Tarımsal üretimin hafızası spor sahası yapılacak!

YUSUF YAVUZ / AÇIK GAZETE – Antalya kent merkezinde yer alan Vakıf arazilerinden biri olan ünlü Narenciye Bahçesi özel bir işletmeye kiralandı. Ağaçlar kesilerek yerine çim ekilen arazide çay bahçesi ve spor üniteleriyle fırın ve pastane gibi işletmelerin açılacağı öne sürüldü…

Antalya’da 1934 yılından bu yana tarımsal üretime öncülük eden ve bölgede muz ve narenciye üretiminin yaygınlaşmasını sağlayan kurumlardan biri olan Narenciye Bahçesi özel bir şirkete kiralandı. Vakıflar Bölge Müdürlüğü tarafından kiraya verilen arazideki bazı ağaçların kesilerek çim ekildiği belirtilirken, söz konusu alanda halı saha, çay bahçesi, pastane ve fırın gibi işletmelerin açılacağı iddia edildi. Tarım ve Orman Bakanlığı bünyesindeki Batı Akdeniz Tarımsal Araştırma Enstitüsü’nün (BATEM) kullanımdan olan arazide inceleme yapan CHP Antalya İl Başkanı Nusret Bayar, “Şehrin merkezindeki en büyük yeşil alanlardan biri olan Narenciye Bahçesi, Neden? Ne şekilde? Ne amaçla kiraya verilmiştir? Kiralanmadan önce kimlerin fikri alınmıştır? Bahçede bulunan narenciye ağaçları başta olmak üzere diğer doğal güzellikler ne denli koruma altına alınmıştır?” açıklamasında bulundu.

Antalya kent merkezinde, Muratpaşa ilçesinde yer alan Batı Akdeniz Tarımsal Araştırma Enstitüsü Müdürlüğü (BATEM)’in kullanımındaki ünlü narenciye bahçesi, BATEM’in Aksu’daki yeni binasına taşınmasının ardından özel bir firmaya kiralandı.

ERKEN CUMHURİYET DÖNEMİNİN TARIMSAL HAFIZASI

1934 yılından bu yana bitkisel üretim alanında çalışmalar yürütülen narenciye bahçesi, kahveden muza, hurmadan tropik bitkilere birçok tarımsal ürünün bölgede üretilebilmesi için öncülük yaptı. Erken Cumhuriyet döneminin tarımsal üretime verdiği önemin simgelerinden biri olan arazide çeltikten susama, pamuktan yem bitkilerine kadar birçok ürünün yerli üretime kazandırılması için çalışmalar yürütüldü.

KENTE ADINI VERDİ: NARENCİYE CADDESİ, PORTAKAL ÇİÇEĞİ BULVARI

Demircikara Mahallesi’ndeki yer alan BATEM’in arazisi, portakal ve limon ağaçlarıyla dolu olması nedeniyle bölgedeki caddelerden birine ‘Narenciye Caddesi’, bir diğerine ise ‘Portakal Çiçeği Bulvarı’ adı verilmişti. Çevresi zamanla betonlaşan Narenciye Bahçesi, kentin önemli yeşil alanlarından biri olarak biliniyor. Ancak söz konusu arazinin 60 bin metrekarelik kısmının ticari amaçla özel bir girişimciye kiralanması Antalya’da tepkiyle karşılandı. Arazinin yaklaşık 10 dekarlık kısmındaki narenciye ağaçlarının sökülerek yerine çim ekildiği öne sürüldü.

CHP İL BAŞKANI BAYAR: ‘AĞAÇLARI KESİLİP YERİNE ÇİM EKİLMİŞ’

Girişime tepki gösteren CHP Antalya İl Başkanı Nusret Bayar, konuyla ilgili yaptığı açıklamada, şunları dile getirdi: “Antalya’nın kalbinde bulunan, şehrin en güzide yeşil alanlarından 60 bin metrekarelik Narenciye Bahçesi, Antalya Vakıflar Bölge Müdürlüğü tarafından aylık 45 bin TL’lik bedelle kiraya verildi. İl yöneticilerimiz ile birlikte, kamuoyundan gelen ‘Narenciye bahçesindeki ağaçların kesildiği, bölgede halı saha ve çay bahçesi inşa edilmek üzere hazırlık olduğu’ ihbarları doğrultusunda kiralanan alana giderek incelemelerde bulunduk. Bazı alanlardan ağaçların kesilip yerine çim ekildiğini, bazı alanların ise yeniden düzenlenmek üzere kazıldığını gördük.

