Sadece hayvanlar değil, hayvancılık da kurban ediliyor!

YUSUF YAVUZ / AÇIK GAZETE – Avrupa’nın en büyük sığır ithalatçısı olan Türkiye, Romanya’dan ithal ettiği sığırları beslemek için Bulgaristan’dan saman ithal etmeye başladı…
Bir yanda ‘Milli Tarım Projesi’ şovu, diğer yanda saman ithali. Avrupa’nın birinci, dünyanın ise ikinci sığır ithalatçısı konumunda bulunan Türkiye, 5 yıl aradan sonra yeniden Bulgaristan’dan saman ithal etmeye başladı. Kurban bayramında toplam 4 milyona yakın hayvanın kesileceği 80 milyonluk Türkiye’de yalnızca hayvanlar değil, hayvancılık da kurban ediliyor.
 
KURBAN BAYRAMI ARİFESİNDE HAYVANCILIKTA VAHİM TABLO
Türkiye bir kurban bayramının daha arifesinde, yıllardır alışılagelmiş manzaralar eşliğinde bayrama giriyor. Sokakları birbirine katan kurbanlık danalar, otomobil bagajında taşınan koçlar, koyunlar ve bayramın ilk gününden itibaren dört gün boyunca kurban edilecek milyonlarca hayvanı kesecek olan bıçaklar harıl harıl bileyleniyor.
KURBAN EDİLECEK HAYVAN SAYISI 136 ÜLKENİN TOPLAMINDAN FAZLA
Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, Türkiye’de kurban edilecek hayvan sayısının tam 102 ülkenin hayvan varlığı ile yarıştığını, 136 ülkenin hayvan varlığından ise daha fazla olduğunu açıkladı. Bayraktar’ın verdiği bilgilere göre örneğin nüfusu 86 milyonu geçen Demokratik Kongo Cumhuriyeti’nde toplam 949 bin sığır varken, Türkiye’de Kurban Bayramı’nda kesilecek büyükbaş hayvan sayısı 950 bin!
BU BAYRAMDA KURBAN İÇİN HARCANACAK PARA 10 MİLYARIN ÜZERİNDE
83 milyonluk Almanya’da 1,6 milyon koyun varken, Türkiye’de 3 milyon küçükbaş Kurban Bayramı’nda kesilecek. Böylece Türkiye’nin bu kurban bayramında kurban edeceği hayvan sayısı toplamda yaklaşık 4 milyonu bulacak. TZOB Genel Başkanı Bayraktar’ın verdiği bilgilere göre kurbanlıklar için halkın cebinden çıkacak olan paranın toplamının ise 10 milyar TL’nin üzerinde olacağı tahmin ediliyor.
ONLARCA ÜLKENİN SIĞIR VARLIĞINDAN FAZLASINI KURBAN EDECEĞİZ!
Türkiye’de kesilecek büyükbaş hayvan sayısından daha az sığırı olan ülkeler arasında 86 milyon nüfuslu Demokratik Kongo Cumhuriyeti’nin yanı sıra, 32 milyon nüfuslu Suudi Arabistan, 32 milyon nüfuslu Malezya, 24 milyon nüfuslu Tayvan, 26 milyon nüfuslu Kuzey Kore gibi kalabalık ülkeler bulunuyor. Kesilecek büyükbaş hayvan sayısından daha az sığırı olan ülkeler arasında, Yunanistan, Bulgaristan, Ermenistan gibi komşu ülkeler, Sırbistan, Finlandiya, Norveç, Macaristan, İsviçre, Slovakya, İsrail, Slovenya, Bosna Hersek, Hırvatistan, Letonya gibi tarım ve hayvancılıkta gelişmiş ülkeler, Tunus, Arnavutluk, Umman, Makedonya, Libya, Moldova, Lübnan, Birleşik Arap Emirlikleri ve Ürdün gibi bölge ülkeleri de yer alıyor.
KANADA, İSVEÇ VE HOLLANDA’DAKİNDEN FAZLA KÜÇÜKBAŞ KURBAN OLACAK
Türkiye’de kesilecek küçükbaş hayvan sayısından daha az koyunu olan ülkeler içinde, nüfusu 163 milyonu aşan Bangladeş, 83 milyonluk Almanya, 52 milyonluk Myanmar, 86 milyonluk Demokratik Kongo Cumhuriyeti, 37 milyonluk Kanada, 42 milyonluk Ukrayna, 20 milyonluk Romanya, 49 milyonluk Kolombiya, 31 milyonluk Venezüella ve 38 milyonluk Polonya bulunuyor. Kesilecek küçükbaş hayvan sayısından daha az koyunu olan ülkeler arasında Ürdün, Norveç, Küba, Birleşik Arap Emirlikleri, Portekiz, Uganda, Arnavutluk, Sırbistan, Bulgaristan, Macaristan, Angola, Hollanda, Bosna Hersek, Makedonya, Filistin, Ermenistan, Kuveyt, Hırvatistan, İsveç, İsrail, Umman, Katar, Lübnan, İsviçre, Slovakya, Avusturya, Çek Cumhuriyeti, Danimarka, Finlandiya, Belçika da bulunuyor.
