Put yapılan çevre değil sermayedir!

YUSUF YAVUZ / AÇIK GAZETE – Çevre Bakanı Özhaseki’nin ‘Çevreyi put yapmışız’ sözlerine çevre avukatlarından sert yanıt geldi…
 
Çevre ve Şehircilik Bakanı Mehmet Özhaseki’nin, “Çevreyi put yapmışız” diyerek yatırımların çevreye olan etkisini denetlemeye yönelik uygulanan ÇED sürecini eleştirmesine çevre avukatlarından sert yanıt geldi. Türkiye’nin dört bir yanındaki yıkım projelerine karşı açılan davaların avukatlığını üstlenen hukukçuların oluşturduğu Çevre ve Ekoloji Hareketi Avukatları (ÇEHAV), Bakan Özhaseki’ye yanıt niteliğinde bir açıklama yaparak, “Sayın Bakan, bir ülke sadece şirketlerden ibaret değildir. Biz, tüm doğal ve kültürel yaşam alanları, içinde yaşayan halkları, kurdu, kuşu ve böcekleri ile herkesin hep birlikte mutlu bir hayat sürebileceği bir coğrafyaya ‘Ülke’ demeyi tercih ederiz. Sayın Bakan, çevrenin put haline getirildiğini de söylemişsiniz! Çevre put değil. Bir put varsa o da sermayedir!” ifadelerini kullandı.
 
BAKAN ÖZHASEKİ: ‘ÖNÜNÜN BİRAZ AÇILMASI LAZIM, GİDİP YAPSINLAR’
Çevre ve Şehircilik Bakanı Mehmet Özhaseki, 17 Ağustos’ta Hürriyet Gazetesi’nde yayınlanan demecinde, Türkiye’de 1993 yılından bu yana uygulanan ve yatırımların çevreye olan etkisini denetlemeyi amaçlayan Çevresel Etki Değerlendirme (ÇED) Yönetmeliği hakkında çarpıcı sözler söylemişti. “ÇED’de milletin canına okumuşlar” diyen Bakan Özhaseki, özetle şunları dile getirmişti: “Biz put haline getirmişiz çevreyi. Bu taşkınlık da yatırımları engellemiş. Arkadaşların kayalık yerlere de izin vermedikleri olmuş. Şimdi önünü açacaklarım var, dosyalarına epeyce baktım. İmzalayacağım. Halkın gitmediği, dağların arasından ulaşılabilen yerler var. Gidip yerlerine bakıyorum, helikopterle havadan bakıyorum. Önünün biraz açılması lazım. Ruhsatlarını vereceğim, gidip yapsınlar.”
 
ÇEHAV: ‘AÇIKLAMALARA CEVAP VERME GEREĞİ HİSSEDİYORUZ’
Bakan Özhaseki’nin tartışmalara neden olan bu sözlerinin ardından Çevre ve Ekoloji Avukatları Hareketi (ÇEHAV) tarafından yapılan basın açıklamasında, “Bakan’ın açıklamalarına cevap verme gereği hissediyoruz” ifadelerine yer verilerek şöyle denildi:
YAKINA, YANDAŞA, RANTİYEYE ÖZEL PLANLAMALAR NASIL ÖNLENİR
“Sayın Bakan, şehirlerde imar yoğunluğunun arttığını bunun ‘şehir cinayeti’ olduğunu ve bundan sonra buna izin vermeyeceklerini, belediyelerde yapılan imar planlarının denetleneceğini ifade etmiştir. Belediyelerin imar planlarının denetlenmesi doğru bir yaklaşımdır. Ancak bunun bakanlık tarafından yapılması doğru değildir. Bir siyasi iradeden alınıp, diğer bir siyasi idareye teslim edilerek, şehirlerin kimliklerini oluşturan planlamadaki sorunlar ortadan kalkmaz. Sorunların ortadan kalması için bölgesel düzeyde, bağımsız ve özerk planlama kurulları oluşturulmalıdır. Kişiye, yakına, yandaşa ya da rantiyeye özel planlamalarla plan bütünlüğünün bozulması ancak bu şekilde önlenebilir.”
 
