yalancı çıkararak paletli iş makineleriyle derin kazı yapmış, kalıp hazırlayarak 60 cm kalınlığında betonlar dökmüştür. Yalnızca Alacasu Koyu’nda dökülen beton miktarı 400 m2’den fazladır. Üstelik bu betonlar, bitkilerle kaplı kilise kalıntılarına 20 metre mesafede dökülmüştür. Durum vahimdir, ağır suçlar işlenmektedir” ifadelerine yer verildi.

BAKAN ERSOY’A ÜSLUP ELEŞTİRİSİ

“Bakan Bey’in bu açıklamaları yaparken kullandığı üsluba ayrıca dikkat çekmek istiyoruz” denilen açıklamada, şöyle denildi: “Talihsiz açıklamasında Bakan Bey ‘betonu kaldırın dedim, biz bunu bayrama kadar bitirmiş oluruz, oturup ölçerler’ gibi bir ifade kullanmıştır. Bu üslup, bu konuda karar yetkisine sahip kurum ve kişilere bir hakaret niteliği taşımaktadır. Koylar Arkeolojik Sit Alanı oldukları için, proje Antalya Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu tarafından onaylanmak zorundadır. Böyle bir onay olmadan yapım işlemi başlayamaz.

BAKANLIK TURİZM ŞİRKETİ GİBİ YÖNETİLİYOR

Bakan Bey yine halka bilgi vermekten imtina etse de, biliyoruz ki bizim sözünü ettiğimiz ve 3.000 m2’yi bulan beton ve taş taban alanına sahip bu plaj işletmesi ile ilgili yapım projesi için, Koruma Kurulu’ndan 13.10.2022 ve 15.11.2022 tarihli iki ayrı izin alınmıştır. İnşaat çalışmaları bu izinlere kapsamında yürütülmektedir. Bakan Bey konuşmasında ‘madem böyle bir hassasiyet var, betonu kaldırın dedim’ şeklinde bir ifade kullanmıştır. Bu ifade, Koruma Kurulu’ndan geçen projede değişiklik yapıldığı izlenimini doğurmaktadır. Eğer böyle bir değişiklik yapıldıysa, bunun yeniden Koruma Kurulu gündemine gelmesi ve kurul kararına göre hareket edilmesi gerekmektedir. Ancak Bakan Bey burada tek karar mercii kendisiymiş gibi konuşmakta, bir anlamda Koruma Kurulu’nu ve diğer kurum ve memurları ‘imza-onay memuru’ konumuna düşürmektedir. Bakan Bey’in Kültür ve Turizm Bakanlığı’nı kendi turizm şirketini yönetir gibi yönetme hevesinde olduğu görülmektedir.

‘İHTİYAÇ GİDERME’ ÇARPITMASI

Bu üslup, aynı zamanda konuya duyarlı ve yaşadığı yerin kültür ve doğa varlıklarını korumaya çalışan yöre halkını, ilgili STK’ları, meslek odalarını, konuyu bilmeden konuşan ya da çarpıtmaya çalışan, koylardaki temel ihtiyaçların giderilmesine bile karşı çıkan kötü niyetli bir topluluk olarak yansıtma çabası içermektedir. Bu çabayı esefle kınadığımızı bildirmek isteriz. Hele ‘biz bitirince gidip ölçsünler’ ifadesi, yasa dışı inşaat projesini bitirmek için gerekli bütün erki elinde tuttuğuna inanan bir ‘monokratın’ kullanabileceği bir ifadedir ki, bir devlet adamına hiç yakışmamaktadır.”

ANTİK KENTİN TAŞIMA KAPASİTESİ BELİRLENMELİ

Kültür ve Turizm Bakanı Ersoy’un konuyu temel ihtiyaçların giderilmesi için yapılacak projeye karşı çıkılıyor şeklinde yansıtmasının da kamuoyunu yanıltıcı nitelikte olduğu vurgulanan açıklamada, “Bunu desteklemek için kullanılan argümanlar, Phaselis Antik Kenti ziyaret alanının çok fazla ziyaretçi ağırladığı, bu ziyaretçilerin hem alana zarar verdiği hem de tuvalet ihtiyaçlarını çalılıklarda giderdikleri, hijyen sorunları yaşandığı şeklinde özetlenebilir. Alacasu ve Bostanlık Koylarında 5 yıldızlı Beach Club özelliklerinde plaj işletmesi kurarak Phaselis Antik Kenti ziyaret alanının nasıl temizleneceğini ve ziyaretçi sayısının nasıl azaltılacağını anlamadığımızı, bu önermenin mantık çerçevesine sığmadığını belirtmek isteriz. Kaldı ki, öyle bile olsa, asıl yapılması gereken Phaselis Antik Kenti ziyaret alanının günlük taşıma kapasitesinin belirlenmesi ve bu sayının üzerinde ziyaretçi kabul edilmemesidir. Bakan Bey’in programda paylaştığı fotoğraflarda, denize kadar girmiş araçlar, dolup taşmış çöpler, tuvalete dönmüş çalılıklar görülmektedir. Ancak bütün bunlar, kendisinin ifade etmek istediklerinin aksine, büyük bir yönetim zafiyetini ortaya koymaktadır.