ONLARCA YERLİ IRK, YÜZLERCE PEYNİR TÜRÜ NASIL KAYBOLDU
Sadece bir kurban bayramında birçok ülkenin nüfusundan fazla hayvanı kurban eden Türkiye’nin hayvancılık politikalarına bakıldığında ise aslında kurban edilenin bizzat ülkenin kendisi olduğu ortaya çıkıyor. 1970’lerde 40 milyonun üzerinden koyun, 20 milyondan fazla keçi varlığına sahip olan Türkiye, yerli sığır ve manda türleriyle kırmızı et ihtiyacını karşılıyordu. Birçoğunun kökeni Anadolu olan yerli ırk koyun, keçi, manda ve sığır türleri, hatalı tarım politikaları yüzünden düşük verimli bulunarak yok edildi. Yerine ithal ve bu coğrafyaya uyum sağlayamayan hayvanlar ikame edildi. Sonuç; dengeli ve sağlıklı beslenme açısından da son derece önemli olan başta kırmızı et olmak üzere yüzlerce peynir türü, yoğurt ve tereyağı gibi yerli ürünlerin sonu getirildi…
TÜRKİYE 2017’DE 500 BİN SIĞIR İTHAL EDİYOR
Beraberinde ve en acısı binlerce yıllık bir üretim kültürü bitirildi… Bütün bunların sonucunda bir zamanlar her bölgesinde farklı bir ırk hayvan varlığı bulunan ve buna bağlı olarak zengin ürün çeşitliliğine sahip olan Türkiye son yıllarda net bir hayvan ithalatçısı konumuna düşürüldü.  Türkiye sadece bu yıl 500 bin sığır ithal ediyor. Bakanlar kurulu Kararı ile ithal edilecek büyükbaş hayvan sayısı, neredeyse bir kurban bayramında kesilecek olanın yarısından fazla… Geçtiğimiz Mayıs ayında Romanya’da ithal edilerek üreticilere dağıtılan sığırların bir kısmının öldüğünü de anımsatalım…
KAYSERİ’NİN SUCUĞU, AFYON’UN KAYMAĞI, TRABZON’UN TEREYAĞI
Kayseri’de sucuk ve pastırmanın bolluğu, Sultan Sazlığı, Afyon’un mermer gibi kaymağının sırrı, Göller bölgesinin irili ufaklı göllerindeydi. Kastamonu’nun camız kaymağı, Çakakkale’nin, Kazdağlarının dillere destan peynirleri, Torosların tulumu, Trabzon’un bıçakla zor kesilen granit gibi tereyağı, Kars’ın dillere destan kaşarı, Erzincan’ın tulumu, Van’ın otlu peyniri… Binlerce kasabada, binlerce ayrı lezzette kavurma türü… Anadolu’nun dört bir yanında coğrafya ve insanın birlikte yarattığı, ta Hititlerden bugüne uzanan o benzersiz üretim ve yeme içme kültürü son 20 yılda un ufak edildi…
‘HANGİ İTALYAN PEYNİRİ HANGİ FRANSIZ ŞARABIYLA İYİ GİDER?’ DİYE TARTIŞIRKEN
Hangi İtalyan peynirinin hangi Fransız şarabıyla iyi gideceğinin tartışıldığı masalar, bu ülkenin bin 200 çeşit peyniri olduğunu unuttu. Bu ülkenin 1800 asma türünü koynunda sakladığını unuttu… Beyşehir Gölü’nün batısında, Torosların koynunda varlığı unutulan bir Pisidya kenti olan Amblada’nın ürettiği şarapların bir tür tıbbi ilaç olarak şifa niyetine antik çağ dünyasına satıldığını anımsamıyoruz bile.
CUMHURBAŞKANI ERDOĞAN’IN KESECEĞİ KURBANLAR İTHAL Mİ?
Kurban Bayramına sayılı günler kala Türk Kızılayı Genel Başkanı Kerem Kınık,”Cumhurbaşkanımız bu sene Pakistan’da kesilmek üzere 3 adet kurban hissesi vekaletini verdi. Eşi Emine Hanım da Bosna-Hersek, Somali ve Yemen’de 3 hisse kurbanının kesilmesi için bizleri vekil tayin etti” dedi. Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın kurbanı nerede ve nasıl kestireceğini böylece öğrenmiş olduk. Ancak Erdoğan’ın kurban olarak kestireceği hayvanların ithal mi yoksa yerli mi olacağı konusunda bir açıklama gelmedi.
