Taliban işgalinin 1. yılında Afgan kadınlar: Canları pahasına direniş ve mücadele!

Afganistan Yeni Komünist Hareketi yöneticisi Maryam Haidari ve Afganistan Kadın Haber Ajansı Başkanı Homeira Saqib, Afgan kadınların mücadelesini anlatıyor.

E.Ava / Evrensel –15 Ağustos 2021’de Afganistan halkı kimsenin uyanmak istemeyeceği bir sabaha uyandı. Ancak yazıya bu tarihin biraz daha gerisinden başlayalım. 1989 yılında Sovyetlerin Afganistan’dan çıkışının ardından 1992’de Afganistan, iç savaşlar ve uzun bir istikrarsızlık dönemine girmişti. Bu kaotik durumda farklı illerdeki cihatçı gruplar arasında şiddetli çatışmalar devam ederken, Eylül 1994’te Molla Muhammed Ömer liderliğindeki “İslami Taliban Hareketi”, Afganistan’da “İslami bir politik rejim” kurmak amacıyla ülkenin güneyindeki Kandahar ili sınırında harekete geçti ve hızla nüfuzunu genişletti. Taliban üyelerinin sayısı yaklaşık bir ay sonra 15 bin kişiye ulaştı.

27 Eylül 1996’da Taliban Kabil’e girdi ve Afganistan Cumhurbaşkanlığı Sarayının kulesine İslam Emirliğinin beyaz bayrağını asarak yönetimi ele geçirdi ve başkentin her yerini kontrol altına aldı.
Kabil’e girdikten sonra Taliban, hükümetinin adını “Afganistan İslam Emirliği” olarak değiştirdi ve tüm haber merkezlerini kapattı ve Afganistan Radyosunun adını “Şeriat Radyosu” olarak değiştirdi. Bu grup aynı zamanda Kabil stadyumunu erkekler ve kadınlar için bir infaz alanına dönüştürdü ve binlerce kadını idam etti.
“GERİ DÖNMEYECEĞİZ”
Taliban rejiminin bu beş yıllık döneminde kadınlar, zorunlu burka giymeye zorlandı, devlet dairelerinde ve ofislerde çalışmaları yasaklandı, eğitim hakları ellerinden alındı, şarkı söylemeleri, sanatla uğraşmaları bir suç olarak kabul edildi ve ağır cezalar verildi. Taliban ‘kural ihlali’ yapan kadınlara toplu tecavüz etti, birçok kadını zorla nikâhına aldı…
2001 yılında ABD, Afganistanlı kadınların üzerindeki bu ağır baskıyı da bahane ederek ülkeyi işgal etti. Bu dönemde kadınlar üzerindeki Taliban terörizmi azaldı ama bu sefer de işgal altında yaşam sürdürmeye başladılar.
2021’de ABD, Taliban’ın ülkeyi işgal etmesine ve tüm Afgan halkına yönelik kıyıcı şiddetine karşı hiçbir önlem almadan, ülkeyi adeta bir kaos ortamında bırakarak, halkı Afgan savaş ağalarının, çürümüş bürokratik sistemin, ağır ekonomik ve toplumsal sorunların kucağına atarak askeri gücünü Afganistan’dan çekti. Uluslararası alanda ise hiçbir diplomatik güç bu geri çekilmenin yaratacağı felakete karşı bir tutum göstermediği gibi, derin bir sessizliğin arkasına bırakılan “onay”la adeta Taliban’ın ikinci işgaline göz yumdu. 15 Ağustos 2021’de olan oldu.
Afganistanlı Taliban’ın yönetimi ele geçirmesinin hemen ardından “Geri dönmeyeceğiz” diyerek sokaklara çıktı, eylemler yaptılar. Her ne kadar Taliban kendisini “ılımlı” göstermek için işgalin hemen ardından ağır kısıtlamalara, kadınları eğitimden, iş yaşamından, toplumsal hayatın farklı alanlarından tümüyle çekmeye ve evlere kapatmaya girişmese de, Afganistanlı kadınlar tüm dünyayı uyardı: Gözünüzü Afganistan’dan ayırmayın, çünkü Taliban, kadınlar için cehennemin yollarını adım adım döşüyor! Geçtiğimiz 1 yılın sonundaki Afganistan tablosu, kadınların haklı olduğunu ortaya çıkardı.