‘ÇED’DE YATIRIMCININ DEĞİL, MİLLETİN VE DOĞANIN CANINA OKUNDU’
Planlama işinin tamamen bilimsel ölçütlere göre, bağımsız ve bölgesel kurullarca yapılması gerektiğine yer verilen ÇEHAV açıklamasında, Bakan Özhaseki’nin “ÇED’de milletin canına okumuşlar” şeklindeki sözleri de anımsatılarak, “Sayın bakanın bu sözü de doğrudur. Gerçekten de uyduruk, formalite ÇED kararları ile hem milletin hem de doğanın canına okunmuştur. Bunu yapan da bizzat Bakanın başında olduğu Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’dır. Milletin ve doğanın canına okuyan ÇED kararlarının dayanağı olan ÇED yönetmelikleri bile iptal edilmiştir de o ÇED’lerden kurtuluş olmamıştır! Buna karşın Sayın Bakan ‘ÇED kuralları deyip, zulme dönüştürmüşler. Dünyanın her yerinde çevre korunarak yatırıma izin verilir. Biz put haline getirmişiz çevreyi. Bu taşkınlık da yatırımları engellemiş’ demiştir. Sayın Bakanı insafa çağırıyoruz! O ÇED’lerle Anadolu’nun ne deresi kaldı, ne kıyısı kaldı, ne dağı taşı kaldı! Memleketin neredeyse tüm tepeleri, maden ocakları ile delik deşik oldu. Karadeniz’in nerdeyse tüm vadileri tarumar edildi. Dereleri akmaz oldu. Üç tarafı denizlerle çevrili ülkemizde neredeyse termik santralsız kıyı kalmadı. Nükleerin bahsine bile girmedik daha! Yani Sayın Bakan; o ÇED’lerle yatırımcının değil, milletin ve doğanın canına okunmuştur!” ifadelerine yer verildi.
‘İSTATİSTİKLERDE KİMİN CANINA OKUNDUĞUNU GÖRECEKSİNİZ’
ÇED konusundaki istatistiki bilgilere de yer verilen ÇEHAV açıklamasında, “Sayın Bakan; başında olduğunuz bakanlığın istatistiklerine baksanız kimin canına okunduğunu zaten çok net göreceksiniz” denilerek şu bilgilere yer verildi:
ÇED’DE 50 BİNDEN FAZLA OLUMLU, 43 OLUMSUZ KARARI VERİLDİ
“Başında olduğunuz Bakanlık, 1993 yılından beri toplam 55 binin üzerinde ÇED süreci yürütmüş, ÇED’e tabi projelerin 51 bin 200’ü için ‘ÇED Gerekli Değildir’ kararı vermiştir! Yani Sayın Bakan, her 100 projenin 92.7’sine zaten ÇED Gerekli Değildir kararı vermişsiniz. Rakamlara göre resmi tatil, dini bayram, hafta sonu tatilleri dâhil olmak üzere 23 yılda yani 8395 gün içinde Bakanlığınızca her altı günde bir, ÇED Gerekli Değildir kararı verilmiştir! Bakanlığınızın vermediği, olumsuz bulduğu ÇED sayısı ise sadece 43 adettir! İstatistikler böyle iken, şirketlerin canına okunduğunu söyleyen Sayın Bakanı bir kez daha insafa çağırıyoruz! Kendisini şirketlere değil, çevreye bakmaya çağırıyoruz!”
Barajlar
Barajlar
 
ÇEVREDE 180 ÜLKE ARASINDA BRUNEİ’DEN SONRA 99’UNCU OLDUK
Şirketlerin canına okunmuş” diyen Bakan Özhaseki’nin sert dille eleştirildiği ÇEVAH açıklamasında ayrıca şu görüşlere yer verildi: “Sayın Bakana bir başka istatistiği de hatırlatmak isteriz: Sayın Bakan; Türkiye, Yale Üniversitesi tarafından hazırlanan 2016 yılı EPI Çevresel Performans İndeksinde 180 ülke arasında 67,68 puanla, El Salvador, Brunei gibi ülkelerin arkasında 99. sırada yer almıştır! Bu sırayı 75 milyon yurttaş değil, 50 bin şirket sayesinde hak etmiş bulunuyoruz! Bu şirketler, sizin zulüm dediğiniz 55.000 ÇED kararı ile bu seviyeyi tutturmuşlardır! Biraz daha gayret ederseniz, bize yakında listenin dibini de göstereceğinizden eminiz!
 
