Telekulak meselesi….

Türkiye ´de patlak veren dinleme¸ yani telekulak skandallarının biteceği yok.
Biteceği yok üstelik karalama kampanyaları¸ karşılıklı suçlamalar¸ soruşturmalar ve hakarete uzanan tartışmaların da önü alınacak gibi değil.
En son CHP Genel Sekreteri Önder Sav ´ın odasındaki konuşmanın bir dinci gazetede (Vakit Gazetesi) çıkmasıyla patlak verdi.

Bildiğimiz kadarıyla telekulak davaları hiç de iyi¸ yani olumlu bir sonuç  vermiyor.
Ankara Emniyetinin yedinci katında kurulduğu iddia edilen ve gazetecileri dahi dinlemekten geri kalmayan istihbaratcıların yargılanmalarından sonra hiç bir sonuç alınamadı.
Herkes yoluna gitti.
Devletin bu duruşmalarını izleme gereği dahi duymadı medya tayfası.

Hele Çiller döneminde patlak veren telekulak olayı vark ´ onu unutmak mümkün değil.

O dönemim Emniyet Genel Müdürlüğü Istihbarat Dairesi Başkanı
Bülent Orakoğlu ´nun¸ devletin bir çok birimlerini hükümet adına dinlettiği¸ hatta Hava Kuvvetleri Komutanlığına ait birçok telefonu da dinlettiğine dair  iddialarla yer gök inlemişti. Soruşturma derinleştirilince Orakoğu ´un askeri mahkemede yargılanmasına karar verilmişti.

Orakoğlu olayı inkar etmiş¸ dinlemenin kesinlikle kendi birimlerince yapıldığına dair herhangi bir bulgu¸ belge ve tanığın bulunmadığını söylemişti.
Ama onu dinleyen kim….Çiller ´in muhalifleri eski başbakana yüklenmeye devam etmişlerdi.

Türk basını günlerce Başbakan Çiller ve Orakoğlu ´nun hedef tahtasına koymuş¸ gelen vurmuş giden vurmuştu.

Bu da yetmemişti. Dün gibi hatırlıyorum Türk medyasının en büyüklerinden biri¸  ABD ´deki ağabeyini ziyaret için vize alıp bu ülkeye giden Bülent Orakoğlu için attığı manşette ˝ Vatan haini ABD ´ye kaçtı˝ demişti.

İnsanın hayatında yiyeceği en ağır suçlama.
Atılması kolay¸ silinmesi  zor bir çamur.

Orakoğlu bur gazeteyi mahkemeye verdi mi bilmem ama yurt dışına çıkışı yasaklanmamış olan bu istihbaratcımız kısa bir süre sonra  ülkeye döndü¸ hiç itirazsız gitti Hava Kuvvetleri Askeri Mahkemesinde günlerce yargılandı¸ ortaya konan iddiaların hepsini çürüttü ve aklandı.

Şimdi aramızda yaşayan Orakoğlu ´nun ˝vatan hainliği˝ suçlaması ne oldu dersiniz?
İlk bildiğim şey¸ aklandı ve toplumda itibarlı yerini yine aldı.
İkinci bildiğim ve hatırladığım şey ise iddiayı atan gazetenin hiç bir zaman bu haberi tekzip etmediğidir.
Zaten etseydi arka sayfalarda sinek boku kadar bir yer ayırır¸ öyle yayınlardı.

Şimdiki taze olay¸ çiçeği burnundaki skandal için derim ki¸ taraflar birbirlerini suçlarken çok ihtiyatlı olsunlar.
Her şeye ˝ sazan˝ gibi atlamasınlar
Biri haklı çıkar¸ biri mahkum olur diye düşünmesinler.
Bu tür telekulak olaylarında çok ama çok provakasyonlar olabiliyor.

Bu tele-kulak davası.
Tele-fon değil..
Tele-vizyon değil..
Tele-kız davası hiç değil.
Tele-kulak davası hiç birine benzemez…
Adamı hem rezil¸ hem rezil eder..
Yani¸ hiç bir tarafı vezir etmez…
Dinci gazete¸ yayınladığı ilk açıklamada Sav ´ın cep telefonunu açık bıraktığını iddia etti.
Sav güya no değil de yes tuşuna bastığından bilmeden¸ farkında olmadan karşı tarafca dinlenmiş.
Gayfet uykusu yani.
Eğer bu Telekom ´dam teyit edilirse- ki güçlü ihtimal- CHP ´nin Sav sayesinde bir ay içinde aldığı ikinci darbe olacak.
Birincisi Hacca gitmek isteyen vatandaşa Sav ´ın tutumu.
İkincisi telekulak skandalı.
CHP ´nin 20 yıldır beyin takımında yer alan bir siyasetci için çok zor bir durum.
Önder beyin ˝sav˝ları zayıf¸ ˝gaf˝ları güçlü çıkıyor..
Galiba bu partinin 60 yıldır tek başına iktidara gelemeyişinin altındaki nedenler de tek tek ortaya çıkıyor.

1624820cookie-checkTelekulak meselesi….

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.