KADINLARIN “GERİ DÖNMEYECEĞİZ” İSYANI BÜYÜYECEK
Afganistanlı kadınların Taliban yönetimi altındaki bir yılda neler yaşadığını Afganistan Yeni Komünist Hareketi’nin (JAKNA) kadın yöneticilerinden Maryam Haidari ile konuştuk:
Afganistanlı kadınlar 20 yıl boyunca Amerikan işgali altında yaşadı. Haklarını yavaş yavaş mücadele ederek kazanmaya çalıştı. ABD’nin Afganistan’dan çekilip, Taliban’ın yeniden iktidarı ele geçirdiği bu 1 yıllık süreçte kadınlar için neler değişti?
ABD emperyalizmi NATO güçleriyle Taliban’a karşı “demokrasi ve kadınlara özgürlük” sloganıyla Afganistan’a girmişti ancak hatırlatmamız gereken şey şu ki kendisi Sovyetlere karşı cihatçı örgütleri ve Taliban’ı desteklemişti, yüceltmişti. ABD’nin Afganistan’daki 20 yıllık süreci çeşitli göstermelik projelerle ilerliyordu. “İnsan hakları”, “kadın özgürlüğü”, “eşitlik” sloganlarını dilinden düşürmeyen ABD yönetimi, Afganistan’ı işgal ettiği gerçeğini sandıklara sakladı. Afganistanlı kadınlar 20 yıllık süreçte bir önceki Taliban işgalinin kalıntılarıyla mücadele ederken bir yandan da evdeki ataerkil yapı ve dini zorbalıkla mücadele ediyordu. Bu yapılarla mücadele ederek okudular, meslek sahibi oldular, ülkenin karar mekanizmalarında yer almaya başladılar. ABD’nin menfaatleri değişince; yıktığını iddia ettiği Taliban ile Obama döneminde “Barış Müzakeresi”nde buluştu. Kendi ürettiği İslami terörizmin sırtını sıvazladı. Bu olanlar Afganistanlı kadınlar için tehlike çanlarının çalmaya başladığının habercisiydi. Taliban 2021’de,  demokrasi taslayan dünyadaki tüm ülkelerin gözleri önünde Afganistan’ı tekrar işgal etti. Sanki herkes bir önceki dönemde kadınlara neler olduğunu unutmuş gibiydi.
Ama kadınlar bu süreçte farklı güçlerden medet ummayı değil birlikte mücadele etmeleri gerektiğini gördüler. Bunun için “Canımız pahasına geri dönmeyeceğiz” dediler ve sokaklara çıktılar. Kadınlar rehin alındıkları evlere dönmek istemediler ve siyasi İslam ideolojisiyle savaştılar. ABD ve dünyanın kabullenmeye meraklı olduğu ve Taliban’ın iddia ettiği “Taliban değişti” cümlesinin içinin boş olduğunu bu süreçte kadınlar gösterdi. Çünkü biz biliyoruz ki İran rejimi gibi bölgedeki birçok siyasi İslam ideolojisine sahip güç, kökü kazınmadan değişmez, çünkü özü aynıdır. İrticayı destekler ve kadını baskılar. Afganistanlı kadınların bu bir senede bunları iyi gösterdiklerini düşünüyorum.
KAÇIRMA, TOPLU TECAVÜZ, KAYBETME, İNFAZ
Bu 1 yıllık ağır baskı sürecinde kadınlar nasıl örgütlendi? Nasıl sokağa çıktılar?