TÜRKİYE 5 YIL ARADAN SONRA YENİDEN SAMAN İTHAL EDİYOR
Türkiye yalnızca canlı hayvan ithal etmekle kalsa iyi. İthal edilen hayvanların yiyeceği samanı da 5 yıl aradan sonra yeniden ithal etmeye başladı. Cumhuriyet tarihinde ilk kez 2012 yılında Bulgaristan, Romanya ve Gürcistan gibi ülkelerden ot ve saman ithal eder duruma düşürülmüştü. Dünya Gazetesi’nden Ali Ekber Yıldırım, 30 Ağustos’ta Türkiye’nin yeniden saman ithal ettiğini yazdı.
TÜRKİYE SIĞIR İTHALATINDA AVRUPA’DA BİRİNCİ, DÜNYADA İKİNCİ SIRADA
Türkiye’nin sığır ithalatında Avrupa birincisi, dünyada ise ikinci sırada olduğunu vurgulayan Yıldırım, Bulgaristan’dan ithal edilen yaklaşık 4 bin ton samanın İzmir limanına geldiğini aktardı. İzmir Damızlık Sığır Yetiştiricileri Birliği ile Kırmızı Et Üreticileri Birliği’nin Bulgaristan’dan aldığı saman ise bayramdan sonra İzmir’e gelecek.
‘DEVLET ÜÇ BEŞ STOKCUYLA MÜCADELE EDEMİYOR’
Bugün de (31 Ağustos) saman ithalatıyla ilgili ayrıntılara yer veren Yıldırım, Türkiye’nin sap ve samanı ithal edecek duruma geldiğini ve bunun için yasal düzenleme yapıldığını belirterek, Saman ithalatı adeta hayvancılıkta dışa bağımlılığın simgesi oldu. Şimdi bir kez daha Türkiye saman ithal eder duruma geldi. Üstelik, ‘Milli Tarım’, ‘Milli Hayvancılık’ politikası uygulanırken saman ithal edenlere soruyoruz, ‘neden ithal ediyorsunuz?’ Yanıt hep aynı: ‘Stok yapanlar var. Fiyat çok yüksek, daha da yükselecek. Bu nedenle ithal ediyoruz.’ Devlet, 3 stokcuyla mücadele edemiyor. Samanda, yaş meyve ve sebzede, tarımın her alanında piyasayı stokçulara, spekülatörlere teslim ediyorlar. Üreten ucuza satmak zorunda kalırken, tüketen pahalıya almak zorunda. Devlet kendi ithal ettiği eti bile tüketiciye ucuza veremiyor. Marketler istediği fiyattan satıyor…
‘HASAT TEKNİĞİ SAPI TARLADA BIRAKIYOR, BUNU KİMSE HESAPLAMAMIŞ’
Yeni ürüne uygun hasat tekniği uygulanıyor. Biçerdöver üstten biçerek sapı tarlada bırakıyor. Bunun saman kıtlığına yol açacağını da kimse hesaplamamış. Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı deyim yerindeyse uyumuş. Planlama yapmamış. Şimdi saman ithal ediliyor. Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı koltuğuna oturan her bakan ‘yerli üretimi artıracağız’ ‘ithalatı durduracağız’ diyor. Fakat, ithalatı durdurmak bir yana özellikle hayvancılıkta her şey ithal ediliyor.”
‘HAYVANCILIKTAKİ İTHALAT ÇARKI NASIL İŞLİYOR?’
Hayvancılıktaki ithalat çarkının nasıl işlediği konusunda da bilgiler veren Yıldırım, şunları dile getiriyor: “Hayvancılık yapmak için hayvan materyali ithal ediliyor. Süt hayvancılığı yapanlar damızlık düve, besicilik yapanlar besilik dana ithal ediyor. Koyun, keçi yetiştirenler damızlık ithal ediyor. Hayvanı ithal ettiniz iş orada bitmiyor. Hayvanı ne ile besleyeceksiniz? Yem vermeniz gerekiyor. Yem ham maddesinin başta soya, mısır ve diğer ürünler olmak üzere yaklaşık yüzde 50’si ithal ediliyor. Kaba yem yedireceksiniz. Saman da ithal. Sonra hayvanlara çoban lazım, bakıcı lazım. O da ithal. Eskiden Moldovyalılar vardı. Şimdi Suriyeliler çoban oldu. Hayvanınız hastalandı, aşı yapmanız gerekiyor, ilaç tedavisi uygulayacaksınız. O da ithal. Yetiştirdiğiniz hayvan et ihtiyacınızı karşılamıyor. Et fiyatı yükseliyor. Bu kez et ithal ediliyor.