‘ÇAY BAHÇESİ, PASTANE VE SPOR ALANLARI YAPILACAK’

Bahçeyi kiralayan şahıs ile yaptığımız görüşmede kendisine, ‘Alanda ne gibi bir çalışma olacağını, bahçenin ne amaçla kiralandığını?’ sorduk. Bahçeyi kiralayan şahıs; burada çay bahçesi, kafe ve pastane ürünlerinin satıldığı, bir tarafta spor yapılacak alanlar bulunan günübirlik sosyal bir tesis alanı yapımının planlandığını tarafımıza iletti.”

‘NARENCİYE BAHÇESİ NE AMAÇLA KİRALANDI?’

Cumhuriyet Halk Partisi Antalya İl Başkanı unvanımı bir kenara bırakıp; bu şehrin doğasına, havasına, suyuna sevdalı bir Antalyalı vatandaş olarak Antalya Valiliğine ve Vakıflar Bölge Müdürlüğü’ne soruyorum” diyen Nusret Bayar, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda “Şehrin merkezindeki en büyük yeşil alanlardan biri olan Narenciye Bahçesi, Neden? Ne şekilde? Ne amaçla kiraya verilmiştir? Kiralanmadan önce kimlerin fikri alınmıştır? Bahçede bulunan narenciye ağaçları başta olmak üzere diğer doğal güzellikler ne denli koruma altına alınmıştır? Yıllık kira bedeli 500 bin TL’nin üzerine olan bu devasa alanda, kira bedelinin karşılanabilmesi adına ne gibi çalışmalar yapılmasına müsaade edilmiştir? Antalya kamuoyu adına Antalya Valiliği ve Vakıflar Bölge Müdürlüğü’nden bu soruların cevabını bekliyoruz” ifadelerini kullandı.

ANTALYA KENT KONSEYİ DE KİRALAMAYA TEPKİ GÖSTERMİŞTİ

Öte yandan Antalya Kent Konseyi de geçtiğimiz ay söz konusu kiralamaya ilişkin yaptığı açıklamada, yapılaşmanın önünü açacağı öne sürülen girişime tepki göstermişti. Antalya Kent Konseyi Tarım Çalışma Grubu’nun açıklamasında, alanın ranta kurban edileceği endişesinin söz konusu olduğuna değinilerek şu görüşlere yer verilmişti: “Söz konusu alan avokado ve pikan cevizinin damızlık parsellerinin olduğu, birçok tropik meyve türüne ev sahipliği yapan bir alandır. Bu alanın değeri parayla ölçülemeyecek kadar fazladır. Söz konusu alan günümüze kadar tarımsal amaçlar için kullanılmıştır. Sadece Antalya’ya değil, bütün Türkiye’ye hizmet etmiş ve etmeye devam edebilecek bitki çeşitliliğine sahip bir alandır. Antalya kent merkezinde, mezarlık alanları dışındaki yeşil dokunun kaldığı ender alanlardan birisidir. Antalya halkı için bu yeşil doku korunmalıdır. Ticari amaçla kullanımlara izin verilmemelidir.”

OSMANLI’NIN NARENCİYE ÜRETEN KENTLERİ KAYBEDİLİNCE…

Batı Akdeniz Tarımsal Araştırma Enstitüsü (BATEM)’in resmi internet sitesinde yer alan kısa tarihçeye göre kurumun ve Antalya’daki narenciye bahçesindeki çalışmaların geçmişi hakkında özetle şu bilgilere yer veriliyor:  “Birinci Dünya Savaşından önce yurdumuzun narenciye ihtiyacı, imparatorluk sınırları içerisinde yer alan Filistin, Suriye ve Lübnan bölgelerinden karşılanıyordu. Birinci Dünya Savaşının bitiminden sonra bu memleketler kaybedilince, bilhassa limon türündeki meyve ihtiyacımız İtalya gibi dış memleketlerde ithal edilme yoluyla sağlanmıştır. Bu tarihten sonra yurdumuzda turunçgil ziraatı önem kazanmaya başlamış ve konuyla ilgili çalışmalara hız verilmiştir.

İZMİR’DEN İSKENDERUN’A NARENCİYE BAHÇELERİ KURULUYOR

Cumhuriyetin kuruluşundan sonra ülkede narenciye ihtiyacının karşılanması için iklim ve arazi koşullarının uygun olduğu bölgelerde meyve bahçeleri kurulma çalışmaları yine bu yıllara rastlamaktadır. İzmir’den başlayarak İskenderun’a kadar uzanan Akdeniz sahil şeridi ile Karadeniz’in doğu sahilleri ve Ege Menderes vadisinin birçok kısımları turunçgil yetiştirilmesine elverişli bulunduklarından memleket ihtiyacını karşılamak amacıyla buralarda bahçeler kurulmasına başlanmıştır. Bilimsel anlamda narenciye konusundaki çalışmalar 1936 yılında ele alınmış ve bahçe sahiplerine gerekli bilgiler vermek, mevcut çeşitleri ıslah etmek için Antalya’da narenciye ile ilgili bir müessese kurulmuştur.