Dediğim gibi, 2011 yılında ABD’nin Taliban ile başlattığı “Barış Müzakeresi” kadınlar için tehlike zili niteliğindeydi. O dönem kadın örgütleri aktifleşmeye ve Afganistanlı kadınlar farklı gruplarda mücadele etmeye başladılar ve yol aldılar. 2021 Taliban işgalinin ardından örgütlü olmayan veya bu gruplarda yer almayan, kendini politik olarak tarif etmeyen işçi, emekçi, öğretmen, öğrenci, kısacası kendini tüm o baskıcı ve otoriter yapılara karşı var etmeye çalışmış kadınlar ne pahasına olursa olsun sokağa geldiler. Çoğu ailelerinden gizleyerek sokaklara çıktılar ve birbirini oralarda buldular.
O kadınların çoğu Taliban tarafından kaçırıldı, toplu tecavüze uğradı ve evine hamile döndüğünde ailesi tarafından öldürüldü. Yaşanan dehşetin derinliği kadınları daha fazla örgütlenmeye itti. Sokağa çıkmanın yanı sıra evlerde gizlice kız çocuklarına ders verme, doktor-hemşire olan kadınların diğer kadınlara tıbbı desteği gibi birçok dayanışma ve mücadele örneğini de gördük bu süreçte.
‘REFORM’ MASKESİNİN ARDINDAKİ GERÇEK
Dünyanın Taliban’a giydirmeye çalıştığı bir “reformcu” gömleği var ve bu da aslında ona yeni bir siyasi güç kazandırıyor. Taliban’ın “reformcu” olması ne kadar gerçekçi?
Taliban’a siyasi bir güç demek bile o kadar gülünç ki. Cihatçı gerillaların şehre inmesi ve 90’lı yıllarda stadyumlarda kadınların kellesini aldığı bir gruptan bahsediyoruz. Bu örgütün politik bir programı bile yok. Taliban yönetimi ilk 6 ayda devlet kadrolarını oluşturmada bile aciz kaldı. Taliban’ın son işgali öncesi kadınlar medyayla, haberle, basınla tanışmışlardı. Sosyal medya kullanıyorlardı ve dolayısıyla bu tiyatronun önüne geçmek istiyorlardı. Taliban son işgali sırasında dünyaya “Ben değiştim” imajını vermek için sokağa çıkan kadınları basının karşısında öldürmedi evet ama biz biliyoruz ki Mazar-i-Sharif ilinde protestolara katılan 40 kadın sonrasında kayboldu ve kendilerinden bir daha haber alınamadı. Bu ve bu gibi benzer olaylar yaşandı ama üstü örtülemedi çünkü kadınlar bunu dünyaya duyurmaya çalıştı.
Bu süreçte kadınlar birçok baskı ve yasakla karşı karşıya kaldı. Onlardan biri de eğitim hakkıydı. Şimdi Taliban “Okullarda kadınların eğitimine izin vereceğiz” diyor ama ders müfredatları ne olacak? Afganistanlı kız çocukları neler öğrenerek büyüyecekler? Bunların hepsi aslında ortada.
Şimdi ABD başta olmak üzere pek çok ülkenin kara listesinde bulunan Taliban üyeleri bu ülkelerce nasıl meşru kabul edilecek? Bu çelişkiyi tarif etmek dünyada kadınlar için gelişen olaylardan bağımsız değil. İran’da kadınların yıllardır yaşadığı hak ve özgürlük mücadelesi, ABD’de kadınların yaşadığı kürtaj baskısı, Avrupa’da kadın haklarına karşı gelişen saldırılar, Türkiye’de İstanbul Sözleşmesi’nden geri çekilme gibi birçok saldırı aynı kaynaktan besleniyor.
Bundan sonraki süreçle ilgili öngörünüz nedir?
Ufak tefek reformlarla Taliban’ın dünyaya kendini kabullendirme çabası sürecek elbet ancak İran rejiminde gördüğümüz gibi bu reformların kadınlar için hiçbir etkisi olmayacak. Dünya istediği kadar Taliban’ı tanısın, Afganistan halkı onu tanımayacak. Taliban Afganistanlı ve bölgedeki kadınların en önemli tehlikelerinden biri. Siyasi İslam ideolojisi ve İslami terörizme karşı var gücümüzle mücadele edeceğiz. Taliban yönetimiyle Afganistanlı kadınları neler bekliyor sorusuna cevap vermek güç ancak ben 12 yıllık mücadele deneyimimden yola çıkarak söylüyorum ki birçok yeni kadın örgütlenmesi var ve bu kadınlar mücadeleden asla vazgeçmeyecek.
