İSVEÇ’TEN… Şiddet ve çocuğa dayak

Türkiye’de devletin gözetimindeki çocuk yuvalarında çocuklara yönelik dayak ve işkence ”gelişmiş ülkelerde bu işyer nasıl hallediliyor” sorusunu gündeme getirdi.İster istemez ilk akla gelen ülkelerden biri de İsveç oldu.

Büyük kızım okula başladığından birkaç gün sonra, daha okuma-yazma bile öğrenmeden  elinde okuldan verilen bir telefon numarasıyla döndü. Kağıdı  keyifle burnuma, yüzüme sürdü. “Bu nedir?” diye sorduğumda, “Telefon numarası” dedi, “eğer beni döversen bu numaraya telefon ettiğimde gelip beni senden alacaklar…”

Herkes bilir, gerçekten de böyle acımasız bir kural var.Hırsızlık olur, kavga edersiniz, polis kolay kolay gelmez. Ama, “Kadın dövülüyor, çocuk dövülüyor” şeklinde bir ihbar gitti mi, abartmasız, yangın ihbarından daha çabuk bir şekilde sıra polis arabaları, sosyal yardım kuruluşu arabaları, doktorlar,psikologlar, pedagoglar kapınıza dizilir.İlk incelemede, çocuğun vücudunda bir darp izi görülmesi halinde, çocuğu hemen alırlar, siz de ilk mahkemeye çıkıncaya dek cezaevini boylarsınız.Dayak olayının büyüklüğüne göre çocuk önce bir koruyucu aileye verilir.Bu arada siz de, çocuk da psikolojik tedavi görürsünüz.

Alkol ve uyuşturucu testlerinden geçirilirsiniz. İlk mahkemede yargıç, düzeleceğinize inanırsa, küçük bir cezayla her şey yeniden normale döner.Ama, yargıç, sizde aynı olayı yinelemeyeceğinize ilişkin bir belirti görmezse, ya da dayak olayı bir kez daha yinelenirse, sayılarına ve hepsinin dayak yiyip yemediklerine bakılmaksızın bütün çocuklarınızı elinizden alarak çocuk ve genç yetiştirme yuvalarına yerleştirirler. Çocuğunuzu bir daha kolay kolay göremezsiniz ve bir daha eve geri dönmesi söz konusu değildir.

Aynı durum ,dövülen kadın için de söz konusudur. Dayak attığınız için önce cezaevini bir güzel boylarsınız. Sonra, birlikte kaldığınız evi terk etmek, ardından da çocuklara nafaka ödemek zorunda kalırsınız…

Saydığımız bütün bu kurallar İsveç’liler için geçerlidir.Biz yabancılar, her şeyin bir hilesini biliriz.Kadınlarımızı yine döveriz; “hem döveriz, hem severiz.”. Çünkü, şiddet bizim kültürümüzde, genlerimizde var ve “dayak cenetten çıkmıştır.” Kızlarımız yabancılarla arkadaşlık ederse döveriz, “Kızını dövmeyen dizini döver” çünkü. Buralarda da “ Kadının karnında sıpayı, sırtında sopayı” hiç eksik etmeyiz. Dayaktan yüzü, gözü moraran kadınlarımız, sorulduğunda, “Merdivenden düştüm” derler. Çünkü, doğruyu söylemeleri halinde evlerinin “direği” kocalarının hapse atılma, sınırdışı edilmeleri tehlikesi vardır.Her şey sineye çekilir, kol kırılır yen içinde kalır.

Türkiye’de çocuklara dayak olayında İsveç’i örnek almamız, bizim iki yüzlülüğümüzü ve kaçamak noktalarımızı gösteriyor. Siz kafanızı değiştirmezseniz,İsveç’e gitseniz, İsveç’i Türkiye’ye de getirseniz sonuç değişmez.Değişikliğin yasalarda değil, kafalarda olması gerekir.

Kafalarda gereken değişikliği yapmak o kadar kolay ve isteğimize bağlı olmadığı için İsveç’i, AB içinde “Kadına en çok dayak atılan ülke” haline  getirdik. Bir süre önce Açık Gazete’de yayımlanan bir haberde vurguladığım gibi, araştırma ve istatistiklere göre İsveç son yıllarda  AB üyeleri arasında  kadına en çok dayak atılan ülke haline geldi. İsveç’e de gitsek, “fizan” a da gitsek işte “hali pürmelalimiz” …

646210cookie-checkİSVEÇ’TEN… Şiddet ve çocuğa dayak

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.