Sınavlar ne işe yarar?

Bir buçuk ayın sonunda Türkiye milyonlarca öğrencinin ve ailelerinin sevinç ve hüzünlerini bir arada yaşayacak. Bir sonraki sınavda başarılı olanlar arasında, sevinenler arasında yer almak için yeni dönem için hazırlıkları da hemen başlayacak…


Ne kazananlar ne de kaybedenler ‘başarı’ veya ‘başarısızlık’ kategorisinde değerlendirilemezler. Çünkü hiç bir sınav başarı ölçmeye değil, bilakis egemenlik kurmaya yöneliktir; eğitimin en önemli özneleri olan öğrenciyi nesneleştirmenin, disiplin altına almanın, ekonomik olarak sömürmenin araçlarıdır sınavlar. Bu yüzdendir ki sınavlar otoriter, baskıcı eğitim sistemlerinin en önemli parçası ve araçlarıdır, ve bu yüzdendir ki öğrenciler için sınavlar bitmez, geride bırakılan her sınavdan sonra bir başka sınavla karşılaşılır eğitim hayatının bir başka anında. Tüm bu süreçlerde insan, sürekli ‘bilgisisinin test edildiği’ aldatmacasıyla karşı karşıya bırakılır. ÖSS`de bunun en iyi örneğidir. Test edilen bilgi değil, bireyin (insanın)  ‘teknik rasyonel’ donanımı, bu yeteneğinin gelişip gelişmediği, test edilen bireyin, önceden verili koşullara ‘uyum’ sağlayıp sağlayamadığı ve verili koşullar altında beklenen sonuçları elde edip edemediğidir; merkezi otoritenin kendini gerçekleştirdiği araçlardır sınavlar, otoriter bireyin yaratılıp yaratılmadığının testidir. Yani merkezi güce itiraz yeteneği ve eleştiri gücü elinden alınmış, sadece verileri kodlayan ve istenildiğinde geri verebilen, bir rekabet ortamında yarıştırılan ve gerçek amacını sadece ‘sınavı kazanma amacıyla’ yer değiştirmiş ‘otoriteye bağımlı’ öğrenci yaratır sınavlar.


Bu yüzden başarı her hangi bir sınavı kazanmakta değil, bireyin önüne dikilmiş, suni olan bu ‘bentleri’, bu iktidar oyunlarını ortadan kaldırmakta yatmaktadır. Başarı işte o zaman ortaya çıkar, yani senin önüne çıkartılmış engelin bir daha geri gelmemek üzere ortadan kaldırılmasıyla yok edilmesiyle…Çünkü ‘Üniversite öğrenimi’ eğitimin bir parçasıdır, nasıl ki ilkokula başlarken ‘ikokula giriş sınavının’ olmaması ne kadar doğalsa, üniversite okumak isteyenlere herhangi bir sınavın şart konulması da o kadar anormaldir. Üniversite hakkı da aynen ilkokula gitme hakkından başka bir şey değildir. Hemde sadece gençlere değil, isteyen herkesin kullanabileceği bir haktır. Yani yaşlısından gencine, emeklisinden çalışanına, kısaca temel eğitimini tamamlamış herkesin hakkıdır üniversite eğitimi. Bu hakkın ÖSS gibi bir engelle ‘ayrıcalıklıların’ bir hakkı biçimine dönüştürülmesi ise en büyük haksızlık örneğidir.


ÖSS`nin hem bir ‘egemenlik/iktidar’ aracı olarak fonksiyona sahip olması, hem de üniversite eğitimini “ayrıcalıklı” hale getiriyor olması ÖSS`nin tartışmasız kaldırılmasının en önemli nedenlerinden ikisidir. ÖSS ve benzeri giriş sınavları kalkacak ve üniversitelerin kapıları o ülkenin vatandaşlarına sonuna kadar açılacaktır. Bu zorunluluk ayrıca, yaşadığımız ‘bilgi toplumu’ çağını yakalamak isteyen Türkiye için olmazsa olmaz koşuldur. ÖSS, ÖKS, LES, ÜDS vb. sınavlar bilgi çağını yakalamak isteyen ve buun için yeterli genç nüfusa sahip Türkiye için en büyük engellerdir. Bugün Almanya`da lisansını belirli bir ortalamayla tamamlamış bir öğrenci hiç bir EKSTRA SINAVA girmeksizin ‘doktora’ yapabilmektedir. Bu Türkiye`de neden olmasın? Bugün Almanya`da bir insan hiç bir engel olmadan elli veya altmışından sonra dahi üniversite okuyabilmektedir. Bu Türkiye`de neden olmasın? Türkiye`deki yaşlılar Almanya`dakilerden daha mı az akıllılar? Bırakın yaşlıları bugün Türkiye`de öğrenci kimliği olmadan (eli kanlı satırlılar hariç) üniversitelerin bahçesine adım atmak neredeyse mümkün bile değil….


