Seçimler ve çoban avı

Bu başlığı okuduğunda ‘ne alaka’ diyen okurlarım olacaktır mutlaka… Öyle bir alaka ki, özellikle Türkiye gibi sürü halinde güdülebilen bir ülkede, bütün seçimler bu sürüleri güden çobanların nasıl avlanacağı hesabı ile gerçekleşebiliyor…

Bu sözlerimden şu anlaşılmasın lütfen; Türk halkı aptaldır, kendi kararlarını kendi verememektedir, bu yüzden her sürüye bir çoban gerekmektedir ve seçimleri kazanmanın tek yolu da bu sürü  çobanlarını ikna etmekten geçmektedir; böyle bir şey söylemek istemiyorum…

Ama bu arada sözlerimin ‘Seçimleri kazanmanın tek yolunun sürü çobanlarını ikna etmekten’ geçtiği  kısmının  doğru olduğu bilinmektedir…

Peki neden; eğer biz aptal bir halk değilsek, hayatımızla ilgili en doğru kararları verme ehliyetine sahipsek, yanlışla doğruyu ayırabiliyorsak, öyleyse neden halen birilerinin bizi  gütmesine izin veriyoruz ve halk olarak hiç de çıkarımıza olmayan politikalara sahip iktidarları başımıza getiriyoruz…

Cevabı çoğumuz biliyoruz aslında; bu ne aptallığımızdan kaynaklanıyor ne de geleceğimiz için en iyi olanı seçme yeteneğimizin yoksunluğundan;  Bu ülkemizin sosyo-politik yapısı, yıllardır değişmeyen  gelenekselleşmiş seçim sistemi ve seçim hileleri yüzünden böyle sürüp gidiyor ve  hilebazlar hiçbir zaman başımızdan eksik olmuyor…

Kısır döngü yani… Bu seçim sistemi sayesinde iktidar olabilen bir kurt politikacı sürüsü; sistem kendi lehlerine işlediği için sistemi asla değiştirmeye yanaşmıyorlar ve her zaman sistemi değiştirme gücünü de kendi ellerinde bulundurabildikleri için iktidardan hiç gitmiyorlar…

Biri gidiyor, biri geliyor, ama ülkede hiçbir şey değişmiyor; çünkü sistem öylesine kurulmuş ki, aynı yapı ve niyetteki kişileri tekrar tekrar iş başına geliyor; ülkeyi ve insanlarımızın kaynağını talan ettikten sonra nasibini alacak diğer kurtlara yerlerini  bırakmak üzere yeni seçimler yapılıyor ve yine seçim sisteminin değişmemesi, değiştirilememesi  yüzünden aynı tür insanlar başımıza geliyor, geçiyor ve talan hiç bitmeden sürüp gidiyor…

Gelen gideni aratmıyor üstelik…

Bu arada olan insanlarımıza oluyor; zavallı halkım inim inim ağlıyor… Köylü ağlıyor, işçi ağlıyor; memur ağlıyor, tüm emekçiler ağlıyor… Her  seçimde yeni bir umutla  kalpler yerinden oynuyor; ama hiçbir şey değişmiyor… Kısır döngü değişmeden devam ediyor…

Gelelim asıl konuya; yani şu seçimler ve çoban avı meselesine; bu kurtlar sofrasının nasıl  döndüğü konusuna…

Sorun en başta parti içi demokrasilerin olmaması ile başlıyor… Her şey parti liderinin iki dudağı arasında olduğu için, parti üyeleri memleket çıkarına ne yapacakları ile değil, parti liderinin işine ne kadar yarayacakları, ne derece sadık olacakları, liderinin elini eteğini ne kadar öpecekleri ile belirleniyor…

Parti liderleri tebaasının hakimiyetini en ileri derecede tutmak için önce tebaayı besliyor, bu arada haksız kazanç ve yolsuzlukla beslediği için onları, ve onlar da buna göz yumdukları için karşılıklı bir bağımlılık  ilişkisi sürüp gidiyor. Liderin her dediği kanun, lideri memnun etmek tek amaç oluyor… Tebaanın en küçük itaatsizliği partiden ihraç ve kirli dosyaların başlarına yıkılması tehdidi ile engelleneceği için, milletvekillerinin neredeyse hiç söz hakkı olmuyor…

Kurtlar sofrası neye karar verirse oylar ona el kalkıyor ve tüm kararlar kurtlar sofrasını tekrar döndürecek yönde  veriliyor ve ülke böyle yönetiliyor…

Seçimlere gelince; milletvekili adayları asla halkın çıkarlarını en iyi temsil eden, memleketi için çalışmak isteyen, ülkesini en ileri düzeylere götürmek isteyen adaylar gibi idealler doğrultusunda seçilmiyor; milletvekilleri adaylarının ne kadar büyük sürüleri olduğu ve  bu sürüleri ne kadar iyi güdeceklerine göre adaylıklar belirleniyor… Yani çoban avı başlamış oluyor… En iyi çobanları kim seçerse ve sürüsünü en iyi güden milletvekilli adaylarına kim sahip olursa o partinin iktidarı garanti oluyor…

Bu arada sorunun kaynağı, Türkiye’nin sosyo-kültürel  yapısının bu tür  bir seçim geleneğinin oluşması ve bu tür seçim stratejilerine çok yatkın olması olarak karşımıza çıkıyor. Yıllardır değişmeyen feodal yapı ve aşiret sistemi; ülkemizde hala kul zihniyeti ile yönetilen büyük bir halk kesiminin olması; aşiret reislerinin ikna edilmesi yolu ile bölgelerde kolayca seçim kazanılabilmesi…

Partiler halkla yapmıyor pazarlığını; aslında seslenirken hedefleri halk değil sürü çobanları oluyor… Çünkü biliyorlar ki, bir Mardin, Siirt, Diyarbakır gibi özellikle aşiret sisteminin hakim odluğu yörelerde halktan oy almanın yolu onlara  vaatlere bulunmak değil, bizzat o yörelerin aşiretleri ile, aşiret liderleri ile pazarlığa oturmaktan geçiyor…

Sonra çıkıyor sevgili ülkemde bazı parti liderleri  ve şöyle diyebiliyor; ‘bizi halk seçti, çok kızdırmayın yoksa sinei millete döneriz’ Hangi sinei  millete Allah aşkına…

Şuna yeni çoban avlarına çıkarız desenize…

Öyleyse iyi avlamalar size…


 

1079810cookie-checkSeçimler ve çoban avı

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.