FARUK ESKİOĞLU / LONDRA – Türkiye’de en geç 2023 Haziran’ında başkanlık ve milletvekilliği seçimleri yapılacak. İktidar seçim yatırımları için kesenin ağzını açtı, muhalefet de seçim vaatlerine başladı. Dikkat ettiniz mi? Yurtdışındaki vatandaşlar için kimseden çıt çıkmıyor. Dışişleri Bakanlığı sitesinde “Yurtdışında Yaşayan Türk Vatandaşları” bölümünde: “Yurtdışında yaşayan 6,5 milyonu aşkın vatandaşımızın yaklaşık 5,5 milyonu Batı Avrupa ülkelerine yerleşmiş bulunmaktadır. Türkiye’ye kesin dönüş yapmış olan 3 milyon kadar insanımızla birlikte düşünüldüğünde yaklaşık 9,5 milyonluk bir kitleyi ilgilendiren, geniş kapsamlı bir göç olgusunun varlığı ortaya çıkmaktadır” deniliyor.
Geçen hafta yazmıştım ama yinelemek istiyorum: “Türkiye’ye 30 ülkede yoğun olarak çalışan yaklaşık 6,5 milyon Türk işçi, Türkiye’ye ciddi miktarda döviz sağlamaya devam ediyor. Bu rakam 1964–2005 yılları arasında toplamda 78 milyar dolardı. Sanırım bu rakam 2022’de 200 milyar dolara ulaştı. Bu rakam Türkiye’nin 2022 bütçesi!”
Türkiye’de “Emeklilikte Yaşa Takılanlar”ın (EYT) sayısının potansiyel olarak yaklaşık 3.7 milyon dolayında olduğu sanılıyor. Yurtdışındaki Türkiyelilerin üçte biri kadar bir kesimin hakları sürekli hükümetin demeçlerinde, muhalefetin programında ve medyanın dilinde. EYT’lilerin yasası büyük olasılıkla yıl sonunda “bir seçim yatırımı” olarak çıkacak ve mağdurlar haklarını kazanacak. Ya biz? “Gurbetçi” diye ağlak ve arabesk bir tümceye sığdırılan biz yurtdışındakilerin istekleri ne olacak?
İngiltere’de 37 yıldır yaşıyorum ve Türkiye’den bizim sorunlarımızı ve isteklerimizi dinlemeye gelen o kadar çok ekip gördüm ki? Hemen hemen hepsi sigara paketinin üzerine not alıp gittiler. Son yıllarda araştırmacıların da durağı olduk. Sağolsun bu akademisyenler saha araştırması yaptılar bizi yazıp çizdiler ama tezlerini 15 kişi ya okudu ya okumadı. Hani TBMM’den ödenek çıkarıp buraya 5-6 ay araştırma yapmaya gelenler de oldu. Bunlardan birisi de İçişleri Başmüfettişi Özcan Erdoğan’dı. Özcan’ın TBMM’ye sunduğu raporunu okuduğumda küçük dilimi yutacaktım. Neymiş, Londra’da yaşayan her 10 Türk’ten birisinin uyuşturucu bağımlısı olduğu söyleniyormuş. Buyurun buradan yakın. Kim kime söylüyormuş? Başmüfettişe göre bu basına yansıyormuş da. Hangi basına? Kim yansıtıyormuş? Sarı çizmeli Mehmet Ağa!
Hanımefendi ve beyefendiler, bizler “gurbetçi” değiliz, buralıyız. Öncelikle kavramda anlaşalım. Mevsimlik işçi olarak döşeğimizi sırtımıza yüklenip gelmiş, geceleri yatağa girdiğimizde sümüğümüzü çeke çeke, geride bıraktıklarımızın fotoğrafına bakıp ağlamıyoruz. Ayrıca ardımızdan “Yarim Londra’yı mesken mi tuttun!” diye türkü yakan da yok! Bize “gurbetçi” demenizden de, bizi “sağmal inek” görmenizden de bıktık usandık! Aynen öyle! “Önce sağalım, süt vermezse eti, derisi olmadı gerisi var” dediniz hep. Yetti gari be ya! Bizi (!) dinlediğiniz o toplantılarınızda sürekli “paranızı memlekete gönderin”, “yatırımınızı Türkiye’de yapın”, “yabancı komşularınızı turist olarak memlekete götürün”, “burada siyasete katılın ki memleket adına kulis yapabilesiniz”den başka bir şey demediniz. Eee hani siz bizi dinleyecektiniz? Dinlediniz mi yoksa? Aaa evet gizlice dinledikleriniz olmuştur be ya!
Londra’da Bizim’Kiler kitabımda “Türkiyeli toplumun Türkiye’den beklentileri” başlıklı bölümde yılların birikimini özetlemiştim. Keşke kitaplarla barışık olsaydınız da en azından bu bölüme göz atsaydınız. Ama siz yine de “sigara paketinizle” ödenekli Londra gezisini tercih ederdiniz. Sizi iyi tanıyorum değil mi be ya?
Hanımefendi ve beyefendiler, yaşadığımız ülkeye entegre olabilmek için bilimsel çalıştaylar istiyoruz. Kendi kültürümüzü ayrımcılığa uğramadan sürdürmek için gereğini istiyoruz. Kendi memleketimizde yabancı olmak istemiyoruz! Geriye göç için projelerin hayata geçirilmesini istiyoruz. Bizlerin entelektüel ve maddi birikimlerinden yararlanmak için ciddi bir strateji oluşturulmasını istiyoruz. Bu ülkedeki vize engeli ve fahiş ödentisiyle kurumsal mücadele istiyoruz. “Konsolosluk işaret ediyor” diye muhatap alınan tabela derneklerinden gına geldi yeminle! Toplumun her kesimi dinlenilsin ve temsil edilsin istiyoruz. Toplum tarihimiz araştırılsın ve kayda alınsın istiyoruz. Konsolosluktaki işlemler sadeleşsin istiyoruz… Sıkılmayacağınızı bilsem size böyle “istiyoruz” ile biten yüzlerce cümle sıralayabilirim.
Hanımefendi ve beyefendiler özetle bizler sizin hatırlamanıza muhtaç olmak ve vaatlerinizle de kandırılmak istemiyoruz. Öncelikle seçilme hakkımızı istiyoruz. Kendi toplumumuzun temsilcisi olarak isteklerimizi TBMM’de aracısız aktarmak istiyoruz. 2010’da kurulan Yurtdışı Türkleri Başkanlığı gibi iktidara bağlı politik bir oluşum istemiyoruz. Tekrar edeyim gurbetçi ve sağmal inek değiliz. Üstelik yazgımızı sizlerin iki dudağına veremeyecek kadar büyüğüz. Biliyor musunuz? Biz 9,5 milyonuz be ya!