PHASELİS’TEKİ KALABALIĞIN NEDENİ BİLET GİŞESİNİN ÖZELLEŞMESİ

Günümüzde Phaselis’in giriş biletleri özel bir şirket tarafından satılmakta, şirket de olabildiğince çok kar elde etmek için satabildiği kadar çok bilet satmaya çalışmaktadır. Phaselis’teki korkunç kalabalığın sebebi budur. Firma, yeterli temizlik ve güvenlik elemanı bulundurmayı da ekonomik bulmamakta, dolayısıyla kontrolsüz kalabalık alana zarar verecek duruma gelmektedir. Bir diğer yanlışın da, bakanlık ve müzenin, firmayı yeterince kontrol etmemesi olduğunu söyleyebiliriz. Bütün bunlar, iyi bir idarecilik ile üstesinden gelinebilecek sorunlardır. Bu yanlışı, arkeolojik sit alanı olan yan koylara 5 yıldızlı plaj işletmesi kurmak gibi bir başka yanlışla düzeltmeye çalışmaksa, ilkinden bile büyük bir yanlıştır” ifadelerine yer verildi.

KOYLAR KORUMASIZ BIRAKILDI

Koruma altındaki Alacasu ve Bostanlık koylarının halkın kullanımına açık olduğu kaydedilen açıklamada, koylardaki yoğunluğun hafta sonları arttığına dikkat çekilerek, şöyle denildi: “Henüz arkeolojik kazısı yapılmamış tarihi eserleri barındıran koylarımızda bakanlığın herhangi bir koruma çalışması maalesef bulunmamaktadır. Herhangi bir bekçi de bulunmayan koylarda yasak olmasına rağmen ateş yakılmakta, araçlarla kumsala girilmekte ve zarar verilmektedir. Herhangi bir tuvalet de bulunmaması da koyların kirlenmesine neden olmaktadır. Ancak Kültür ve Turizm Bakanlığı bu alanlarda tek yetkili olarak kendisini gördüğünden, yerel yönetimlerle birlikte çözüm arayışlarının önünü tıkamaktadır ve bu kötü koşulların oluşmasından bizzat sorumludur. Bu alanlarda yapılması gereken, yerel yönetimlerle de ortaklaşarak portatif tuvaletler kurulması (betonsuz ve kazı yapmadan), araç girişlerinin sınırlandırılması ve bekçi görevlendirilerek korunmasıdır. Bütün bunların yapılması, yasalarımız ve Yüksek Kurul İlke Kararları açısından uygundur. Bakanlığın kendi yarattığı bu kaotik ortam, 1. Derece Arkeolojik Sit Alanlarına 5 yıldızlı plaj işletmesi kurulmasına bahane olarak kullanılamaz.

‘BAKAN ERSOY’U KINIYORUZ’

Haftalardır kamuoyunda yer alan bu konuyu, çok değişik çevrelerin kaygıyla izlediği gelişmeleri yok sayarak; bu konuda ilk ve tek açıklamayı ve gerçekleri kendisi açıklıyormuş gibi bir tavırla konuşan turizmci iş insanı ve bakan Mehmet Nuri Ersoy’u, gerçek dışı, kamuyounu yanıltıcı ve devlet adamı ciddiyetinden yoksun açıklamaları nedeniyle kınıyoruz.

