Bugün 10 Kasım, Mustafa Kemal’in ölüm yıldönümü.
Bugün Ordu’da (Ordu ilinde) düğün var.AKP Ordu Milletvekili Haşim Taşçı oğlunu everiyor.
Yarın Bülent Ecevit’in cenazesi kaldırılıyor
Türkiye’nin uzaktan görüntüsü, düğünün de, cenaze töreninin de aynı kilisede yapıldığını anlatan “Düğün ve Cenaze” filmini çağrıştırıyor.
10 Kasım’da, Mustafa Kemal’i anmak için ille de yas mı tutmak gerek?
Ozan Musa Eroğlu’dan dinlemiştim:
Mersin, Mut’un Tahtacı/Alevi köylerinde halâ yaşatılan bir gelenek varmış:
Ölüyü toprağa verdikten hemen sonra arkadaşları mezarının başında saz çalar, türkü söyler, içerlermiş.Rahmetlik içki kullanan biriyse mezarı rakı veya şarapla sulanırmış.
Bu bir eğlence değil, ölüyü bir anma şeklidir.
Ölümünden sonra Mustafa Kemal’le iletişim kurulabilseydi, ya da Mustafa Kemal, 10 Kasım’ın ölüm yıldönümü olacağını önceden bilseydi…
Açardı yetmişlik rakısını.Alırdı önüne beyaz leblebisini, kavununu,peynirini..
“Efendiler, bırakın benim için burnunuzu silip gözyaşı dökmeyi.Gülün, oynayın! Beni ağlayarak, üzülerek değil, sevinerek anın!” derdi belki de…
***
Ama son örneğimizde kazın ayağı öyle değil…
Bugün 10 Kasım ya,
Yarın Ecevit toprağa verilecek ya.
İlle de birileri bir “zıpçıktı” lık yapacak.
Oğlan everecek,
Davul zurna çaldıracak…
Göbek atacak…
Bir zamanlar da bunların bir Şevki Yımaz’ları,
Hasan Mezarcı’ları vardı.
Mustafa Kemal’e küfür etmeyi marifet sanırlardı.
Birilerinin bunlara dini,
Anadolu geleneğini öğretmesi gerek.
***
Köyde, Acarlar soyu ile aramızda yıllarca süren ve hiçbir zaman onaylamadığım bir kan davası vardı.
Ailelerimiz birbirlerinden adam öldürmüştü.
Ama cenazemiz olduğunda “düşmanlarımız” gelir, bizimle birlikte ölüye saf dururlardı.
Hasan Amcamın düğünü vardı.
Aynı gün “düşman”lardan yaşlı biri eceliyle öldü.
Dedem,davul zurnayı susturdu.
Düğünü durdurdu.
Ertesi gün ,düğün alayı gitti , ömür boyu bizimkileri mahkeme kapılarında süründüren adam için saf tutu.
“Ölüyü nasıl bilirdiniz?” diye sorulduğunda:
“İyi bilirdik!” ;
“Hakkınızı helal ediyor musunuz?” diye sorulduğunda:
“Helal olsun!” dediler.
Bu hoşgörüdür…
***
Camide, herkes gider hiç tanımadığı adamın cenaze namazında saf tutar.
Yoldan cenaze geçerken herkes kenara çekilir ölüye saygı duruşunda bulunur..
Din budur.
Gelenek budur.
İnsanlık budur.
Bu ölüye saygıdır.
Bunların ölüye bile saygısı yok..
***
Güle güle Ecevit,
Üzülme Mustafa Kemal…