Savaş konuşmayı sevmez

“Savaş konuşmayı Sevmez
Barışın söylediğini
Yok etmektir İşlevi…”

Son günlerde savaş rüzgarları esiyor ülkemizde… Savaş naraları atılıyor caddelerde… Herkes gönüllü birer savaşçı, cephede gözünü kırpmadan ölmeye hazır birer asker gibi cesur yürekler…

Ölen şehitlerimizin ardından böyle bir duygu seline kapılmak insani bir duruş, doğal bir tepki şüphesiz…

Yalnız dikkatli olalım, her şey o kadar hesaplı yapılıyor ki; sanki birileri bilinçli olarak bizim Ortadoğu batağına saplanmamızı ve oradaki çamurun içine tamamen bulaşmamızı istiyor…

Ortadoğu dünya coğrafyasında yeni bir Bermuda Üçgeni gibi… İçine çekiyor ve yok etmeye çalışıyor coğrafyasında hesapları olanları…

Hatırlayalım ABD’de güle oynaya girmişti bu coğrafyaya; güllerle, karanfillerle karşılaşacağını sanmıştı; öyle bir çamura bulaştı ki  Bush yönetimi hala çıkamıyor o bataklıktan ve  bütün prestijini kaybetti bu süreçte; Ülkesinin bütün dünyanın nefretini kazanmasında bu derece başarılı olacak bir iktidar daha zor gelir diye düşünüyorum ABD’ye…

Ve ABD Ortadoğu’da kendisi batarken diğer ülkeleri rahat bırakmayı hiç düşünmüyor… Ölümüne bir hesaplaşma bu… Bu Çamur herkese bulaşacak bir kere, ABD bunun hesabını yapıyor sürekli olarak… Ortadoğu ona yar olmayacaksa kimseye olmayacak; eğer birileri Ortadoğu’dan bir çıkar sağlayacaksa bunun bedelini ödeyecek, bu kesin; ABD bunda çok kararlı…

Türkiye birinci tezkereyi meclisten geçirerek (mart  tezkeresini) Irak’da bedel ödemek istemediğini gösterdi bu anlamda ve ABD bunu unutmadı…

Bugün PKK terörünün bu boyutlara ulaşmasının, ABD’nin Türkiye’ye hazırladığı tokatlardan biri olduğunu düşünmek hiç de hayalperestlik ya da komploculuk değildir.

Bu şamarların ardı arkası kesilecek midir; ABD Türkiye’ye daha ne gibi oyunlar hazırlıyor merak konusudur bu; Bugün tam tezkerenin çıkmasının ardından PKK’nın yeni bir eylem daha yapması, hatta bir eylem hazırlığının da Türk Silahlı Kuvvetlerince önceden fark edilip durdurulması, bütün bunlar bir meydan okuma değil de nedir?

Eğer bir operasyon yapılacaksa, bunu önceden bildirmek, ABD’nin izniyle bölgeye girmek, izin verilen yerleri bombalamak; Avrupa’nın deyimiyle dengeli güç kullanmak; nedir bunlar,  nasıl bir oyundur bu, Türkiye nasıl bir konuma sokulmak isteniyor; burada planlı, programlı bir kışkırtma var ve sonunda olacaklar konusunda hiç iyi duygulara sahip değilim doğrusu…

Dengeli güç kullanmak ne demek; biri bana bunu açıklayabilir mi? Bir şeyi yok etmek, sona erdirmek için bir eyleme girmişseniz tüm gücünüzü kullanırsınız öyle değil mi; Karşı taraf daha güçsüz diye sizin  de gücünüzü düşük tutmanızın istenmesi, bu ne abes bir şeydir…

Türkiye ile dalga mı geçilmektedir…

ABD Körfez savaşında da bu tür bir senaryoyu uygulamıştı Irak’a karşı hatırlayalım. Irak’ı resmen Kuveyt’e müdahale etmesi için kışkırtmış, bir anlamda müdahalenin  zeminini  kendisi hazırlamıştı. Sonra ise Irak’ı Kuveyt’i işgal etmekle suçlamış ve tüm dünyayı Irak’a karşı ayaklandırmıştı…

Bugün Türkiye’yi buna benzer bir operasyona teşvik eden bütün adımlar atılmıştır. Terör kışkırtılmış, askerlerimiz öldürülmüş, kamuoyu galeyana getirilmiştir. Asıl bizim için önemli olan bundan sonrasıdır; ABD’nin  bu noktadan sonrası için neler  planladığıdır…

Bu sefer de yeni oluşmakta olan bir devlete müdahale etti diye Türkiye’yi mi suçlayacaktır ABD ve bir zamanlar Irak’ın başına ördüğü çorapları bu kez de Türkiye’ye mi örecektir…

Ne kadar iyi  niyetli düşünsem de, PKK’ya kullandığı silahları sağlayan, istemediği sürece bölgede barınması imkansız bir terör örgütünden kurtulmamız için bizden yanaymış gibi davranan bir ABD’ye güvenmek hiç içimden gelmiyor nedense…

Haksız mıyım…

* İÜ öğretim üyesi

1079890cookie-checkSavaş konuşmayı sevmez

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.