ELİMİZDEKİ HER ARAÇLA SESİMİZİ DUYURACAĞIZ!
Afganistan’da Taliban yönetimi olmadan geçen yirmi yılda, yaklaşık 350 gazete, haftalık ve aylık dergi ve 80’den fazla televizyon kuruldu. Bu mecralarda yaklaşık 7 bin kişi çalışıyordu ve bunların yaklaşık yüzde 40’ı kadındı. Uluslararası Gazeteciler Federasyonu’na göre, Taliban yönetimi öncesinde Afganistan’daki toplam medya kuruluşu sayısı 623’e ulaşmıştı. Federasyon, Taliban yönetiminin ilk 6 ayında medya kuruluş sayısının 318’e düştüğünü açıkladı.
Taliban ilk adımda Kabil’i ele geçirdikten sonra, Afganistan’daki haber alma özgürlüğüne saldıran 16 maddelik bir düzenleme yayınladı. Bu düzenlemede, medyanın İslami olmayan, ulusal değerleri aşağılayıcı veya Taliban yetkilileri tarafından onaylanmayan içerikleri yayınlamaması gerektiği söyleniyor.
Bu düzenlemenin ardından Taliban, medyadaki kadınların yüzlerini örtmelerini ve İslami tesettür gereği saçlarını tamamen kapatmalarını istedi. Bu kararname, kadınların medyadan tamamen çıkarılmasına neden oldu.
Afganistan’da basın alanında çalışan kadınların son durumunu, Afganistanlı kadınların haberlere nasıl eriştiğini ve tüm bu kısıtlamaları nasıl aştıklarını Afganistan Kadın Haber Merkezi Başkanı Homeira Saqib Ekmek ve Gül’e değerlendirdi:
KADIN HABER MERKEZLERİ YAKILDI
“Basın özgürlüğü ve özgür ifadenin yok olduğu bir dönemdeyiz. Kadın haber merkezleri Taliban tarafından boşaltılarak arşivleri ve materyalleri yakıldı. Kadın gazetecilerin neredeyse yüzde 90’ı işsiz kaldı. Kadınlar artık “mahremleri” olmadan dışarı çıkmaya bile izinleri olmadığı için işe gidemiyorlar. Gazeteci kadınlar basın kuruşlarından ayrılmak zorunda kaldı. Taliban’ın emriyle kadınlarla ilgili birçok program televizyondan kaldırıldı ve kadınlara yeni örtünme kuralları getirdi.”
SOSYAL MEDYA KADINLARIN TEK SİLAHI
“Buradaki tek olumlu nokta Afganistanlı kadınların sosyal medyayı iyi kullanıyor olması. Kadınlar olup bitenleri çekip yurtdışında yer alan haber merkezlerine ulaştırıyorlar ve dünyayla paylaşıyorlar. Sosyal medya şimdilik kadınların kullandığı tek silah. Ve bunu kullanarak hem doğru haber almaya hem haber yaymaya çalışıyorlar. Biz çok kritik bir dönemden geçiyoruz, bizim haber merkezimizin sitesi aktif halde ve biz yurtdışından da olsa Afganistan’da kadınların sesi olmaya çalışıyoruz. Önceki işgal döneminde kadınlara ne olup bittiğini kimse bilmezdi, şimdi aynı değil, paylaştıkça gösteriyoruz Taliban’ın özünü ve gerçekliğini.”
SADECE DEHŞET DEĞİL, MÜCADELE DE VAR!
“Afganistan’da ilericiliğin meşalesi hiç şüphesiz kadınların elinde. Kadınlardan bize gelen dehşet verici hikayelerin yanı sıra mücadele ve dayanışma örnekleri de az değil. Afganistan’ın ilerideki devrimini kadınlar yapacak…”
2628790cookie-checkTaliban işgalinin 1. yılında Afgan kadınlar: Canları pahasına direniş ve mücadele!

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.