Soyunma ve giyinmeye dair….

Tamamına değil ama bir kısım medyaya bir haller oldu son aylarda.

Amaç okuyucu sayısını hem arttırmak hem de farkındalık yaratmak.

Farkındalık yaratmak amacıyla kurgulanan senaryoları hayata geçirmek.

Misal:

Önce soyunmak.

Sonra giyinmek.

Akıl alır gibi değil ama bayan gazetecimiz Ayşecik önce soyundu.

Kocasından izin istemek zorunda hissetmiş kendisini.

Muhterem de “neden olmasın” diyerek yeşil ışık yakmış sevgili karısına.

Meslek mankenlik değil.

Gazetecilik mesleğini icra ediyor Ayşe kızımız.

Çalıştığı gazetenin dergi grubundan bir tanesinin atak yapmasına soyunarak katkı sağlayacak belli.

Çalıştığı Gazete Hürriyet de destekliyor bu cansiparane (!) buluşu.

Ve gazetenin birinci sayfasından Ayşe hanımın boy boy seksi fotoğrafları yayınlanıyor.

Fotoğrafların ve röportajın yer aldığı derginin o sayısının ne kadar sattığını bilemem ama gazete ve derginin satışına etkisi olduğu muhakkak.

En azından kışladaki Mehmetciklerin bu derginin, hatta o günkü Hürriyet’in trajını arttırdığından eminim.

“Nerden bilyorsun” derseniz bu tür olayları yıllar önce yaşamıştım.

Polatlı Topçu Okulundaki yedek subaylık eğitimi sırasında, özellikle pazar günleri bu tür dergi ve gazeteleri satın almak için kuyruğa girerdik de ondan.

Evli veya bekar olmak farketmezdi.

Ama o zaman yayınlanan bu tür dergi ve gazeteler zaten yabancı ve yerli soyunan artistlerin fotoğrafları sayesinde para kazanıyordu.

Erkek milletine yönelik çıkarılan bu tür yayınların zaten halkı bilgilendirmek misyonları yoktu.

Üstelik bu tür taktik ve yöntemler bundan 40 yıl önce vardı.

Demem o ki, çıplaklık, seksilik, ya da porno fotoğraflar yayınlayarak bu yolla traj kazanmak ayrı bir konu.

Üstelik bu tür alanlar ticari kazanç üzerine kurulmuş

Ama bu işler ulusal ve siyasi gazetelerin işi değil.

Hiç olmadı..

Olmamalı da..

Hadi bu hataydı veya fantastik bir gazetecilik olayıydı, yaşandı bitti diyelim.

Ya aynı hatunun bu kez giyinmesine ne demeli?

Sadece giyinmek olsa neyse.

Örtündü, tesettüre büründü üstelik.

Dinci basındaki karşıt yazılara bakarsanız, “laik mahallenin gülü, bu kez karşı yani antiaik mahallenin bülbülü” olmaya soyundu.

Aslında giyindi.

Bu mahallenin gülü, öbür mahallenin güya nabzını tutacak.

Bence Raina gibi ekstrem mekanlara veya “kırema” sınıfının takıldığı semtlere gitmek ve buralarda nabız yoklamakla sonuç alınamaz.

Türbanlı kızlarımızın en büyük sıkıntısı öğrenim özgürlüklerinin sınırlandırıldığı alanlar.

En önemlisi de Üniversiteye giriş.

Ayşe hanım kızımız, yeni öğrenim yılı açılışında herhangi bir üniversite kampüsüne girmeyi deneseydi de ben onu görseydim.

Görürdü Hanya’yla Konya’yı…

Geç kalmış sayılmaz.

Eylülde bekleriz üniversitelerin açılış törenlerinden herhangi birine..

O zaman tut bakalım karşı mahalle baskısının nabzını.

Sıkıyorsa…

Tabii önce soyunmak, sonra tesettüre bürünmenin, gazetecilik olmadığını anlamanı beklemiyoruz senden.

Sana gaz veren genel yayın yönetmenin anlasın yeter.

Gerçi onun da hangi meslekten olduğuna dair verilmiş bir kararı yok ya.

Bazen sosyolog, bazen psikolog, bazen devrimci ve bazen Demokrat Parti sempatizanı.

Bazen darbeci, bazen darbe karşıtı…

Her neyse yani…

Hepsinden var biraz.

Gazeteciliği “mis” gibi olmasa da “miş” gibi icra ediyor.

Helal olsun…

1626680cookie-checkSoyunma ve giyinmeye dair….

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.