3 Kasım 2002 seçimlerini hatırlayanlar bilirler, bu seçimlerde Türkiye’de uzun yıllardan sonra ilk kez bir parti tek başına iktidar olmuş ve birçok parti tasfiye edilmişti. Sadece AKP ve CHP, bir de bağımsız olarak seçime katılan dokuz aday meclise girebilmişti.
2002 seçimleri, bugün başbakan olan ama, o zamanlar milletvekili dahi olamayan Recep Tayyip Erdoğan’ın yıldızının parladığı günleri de beraberinde getirmişti.
Hatırlarsanız Siirt o seçimlerde en çok konuşulan il olmuştu. Yüksek Seçim Kurulu, Siirt’teki seçimleri, üç sandıkta usulünce oy kullanılmadığı gerekçesiyle iptal etmiş, bu ilde seçimin tekrarlanmasına karar vermişti. Böylece AKP’den Mervan Gül’ün, CHP’den Ekrem Bilek’in ve bağımsız olarak seçime katılan Fadıl Akgündüz’ün milletvekillikleri düşmüştü.
Siirt seçimlerinin iptalini fırsat bilen AKP, 312’den hükümlü olan Erdoğan’ın yasağının kalkması için jet hızıyla Anayasa’nın 76. maddesini değiştirmişti.
9 Mart 2003’te yenilenen Siirt seçimlerinde Mervan Gül, birinci sıradaki yerini Tayyip Erdoğan’a bırakarak seçimden çekilmişti. Tayyip Erdoğan Siirt’ten milletvekili seçilince 58. hükümetin başbakanı Abdullah Gül istifa etmiş, Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer de 59. hükümeti kurma görevini Recep Tayyip Erdoğan’a vermişti..
Tüm bunlar medyaya yansıyan görüntülerdi. Bir de medyaya yansımayan, bazen de farklı yansıyan görüntüler vardı. Örneğin Siirt’ten bağımsız aday seçilip meclise giren Fadıl Akgündüz’ün durumu bunlardan biriydi. İnterpol tarafından aranan Fadıl Akgündüz, yaklaşık 2,5 yıldır yurt dışında yaşıyordu ve seçimlere avukatları aracılığıyla hazırlanıp katılmıştı. Milletvekili seçilince yurda dönen Akgündüz’e her taraftan tepkiler geldi. “Böyle meclisin böyle milletvekili olur” diyenler çoktu.
AKP ve CHP bunu fırsat bildi ve seçimlerden önce bol keseden savurdukları vaatlerden biri olan “dokunulmazlıkları kaldıracağız, dokunulmazlıklarının ardına sığınanlara fırsat vermeyeceğiz” sözlerini tutacak zemin buldukları için hemencecik kolları sıvayıp, Fadıl Akgündüz’ün ipini çektiler.
Siirt seçimleri iptal olup, Fadıl Akgündüz’ün milletvekilliği düşünce, hakkındaki suçlamalardan dolayı hapse girmesi kaçınılmazdı.
Mervan Gül ise milletvekilliği koltuğunu Tayyip Erdoğan’a devretmesi karşılığında Siirt’e belediye başkanı oldu.
Ne var ki, bu o kadar kolay olmadı. Çünkü AKP’nin adayının karşısında DEHAP’ın adayı vardı ve Mervan Gül’den daha fazla oy alacağı tahmin ediliyordu. Siirt’ten milletvekili seçilerek siyaset hayatına dönüş yapan Recep Tayyip Erdoğan için Siirt’i DEHAP’a kaptırmak artık bir onur meselesiydi. Ne yapıp edip Siirt’teki yerel seçimi AKP’nin kazanması sağlanmalıydı. AKP’nin beyin takımı düşündü taşındı ve hapisteki Fadıl Akgündüz’den yardım istemeye karar verdi. Karşılığında devletle olan sorunlarında ona destek olacakları sözünü verdiler. Fadıl Akgündüz bir gecede çıkarılan kararla kefaletle serbest bırakıldı. Fadıl Akgündüz sözünü tuttu ve Siirt’e gitti. Bir anlamda Siirt’e hizmet ettiğini düşünüyordu. Siirt’in kalkınması demek doğunun kalkınması demekti. Doğunun kalkınması demek terörün sona ermesi demekti. Bu düşünceyle Siirt’e giden Akgündüz, hemşehrilerine hitaben yaptığı konuşmada, Mervan Gül’ü desteklemelerini söyledi.
Tarihlere dikkat edin lütfen. 10 Aralık 2002’de tutuklanan Fadıl Akgündüz’ün, 3 Mart 2004’te kefaletle serbest bırakılması ve 28 Mart 2004’te yapılacak yerel seçimler öncesi Siirt’e gidip AKP’yi desteklemesinin başka açıklaması olabilir miydi?
Gerçi o zamanlar kimse bu konu üzerinde yazıp çizmedi. Gerçi şimdi de kimsenin Fadıl Akgündüz’ün ne yapıp ettiğiyle ilgilendiği yok. Aksi olsaydı 3 Haziran günü Fadıl Akgündüz tarafından medyanın bütün kollarına faks ve e-mail yoluyla gönderilen basın bildirisini ciddiye alan çıkardı. Ya ciddiye almadılar, ya da ciddiye aldıkları için görmezden geldiler.
Acaba bu basın duyurusunda Recep Tayyip Erdoğan’ı Siirt’ten aday olmaya çağıran Fadıl Akgündüz, neden böyle bir meydan okumaya gerek görmüştü? “Sayın Erdoğan’ı er meydanına davet ediyoruz” diyen eski Siirt milletvekili bunca suskunluktan sonra neden böyle bir mücadelenin içine girmişti?
Belli ki vaatler yerine getirilmemiş, verilen sözler tutulmamıştı.
Verilen sözlerin, yapılan ince hesapların ne olduğunu bilemem ama bildiğim bir şey var ki, Siirt’de bir şeyler oluyor. Bu seçimde de Siirt’i dikkatle takip etmek gerek. Siirt’te bir şeyler oluyor ya da olacak. Recep Tayyip Erdoğan’ın bu seçimlerde Siirt’ten aday olmaması ama, seçim startını Siirt’ten vermesi önemli göstergeler. Acaba Siirtlilere verdiği sözleri tutamayan başbakan artık Siirtlilere güvenemiyor mu, yoksa Siirtliler mi başbakana güvenemiyor? Beklleyip göreceğiz.
