Türkiye’nin Terörle Mücadele Özel Temsilcisi Edip Başer, Ulusal Güvenlik ve Stratejik Araştırmalar Derneği’nin (UGSAD) düzenlediği toplantıya konuk oldu.
Dünyada meydana gelen terör olaylarının temel nedenleri ve sonuçları hakkında genel bir değerlendirme yapan Başer, üstlendiği görev ve PKK terörü ile ilgili açıklamalarda bulundu.
“Neden bu ülkede PKK terörü bugüne kadar bitirilemedi?” diye soran Başer, Türkiye’nin çok güçlü bir ordusunun ve güvenlik birimlerinin olduğunu, bu birimlerin modern teknolojiyle donatıldığını, bir noksanlık bulunmadığını kaydetti. Türkiye’nin buna rağmen terör belasını başından defedemediğini belirten Başer, şunları söyledi:
“Ordumuz, polisimiz mi yeteneksiz? Nedir mesele? Kesinlikle mesele burada değil. Terör örgütünün silahlı militanlarından önemli bir kısmını ortadan kaldırmak, sindirmek ve artık eylem yapamaz hale gelmelerini sağlamak kolay. Geçmişte bu sağlandı ve birkaç yıl eylemsizlik içinde ortadan kayboldular. Arada bir ortaya çıktılar. Ülke gündeminden gerilere düştü. Sonra tekrar tırmanışa geçti. Nereden çıktı bu? Hani bunu temizlemiştik, bitmişti. Çünkü, sadece siz sakalını tıraş etmiştiniz. Silahlı militan boyutu, terörün bir tek boyutu. Onun dışında terörün ekonomik, psikolojik, lojistik, siyasi destek boyutu var. Siz eğer bu boyutlarda gereken önlemleri almıyorsanız, terörün bu boyutlarda var olan desteğini ortadan kaldırmamışsanız o zaman sizin sadece silahlı militanı ortadan kaldırmış olmanız terörü ortadan kaldırmış olmanız anlamına gelmez. Nitekim gelmedi. Bunu hep beraber, maalesef pahalı bedel ödeyerek gördük, görmeye de devam ediyoruz.”
“İŞİMİZ GERÇEKLERİ ORTAYA KOYMAK”
Meseleye gerçekçi yaklaşmak gerektiğini, hamasetin gereken yerde, zamanında ve uygun dozda kullanıldığı takdirde iyi ve lazım olduğunu ifade eden Başer, ”Ama bu mesele sadece hamasetle hallolacak bir mesele değildir. Hamaseti birliğinizin başında, onları motive etmek için yaparsınız. Ama Ankara’da bu meselenin çözümünden sorumlu makamlardaysanız veya bu konuda kendinizi fikir beyan etmeye yeterli görüp de bu ülkenin televizyonlarına çıkıyorsanız, sizin orada hamaset yapma hakkınız yoktur” dedi. Başer, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Yapacağınız şey; halka gerçekleri doğruları anlatmaktır. Bu doğruları anlatmadan (Ben olsam şöyle yapardım, vurduğum gibi girerdim, canına okurdum, bilmem ne yapardım) kahramanlıklarıyla bu işi çözmek mümkün değil ve mümkün olmamaktadır. O çıkışların da herhangi bir faydasının olduğunu görmedim. Bizim işimiz; kahramanlık tavırları sergileyerek alkış almak değil, gerçekleri ortaya koyarak, doğruları bulmaya çalışarak, akla, bilgiye dayalı gerçekçi çözüm önerileri aramak ve bunları ortaya koymaktır. Bilgiye dayanmayan fikir üretmeye çalışıyorsanız çok yanılıyorsunuz.”
“BUGÜNÜN DÜNYASINDA (BENİM TERÖRÜM) DİYE BİR OLAY YOK”
Kendisinin Terörle Mücadele Özel Temsilciliği görevini neden kabul ettiğinin birçok kişinin aklına geldiğini söyleyen Başer, “Büyük büyük insanlarımız televizyon ekranlarında söylediler; (kendi terörümüz kimseyle koordine etmeyiz…) Allah Allah… Bugün ABD dahil hiç kimse (bu benim terörüm, kimse karışmasın, ben kendi başıma hallederim) diyebilecek güce sahip değil. Bunu hemen kapımızın önünde olan olaylardan her gün izliyoruz. Bugünün dünyasında (benim terörüm) diye bir olay yok” dedi.
Terör örgütü PKK’nın silahlı unsurunun çok büyük bir bölümünün Kuzey Irak’taki kamplarda olduğunu dile getiren Başer, “Irak’ın birliğini korumasını ve o şekilde devam etmesini, güvenilir bir komşu olmasını istiyorsunuz. O zaman siz bu Irak’ı adam yerine koymamazlık etmemelisiniz. Edemezsiniz de zaten. Çünkü konjonktür sizin bunu yapmanıza izin vermiyor” diye konuştu. Başer, şunları kaydetti:
“Keşke dünyanın süper gücü biz olsaydık da (kimse karışamaz benim işime git oraya, vur gel) diyebilseydik. Sırf halkımızı tatmin etmek için veya terörü öyle bitecekse bitirmek için. Ama bunu yapma imkanınız yok. Niye yok; siyasi, askeri koşullar buna el vermiyor.
Ama siz hayali olarak (Ben vururum, girerim Kandil Dağı’na…) Kandil Dağı’na gittiniz kaç tane teröristi orada yok edeceğinizi düşünüyorsunuz acaba. (Oraya giderim) diyen kahramanlara soruyorum bu soruyu. Bu, terör örgütü… Onurlu bir devletin askeriyle savaşmıyorsunuz. Bunda onur, haysiyet yok. Dolayısıyla neyle oyun oynadığınızı bilmek zorundayız. O halde siz (benim terörüm) diyemezsiniz. Çünkü terörün görünen kısmı, silahlı unsurunun büyük bir kısmı başka bir ülkenin toprağında. Bu terör örgütünün finans kaynağının büyük bir bölümü yurtdışından geliyor.
Belçika’dan, Almanya’dan, Fransa’dan geliyor. Oradaki PKK grupları, zorla ya da gönüllü para topluyor. Yasadışı işler yapıyor. Finansmanı Türkiye’den mi buluyor siz kendiniz çözeceksiniz terörünüzü. Hadi buyurun çözün. Bu finansmanı kesmeden bu terör örgütünü ortadan kaldırın. Üç beş tane silahlı militanı yok etmekle siz terör örgütünü ortadan kaldırdık zannedecekseniz ona bir şey diyeceğim yok. Ama bana göre bu temel alanlarda askeri alanla eşgüdümlü çalışmak ve geniş bir cepheden terörle mücadeleyi yürütmek gerekir. Terörle mücadele, sadece güvenlik güçlerinin silahlı mücadelesinden ibaret değildir.” AA