DÜNYANIN ÖNDE GELEN BİLİM İNSANLARIYLA İŞBİRLİĞİ YAPILDI

Aksu’da 1934 yılında ‘Sıcak İklim Nebatları İstasyonu’nu adı altında kurulan müessesede bir bölüm olarak yer alan enstitünün ilk nüvesinin tarihsel gelişimi, çeşitli görevler ve isimler altında günümüze kadar süregelmiştir. O tarihte İsveç’ten sıcak iklim nebatları mütehassısı Dr. T. A. Tengwall, sözleşmeli olarak müesseseye müdür olarak getirilmiş ve kurumun ilk yapılanma çalışmalarını organize etmiştir. Bu dönem içerisinde dünyanın tarımda ileri gitmiş ülkelerinde bulunan birçok bilim adamıyla irtibata geçilmek suretiyle yapılacak çalışma konuları, sağlıklı bir şekilde tespit edilmiş ve gerekli materyaller dünyanın değişik bölgelerinden temin edilerek çalışmalar teoriden pratiğe dönüştürülmüştür.”

2493930cookie-checkTarımsal üretimin hafızası spor sahası yapılacak!
Önceki haberTürkiye, Rusya ve İran’dan İsrail’e: Suriye’ye saldırıları durdur
Sonraki haberZengin ülkeler ihtiyacı olmayan bir milyar dozdan daha fazla aşıyı gasp etti
YUSUF YAVUZ
YUSUF YAVUZ (GAZETECİ-YAZAR) Isparta, Sütçüler'de doğdu. 1990’da edebiyatla ilgilenmeye başladı. Deneme ve inceleme tarzındaki ilk yazıları 1996 yılında 'Atatürkçü Ses' Dergisi’nde yayımlandı. Aynı yıl yerel ölçekte yayın yapan kanallarda 'Dönence' başlıklı radyo ve televizyon programları hazırlayıp sundu. 1999 yılında Antalya'da kurulan Müdafaa-i Hukuk Dergisi’nde yazmaya başladı. 2001’de Gazete Müdafaa-i Hukuk’ta Muhabir-Temsilci olarak görev aldı. Daha sonra adı 'Yeniden Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk' olan dergiyle bağını temsilci-yazar olarak sürdürdü. 2001-2007 yılları arasında Kaş Kitap Şenliğini organize ederek başta çocuklar ve gençler olmak üzere yöre insanının kültür, sanat ve edebiyat çevreleriyle buluşmasını sağladı. 2005 yılında Muğla ve Antalya arasındaki sahil bandında yaşanan yabancılara toprak satışına ilişkin yaptığı araştırmalar önemli etkiler yarattı. Deneme, inceleme, röportaj, düz yazı, haber ve yorumları; Cumhuriyet Akdeniz, Odatv, Yeni Harman, Edebiyat ve Eleştiri, Yolculuk, Evrensel, Atlas, Magma, Aydınlık, Birgün, Açık Gazete gibi dergi ve gazetelerde yayımlandı. Antalya merkezli VTV Televizyonunda, Pelin Gel Ağan'la birlikte 'İki Ağaç İçin' adıyla 16 bölümden oluşan bir program hazırlayıp ve sundu. Kanal V Televizyonunda, Biyomühendis Çağlar İnce ile birlikte, Yörük kültürünü ve tarihsel köklerini ele alan 'Islak Çarıklar' adlı belgesel haber programı hazırlayıp sundu. Araştırma yazılarından bazıları, 'Yer Bize Çimen Verdi' ve 'Darağacına Takılan Düşler' adıyla belgesel filmlere de konu olan Yavuz, şu sıralar 'Islak Çarıklar' adlı bir belgesel haber programı için çalışmalarını sürdürüyor. Ağırlıklı olarak arkeoloji, çevre, kentsel dönüşüm ve tarım konularını ele alan çalışmalar yapmayı yazılı ve görsel medyada sürdüren Yavuz, yıkım politikalarıyla tarımdan hayvancılığa, kültürden mimariye kırsal yaşamın dönüşümünü ele alan araştırma yazılarıyla tanınıyor. Ziraat Mühendisleri Odası Basın Ödülü, Çağdaş Gazeteciler Derneği Belgesel ödülü, Türkiye Ziraatçılar Derneği Tarım ödülü, Kubaba Derneği kültür hizmeti ödülü'nün yanı sıra Türkiye Ormancılar Derneği gibi çeşitli meslek odası, kurum ve kuruluşlar tarafından ödüle layık görülen Gazeteci Yusuf Yavuz, Likya'dan Teke yöresine uzanan coğrafyadaki su kültürüne ilişkin uluslararası bir sanat projesinin de danışmanlığını ve metin yazarlığını üstleniyor.

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.