Bu yazı aynı zamanda Açıkgazete`deki köşe yazısında sayın İbrahim Ortaç`ın ÖSS vesilesiyle yazdığı 16 Haziran tarihli son yazısına da bir eleştiridir. Çünkü bu yazıda eğitimin amacı olarak tanımlanan şey ne eğitimin ‘toplumsal ve sınıfsal’  karakterine gönderme yapmakta ne de eğitimin normatif amacına. Bilim gibi, sanat gibi eğitimde verili toplumun bir parçasıdır ondan bağımsız değildir. Bu yüzden Ortaç`ın belirttiği eğitimin ‘bilginin işlenmesi ve uygulanması’ gibi naif bir amaca sahip değildir. Sayın Ortaç bunları mutlaka biliyordur ancak yinede belirtmekte fayda olduğunu düşünüyorum. Modern Eğitimin modern toplumla birlikte ortaya çıkan amacı o toplumun klasik manadaki “liberte” anlayışıyla uyum içinde olan bir amaçtır. Yani Kant`çı anlamda söylediğimizde ‘kendi hatasıyla düştüğü bir ergin olamama durumundan kurtulmaktır’ (Bu aynı zamanda Aydınlanma`dır da). Klasik manada eğitimin amacı bireyin aydınlanmasına, özgürlüğüne katkı sağlamaktır, ‘bilgi yatırımcılığı’ değildir (Paulo Freire).


Ortaç`ın sınavların ne için yapıldığı sorusuna verdiği yanıtta yine eğitim tanımında olduğu gibi çok mütevazi: “Öğretilenlerin öğrenilip öğrenilmediğinin kontrol edilmesi”: Yazının başında da ifade ettiğim gibi hiç bir sınav bilgi ölçmeye yönelik değil, tersine bir ‘egemenlik uygulama’ ve bu egemenliğ devam ettirme matığının aracı ve yöntemidir. Çok basit biçimde bunu şöyle ifade etmek mümkün: Sınav edenleri kim sınav edecek? Yada Marx`çı anlamda söylediğimizde ‘Öğretmenleri kim eğitecek’? Ayrıca sınavlar verilen bilgilerin öğrenilip öğrenilmediğini ölçüyorsa, o zaman öğretmenler/profosörler/devlet öğrettiğinden emin değil. Öğrenmenin gerçekleşmesinden öğretici öznenin bir şüphesi yoksa o zamanda bunu ölçmeye zaten gerek yok. Ortaç`ın bir başka tespiti ise ‘öğrencilerin ÖSS sınav sistemini kavrayamamış olduklarını’ söylemesi: Bu kavranabilecek bir durum değil zaten. Egemenliğin uygulanmasının bir yöntemidir: Teknik olarak sınav sistemini sürekli değiştirmek, içerik olarak yeni konu eklemek ve çıkarmak vs…Böylece öğrenciye boş vakit yaratarak öğrencinin şu soruları sormasını engellemek: ‘Neden sınav var? Bu sınav haksız, adaletsi değil mi? vb…


Ortaç`ın ‘hayatın her alanınının bir sınav olduğu” tespitine katılıyorum, ancak; hayatın her alanının suni sınavlarla örülü olduğunu, bu sınavlardan geçmenin başarı değil, verili şartlara ‘uyum’ sağlamak olduğunu düşünüyorum. Hayatın sınavlarla dolu olması, ancak toplumsal doğanın dışındaki nedenlerin yol açtığı zorluklar olarak kavrandığında, toplumsal yaşamda üretilen suni sınavların, ‘hayatın sınavlarından’ olmadığını anlamak ve bunu değiştirmenin mümkün olduğunu kavramak olanaklı hale gelir.


ÖSS`siz, LES`siz OKS`siz, kısaca sınavsız bir gelecek ve önümüzdeki yıl sınava hazırlanacak olanların gerçek başarılar elde edeceği umuduyla…


*Hamburg Üniversitesi
Sosyoloji, Siyaset ve Eğitim Bilimleri
[email protected]

700690cookie-checkSınavlar ne işe yarar?

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.