İKTİDARINIZDA HALK TOPRAKTAN KOPTU, ŞİRKETLER FİRAVUN OLDU!
Sayın Bakan; Çevrenin put haline getirildiğini de söylemişsiniz! Keşke çevre put değil ama Bakanlığınızca birazcık saygı duyulabilen bir varlık haline gelebilmiş olsa! Bundan en çok millet ve bu coğrafyanın tüm canlıları mutlu olurdu. İstatistikler ortada! Çevre Put değil ama yürüttüğünüz politikalarla atış talimgâhı olmuş vaziyettedir! Önüne gelen çevreye vurmaktadır. Buna karşılık bir put varsa o da sermayedir! Dokunulmaz olan, eleştirilmez olan, bir dediği iki edilmeyen odur! En son, 6745 sayılı torba yasanın 80. maddesi ile de bitmeyen iştahlarının sonucu sonsuz teşvikler, vergi ve sigorta muafiyetleri, bedelsiz hazine arazisi sahibi olma imkânı da yine şirketlere sunulmuştur! Sayın Bakan; Görüleceği üzere şirketler için üzülmeye gerek yok! İktidarınız boyunca büyütülüp beslenen bu şirketler adeta birer Firavun haline gelmiştir. Ezilen, her geçen gün fakirleşen ve yok edilen ise halkın toprağa bağlı yaşama imkânı ve doğa olmuştur.
 
‘ÇEVRE KONUSUNDA GÖLGE ETMEYİN YETER’
Sayın Bakan; bir ülke sadece şirketlerden ibaret değildir. Biz, tüm doğal ve kültürel yaşam alanları, içinde yaşayan halkları, kurdu, kuşu ve böcekleri ile herkesin hep birlikte mutlu bir hayat sürebileceği bir coğrafyaya ‘Ülke’ demeyi tercih ederiz. Velhasıl Sayın Bakan; adet olduğu üzere, Bakanlığa terfi eder etmez, görevine çevre ve ekoloji mücadelesine ağır ve haksız ithamlarla başlayan önceki Bakan arkadaşlarınızda olduğu gibi, sizden de çevrenin korunmasına yönelik bir beklentimiz yok. Yeter ki gölge etmeyiniz! Şimdi sakince sandalyenizi alınız ve sizden öncekilerinin yanına geçiniz.”
 
BAKAN ÖZHASEKİ AÇIKLAMASINDA NELER SÖYLEMİŞTİ?
Hürriyet Gazetesi’nin Ankara bürosuna yaptığı ziyarette konuşan Çevre ve Şehircilik bakanı Mehmet Özhaseki, “ÇED’de (Çevresel Etki Değerlendirme) milletin canına okumuşlar” ifadelerine yer verdiği değerlendirmesinde, “ÇED kuralları deyip, zulme dönüştürmüşler. Dünyanın her yerinde çevre korunarak yatırıma izin verilir. Biz put haline getirmişiz çevreyi. Bu taşkınlık da yatırımları engellemiş. Çevre yatırım dengesi lazım. Deniz kenarlarında 100 metre plan yapma yetkisi bize, Tabiat Varlıklarına ait. Elbette otel, deniz kenarına yapılacak. Tatile giden nereyi tercih ediyor, deniz kenarındaki oteli. Ama adamın burnundan getirirseniz kimse yatırım yapmaz. Arkadaşların kayalık yerlere de izin vermedikleri olmuş. Şimdi önünü açacaklarım var, dosyalarına epeyce baktım. İmzalayacağım. Halkın gitmediği, dağların arasından ulaşılabilen yerler var. Gidip yerlerine bakıyorum, helikopterle havadan bakıyorum. Önünün biraz açılması lazım. Ruhsatlarını vereceğim, gidip yapsınlar. Bazen de enerji santralı, kömürden nükleer santral deniz kenarına muhtaç. İstediğiniz kadar kızın ama elektrik üretmek zorundasınız. Bin, bin 300 mw santral projeleri var; köylü teyzeleri dizip bağırtıyorlar. O teyzeler masum ama arkasında başka planlar var. Kömür santrallarının önü açılmalı, ÇED’de sıkıntıları giderip rahatlatmak lazım. İşadamları en çok ÇED sürecinin uzunluğundan şikâyetçi. Önlem alıyoruz. 15 gün içinde yanıt gelmez ise ‘olumlu’ sayılacak. Bunun için yönetmelik ve tüzük değişikliği yeterli. Kapıda süründürmeyeceğiz yatırımcıyı” açıklamasında bulunmuştu.
10 Ek
2002780cookie-checkPut yapılan çevre değil sermayedir!

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.