İsrail

Dünyada bir ülke var


Bu ülkenin diğer ülkelerde olmayan bir hakkı var.
Bu hak, istediğini yapma hakkı…
İsrail döver, söver, öldürür, bombalar, duvar yapar, rehin alır, sınırsız güç kullanır.
Ve karşılığında hiçbir cezaya uğramaz.
Şımarık çocuğun liberal anne babaları gibi bir iki büyük ülke, İsrail’e “oğlum bir daha yapma tamam mı tatlım” der ve iş biter.
İsrail de, aynı şımarıklıkla bir yandan “peki anneciğim, babacığım” derken diğer yandan  yaptığına devam eder.
İsrail devletinin kuruluş tarihi Birinci Dünya Savaşı yıllarına kadar gider. 
Savaş sonrası coğrafyada Ortadoğu’ya hakim olan İngilizlerin bu konuda ciddi uğraşları vardır.
Ama devletin kuruluşu İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra olur.
Düşünebiliyor musunuz, siz evinizde otururken birilerini kapınızı çalıp  “buradan çıkın, burası bizim ülkemiz oldu. Artık burada biz oturacağız” diyor.
Siz hayretle bu hakkı nereden aldıklarını soruyorsunuz.
Çünkü, “1600 yıl önce biz burada oturuyorduk, buradan sürüldük ve şimdi geri dönüyoruz” cevabını alıyorsunuz.
Önce şaka filan sanıyorsunuz.
Yüzlerce yıl önce sürülen milletlerin geri dönme hakkı olması halinde dünya coğrafyasının nasıl bir kaosa neden olacağını düşünüyorsunuz ve bunun kesinlikle ciddi olamayacağını kanaat getiriyorsunuz.
Adamlar silahla gelince ciddi olduğunu anlayıp direnmeye çalışıyorsunuz.
Ama ne mümkün? Arkasında dünyanın bir numaralı süper gücünün olduğunu görüyorsunuz.
Size yardım etmek isteyen komşu devletlerin orduları da bu güç karşısında bir şey yapamıyor.
Bu arada, sizin toprakları İsrail’e hediye eden Birleşmiş Milletler’in lütfedip size ayırdığı toprakların giderek küçüldüğünü görüyorsunuz.
Bu bir bilimkurgu romanı değil. Bu kadar absürd bir süreç gerçekten yaşandı.
Yüzyıllarca Yahudi’lere eziyet eden Batılılar, vicdan borçlarını bu şekilde ödediler ve ödemeye devam ediyorlar.
İsrail’in “istediğini yapma hakkı” islam radikalizminin en büyük nedeni oldu.
İsrail’in yaptıkları meşru görüldükçe, radikalizmin dozu arttı. Peki sonucu ne oldu? Humeynilerle, Hamaslarla, El-kaidelerle, Ahmedi Necatlarla onların sayesinde tanıştık.
Müslümanlar İsrail’i her zaman “Batı ikiyüzlülüğünün bir laboratuarı” gibi gördü.
11 Eylül saldırısından sonra NTV’de zannediyorum BBC yapımı bir belgesel yayınlandı. Endonezya’dan Fas’a çok geniş bir coğrafya içerisinde sıradan (ev kadını, esnaf vs) pek çok Müslümanla görüşülmüştü.
Hepsi aşağı yukarı aynı şeyi söyledi.
“Bu saldırıyı haklı bulmak mümkün değil. Ama İsrail’in yıllardır yaptığı o kadar adaletsiz ki… Bunu da unutmayın.”
İsrail 60 yıldır izlediği politikaya devam ettikçe, batılılar buna göz yumdukça islami radikalizm artıyor ve artacak. Bu çok açık ve net.
İsrail’in bölgede tek demokrasi olması, etrafının demode Arap monarşileriyle çevrili olması yaptıklarını meşru kılmıyor. 
Zaten İsrail demokrasisinden de çıka çıka aşırı sağ çıkıyor.
Demokrasi anlayışları Hamas’tan hiç de farklı olmayan aşırı sağ partiler… 


 

667180cookie-checkİsrail

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.