‘GENİŞ KATILIMLI ÇALIŞTAY YAPILSIN’ TALEBİ

Her ne kadar Kültür ve Turizm Bakanlığı kendisini bu koylarda tek yetkili kurum saysa da, Phaselis Antik Kenti 1. Derece Arkeolojik Sit Alanı aynı zamanda Beydağları Sahil Milli Parkı’nın bir parçasıdır, Tahtalı Dağı Özel Doğa Alanı sınırları içinde yer alır, çok sayıda endemik bitkiye, nokta endemiği bitkilere, nesli tehlikedeki Caretta carettalara ve daha pek çok doğal varlığa da ev sahipliği yapmaktadır. Dolayısıyla, bu alan çok yönlü olarak değerlendirilmeli ve kendisine özgü koruma kurallarıyla gelecek kuşaklara aktarılmasının yolu açılmalıdır. Phaselis’e Dokunma Hareketi olarak talebimiz, bütün alan için ilgili bütün kurumların, bilim insanlarının ve STK’ların bir araya gelerek dünyaya ve Türkiye’ye örnek bir çalıştay gerçekleştirmesidir. Bu çalıştayda bölgede koruma- kullanma dengesi  sağlanması için nelerin yapılması gerektiği ortaya çıkacaktır. Phaselis’e Dokunma Hareketi böylesi bir girişim için elini taşın altına koymaya hazırdır. Buradan bakanlığa çağrı yapıyoruz: Buranın korunması için gerekli olan 5 yıldızlı plaj işletmesi değil, bilimsel yaklaşımdır. Gelin Phaselis’i hep birlikte koruyalım, bu değerli varlığımızı gelecek nesillere daha da iyi durumda teslim edelim, zarar vermeyelim.”

2676910cookie-checkPhaselis’te betondan geri adım, projeye devam!
Önceki haberİngiltere Merkez Bankası faiz oranında yeniden artışa giderek 4,25’e yükseltti
Sonraki haberTwitter’da bot hesaplar arttı: Seçim manipüle mi ediliyor?
YUSUF YAVUZ
YUSUF YAVUZ (GAZETECİ-YAZAR) Isparta, Sütçüler'de doğdu. 1990’da edebiyatla ilgilenmeye başladı. Deneme ve inceleme tarzındaki ilk yazıları 1996 yılında 'Atatürkçü Ses' Dergisi’nde yayımlandı. Aynı yıl yerel ölçekte yayın yapan kanallarda 'Dönence' başlıklı radyo ve televizyon programları hazırlayıp sundu. 1999 yılında Antalya'da kurulan Müdafaa-i Hukuk Dergisi’nde yazmaya başladı. 2001’de Gazete Müdafaa-i Hukuk’ta Muhabir-Temsilci olarak görev aldı. Daha sonra adı 'Yeniden Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk' olan dergiyle bağını temsilci-yazar olarak sürdürdü. 2001-2007 yılları arasında Kaş Kitap Şenliğini organize ederek başta çocuklar ve gençler olmak üzere yöre insanının kültür, sanat ve edebiyat çevreleriyle buluşmasını sağladı. 2005 yılında Muğla ve Antalya arasındaki sahil bandında yaşanan yabancılara toprak satışına ilişkin yaptığı araştırmalar önemli etkiler yarattı. Deneme, inceleme, röportaj, düz yazı, haber ve yorumları; Cumhuriyet Akdeniz, Odatv, Yeni Harman, Edebiyat ve Eleştiri, Yolculuk, Evrensel, Atlas, Magma, Aydınlık, Birgün, Açık Gazete gibi dergi ve gazetelerde yayımlandı. Antalya merkezli VTV Televizyonunda, Pelin Gel Ağan'la birlikte 'İki Ağaç İçin' adıyla 16 bölümden oluşan bir program hazırlayıp ve sundu. Kanal V Televizyonunda, Biyomühendis Çağlar İnce ile birlikte, Yörük kültürünü ve tarihsel köklerini ele alan 'Islak Çarıklar' adlı belgesel haber programı hazırlayıp sundu. Araştırma yazılarından bazıları, 'Yer Bize Çimen Verdi' ve 'Darağacına Takılan Düşler' adıyla belgesel filmlere de konu olan Yavuz, şu sıralar 'Islak Çarıklar' adlı bir belgesel haber programı için çalışmalarını sürdürüyor. Ağırlıklı olarak arkeoloji, çevre, kentsel dönüşüm ve tarım konularını ele alan çalışmalar yapmayı yazılı ve görsel medyada sürdüren Yavuz, yıkım politikalarıyla tarımdan hayvancılığa, kültürden mimariye kırsal yaşamın dönüşümünü ele alan araştırma yazılarıyla tanınıyor. Ziraat Mühendisleri Odası Basın Ödülü, Çağdaş Gazeteciler Derneği Belgesel ödülü, Türkiye Ziraatçılar Derneği Tarım ödülü, Kubaba Derneği kültür hizmeti ödülü'nün yanı sıra Türkiye Ormancılar Derneği gibi çeşitli meslek odası, kurum ve kuruluşlar tarafından ödüle layık görülen Gazeteci Yusuf Yavuz, Likya'dan Teke yöresine uzanan coğrafyadaki su kültürüne ilişkin uluslararası bir sanat projesinin de danışmanlığını ve metin yazarlığını üstleniyor.

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.