Rüstem sana söylüyorum, oğlum sen anla…

Rüstem… bazı sözler var, mecbur söylenmeye, 

sustuklarımızla yeterince anlaşıyoruz.

Umuttan başka yol bilmiyorum.

Bir gün bulamayacağın kadar içime kaçtığımda

bir keşke’n olayım istemiyorum hayatında.

‘Çok geç’ diye bir şey var…

Geçmiş oluyor ama geçmiş olmuyor da…

hayat bu ikilem arasında tuhaf bir sınanma…

 

umuda tutul, sevince tutul, sarıl, sevil, düşün…

hayata küsme, kendine küsme, fotoğraflara küsme, 

yarın bir gün nasıl güldüğünü unutursan

bakar hatırlarsın..

 

süsün püsün üstündeki palton değil ki canım benim

palto eskir bir sen kalır geriye..

o paltoyu çok üşüyen birinin sırtına usulca bırak

yüreğinin süsü olsun, o zaman hiç bir zaman üşümezsin de..

 

yine de çok geç olmuşsa…

zamana söz geçirebilir misin Rüstem?

O zaman kendine geçir sözü..

tebessümle dersin ki

kabullendim ve kaçmadım, en azından şimdi buradayım..

bir gün anlamak hiç bir zaman anlamamaktan iyidir…

çok geç de olsa Rüstem..

belki senden geçmiştir, olabilir…

o zaman da anlatacak bir hikayen olsun ve dinleyecek en az birkaç kimsen..

 

önce güven be Rüstem, sonra seversin.

Önce kendine, önce kendini…

sonra kimseye güvenememek diye bir şey yok, 

kimseyi sevememek diye bir şey yok…

bir ömür dediğin oyunlarla yaşananlar…

hem topu atıp hem karşıya geçip tutamazsın…

oyun arkadaşını iyi seç,

her topu attığında boşa çıkmasın.

ha öyle amorti gibi bir şey de değil hani kazandığın

konfetiler filan saçılmayacak başına..

İçini tarif edemediğin bir his kaplayıverir, neşeli bir huzur gibi…

kazanmak bu Rüstem…

 

Kusursuz bir dünya değil burası,

umuttan başka yolumuz yok.

Bir gün bir yalana ihtiyaç duyarsan

Rüstemciğim yaralarını iyi sakla

fırıldaklık kahramanlık olmuş buralarda…

Onuruna leke sürme,

cahilin peşinden gitme,

kimseye hak ettiğinden fazla değer verme.

İhanetin bin türlüsü var, hırsızın uğursuzun ekmeğine yağ sürme,

konforlu bir ömür geçiremezsin üç ayaklı sandalyede …

 

Bu mektubu sana mutfak masasında yazıyorum,

pencerede kuşlar cıvıldıyor. 

Şu sıralar hayat gazete kupürlerinde, tv haberlerinde çok karanlık.

İyilikle, bilgelikle, yiğitlikle olmuyorsa Rüstem, 

içinden canavarlar çıkarma.
içine kaçıp demlenmek diye bir şey de var..
içine kaçanları mutsuz sanma, 
belki dışarıdaki mutsuzluktan kaçıp sığınıyorlardır mutfak masasına..

 

Yeniden başlamanın durağındayız Rüstem,

ya herşeyi toparlarız ya başa sararız.

Bir gün alışkanlıkların ağır gelir de durup beklersen,

kolayı değil zoru eşele..

kendini oyalama boş bahaneler, boş heveslerle..

şöyle yürekten bir oh diyebilmen için

o güzel kafanı iyiliklere takmanı dilerim.

oku Rüstem oku..

şiir oku, roman oku, prospektüs oku, kullanım kılavuzu oku. Oku..

Kime sarıldığını bilirsin,

cahilin ipiyle kuyuya inmezsin,

ne ekersen onu biçersin,

ayaklarını yorganına göre uzatırsın… oku…

tüm bu atasözleri boşuna söylenmedi..
tarihini oku..
sade ol, özgün ol, eleştiriye açık ol…
sabret, şükret, ders al, kendinle yarış..

affet ama unutma,

unutursan hayat tekrara düşer.…

ve bütüüüünn bunları yapabilirsen 

Rüstem ne mutlu sana…

artık bunları sen de bir bir çocuğa aktarabilirsin…
 
2389990cookie-checkRüstem sana söylüyorum, oğlum sen anla…

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.