‘İTHAL HAYVAN VE SAMANLA BİR ÇOK HASTALIK DE GİRECEK’
Hayvanınızın verimli ırk olmasını, süt veriminin, et veriminin yüksek olmasını istiyorsunuz. Bunun için suni tohumlama yapacaksınız, sperma da ithal. İthal olmayan tek şey kaldı. Bu kadar ithalatı yönetecek bir tarım bakanı. O da ithal olursa çark tamamlanacak. Çok uzağa gitmeye gerek yok. Bulgaristan’dan canlı hayvan, koyun, kuzu, saman, ayçiçeği ithal eden Türkiye, bir bakan da ithal edebilir. Ağlanacak halimize güler olduk. İthal samana muhtaç hale getirildik. Bu arada ithal hayvanla, ithal samanla ülkeye birçok hastalığın gireceğini de unutmamak gerekir.”
KURBAN EDİLEN HAYVANLAR MI, TÜRKİYE’NİN HAYVANCILI MI?
Yıldırım’ın, Türk hayvancılığının içinde bulunduğu durumu yansıtan çarpıcı tespitlerinin ardından her şeyin ithal edildiği bir ülkede aslında neyin kurban edildiği sorusu akla geliyor: Kurban edilen 4 milyon hayvan mı, yoksa kurbanda keseceği hayvandan o hayvana yedireceği samana kadar her şeyi ithal eder hale getirilen 80 milyonluk bir ülke mi?
2117170cookie-checkSadece hayvanlar değil, hayvancılık da kurban ediliyor!
Önceki haberİNGİLTERE… Bir değerimiz daha göçtü
Sonraki haberBu rezaleti göstermek için yarım milyon harcanacak!
YUSUF YAVUZ
YUSUF YAVUZ (GAZETECİ-YAZAR) Isparta, Sütçüler'de doğdu. 1990’da edebiyatla ilgilenmeye başladı. Deneme ve inceleme tarzındaki ilk yazıları 1996 yılında 'Atatürkçü Ses' Dergisi’nde yayımlandı. Aynı yıl yerel ölçekte yayın yapan kanallarda 'Dönence' başlıklı radyo ve televizyon programları hazırlayıp sundu. 1999 yılında Antalya'da kurulan Müdafaa-i Hukuk Dergisi’nde yazmaya başladı. 2001’de Gazete Müdafaa-i Hukuk’ta Muhabir-Temsilci olarak görev aldı. Daha sonra adı 'Yeniden Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk' olan dergiyle bağını temsilci-yazar olarak sürdürdü. 2001-2007 yılları arasında Kaş Kitap Şenliğini organize ederek başta çocuklar ve gençler olmak üzere yöre insanının kültür, sanat ve edebiyat çevreleriyle buluşmasını sağladı. 2005 yılında Muğla ve Antalya arasındaki sahil bandında yaşanan yabancılara toprak satışına ilişkin yaptığı araştırmalar önemli etkiler yarattı. Deneme, inceleme, röportaj, düz yazı, haber ve yorumları; Cumhuriyet Akdeniz, Odatv, Yeni Harman, Edebiyat ve Eleştiri, Yolculuk, Evrensel, Atlas, Magma, Aydınlık, Birgün, Açık Gazete gibi dergi ve gazetelerde yayımlandı. Antalya merkezli VTV Televizyonunda, Pelin Gel Ağan'la birlikte 'İki Ağaç İçin' adıyla 16 bölümden oluşan bir program hazırlayıp ve sundu. Kanal V Televizyonunda, Biyomühendis Çağlar İnce ile birlikte, Yörük kültürünü ve tarihsel köklerini ele alan 'Islak Çarıklar' adlı belgesel haber programı hazırlayıp sundu. Araştırma yazılarından bazıları, 'Yer Bize Çimen Verdi' ve 'Darağacına Takılan Düşler' adıyla belgesel filmlere de konu olan Yavuz, şu sıralar 'Islak Çarıklar' adlı bir belgesel haber programı için çalışmalarını sürdürüyor. Ağırlıklı olarak arkeoloji, çevre, kentsel dönüşüm ve tarım konularını ele alan çalışmalar yapmayı yazılı ve görsel medyada sürdüren Yavuz, yıkım politikalarıyla tarımdan hayvancılığa, kültürden mimariye kırsal yaşamın dönüşümünü ele alan araştırma yazılarıyla tanınıyor. Ziraat Mühendisleri Odası Basın Ödülü, Çağdaş Gazeteciler Derneği Belgesel ödülü, Türkiye Ziraatçılar Derneği Tarım ödülü, Kubaba Derneği kültür hizmeti ödülü'nün yanı sıra Türkiye Ormancılar Derneği gibi çeşitli meslek odası, kurum ve kuruluşlar tarafından ödüle layık görülen Gazeteci Yusuf Yavuz, Likya'dan Teke yöresine uzanan coğrafyadaki su kültürüne ilişkin uluslararası bir sanat projesinin de danışmanlığını ve metin yazarlığını üstleniyor.

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.