Molly Russell 14 yaşında, ailesi ile Batı Londra’da ikamet eden bir öğrenciydi.
Görünüşte neşeli, mutlu, okulunda başarılı ve popüler bir çocuktu. Ancak içinde kopan fırtınalardan kimsenin haberi olmadı.
Ailesinin dahi farkına varamadığı bir ruh sağlığı sorunu vardı genç kızın.
Molly 2017 yılının Kasım ayında canına kıyarak bu dünyadan göçüp gitti.
Babası ölümünden hemen sonra kızının cep telefonuna baktığında binlerce Instagram paylaşımları ile karşılaştı. Binlerce depresyon ve intihar paylaşımları.
İngiltere’de şüpheli ölümlerin nedenini araştırmak üzere adli tıp savcısı tarafından yönetilen bir soruşturma başlatılır.
Molly’nin ölüm nedenlerinin soruşturma süreci ölümünden 5 yıl sonra tamamlanabildi. Nedeni İnstagram, WhatsApp gibi sosyal medya platformlarını bir çatı altına getiren ve daha önce Facebook olarak bilinen dev Meta firmasının olumsuz tavırları, oyalama taktikleri.
Ailenin ve soruşturma savcısının Molly’nin Instagram hesabındaki yazışmaları, paylaşımları görmek için yaptıkları başvurular 5 yıl boyunca Meta tarafından reddedildi.
Mart 2022 de nihayet Meta Molly’nin 12 000 paylaşımını gönderdi ve soruşturma 5 yıl gecikmeli olarak iki gün önce, 30 Eylül 2022 tarihinde gerçekleşebildi.
***
Bir ilk niteliğindeki soruşturma sosyal medyanın Molly’nin ölümünden geniş ölçüde sorumlu olduğuna karar verdi.
Soruşturma esnasında Molly’nin ölümünden 6 ay öncesine kadar günde 120 kez Instagram hesabını kullandığı, ve 11.000 paylaşıma beğeni gönderdiği ortaya çıktı. Aynı zamanda imaj paylaşımı için kullanılan ve başka bir sosyal medya aracı olan Pinterest’i de 15.000 kez kullandığı anlaşıldı.
Bir uzman, çoğu kişilerin kendilerine zarar verdiğini görüntüleyen ve depresyon ve intiharlarla ilgili olan paylaşımları gördüğünde haftalarca iyi uyuyamadığını söyledi. Soruşturma, Molly’nin ayrıca sonradan bulunan ve benzer nitelikteki içerikleri görüntüleyen bir Twitter hesabının olduğunu da ortaya çıkardı.
Savcı Andrew Walker, Molly’nin ölüm nedenini “intihar” olarak açıklamanın güvenilir olmayacağını söyleyerek ölüm nedenini “depresyondan muztarip olduğu bir zamanda, çevrimiçi içeriklerin de olumsuz etkisiyle kendine zarar veren bir davranış” olarak kayıtlara geçirdi.
İlk kez sosyal medya baronlarını kişisel olarak sorgulayan bu soruşturma baba Ian Russell’in kararlı çabaları sonucu gerçekleşti, ve tüm dünyada ilgi ile takip edildi. Çocuk güvenliği ile ilgili kurumlar bunun bir başlangıç olmasını ve sosyal medyanın çocukları korumak için daha güvenilir önlemler almasını görmek istemekte. Her ailenin isteği bu.
Aynı zamanda, Birleşik Krallıkta bunu sağlamaya yönelik ilk aşamalarda olan yasanın hızlandırılacağı da öngörülmektedir.
Değerli okurlar, aklınızı kurcalayan soru şu olabilir. Benim de ilk düşündüğüm bu oldu.
Molly’nin ailesi çocuklarının ruh sağlığından muztarip olduğunun niye farkına varmadı? Molly, derdini niye ailesine değil, ünlülere anlatma çabası gösterdi?
Aileleri suçlamak çok kolay. Ancak çocukları, torunları olanlar yaşadığımız sözde modern çağda çocukları denetlemenin ne kadar zor olduğunu bileceklerdir.
Yine de özellikle sosyal medyanın olumsuz etkileri konusunda hepimiz kendimizi bilinçlendirmek için büyük çabalar göstermeliyiz.
