Çok yazdım İngiltere’de yaşayan biz Kıbrıslı Türklerin konumu hakkında.
“Ben yoruldum hayat, gelme üstüme” şarkısının sözleri geliyor aklıma.
Tesadüfe bakın ki bu yazıyı yazarken playlistimden şimdi çalmaya başlayan şarkı “Çok yorgunum”. Cem Karaca, Nazım’ın ölümsüz “Mavi Liman” şiirinin şarkısını söylüyor büyülü sesiyle.
“Çok yorgunum, beni bekleme kaptan”
Klavyenin tuşlarına basıp yazıyı yazmak çok zor geliyor.
Sadece bu ülkedeki toplumumuzun konumunu değil, KKTC ile aramızdaki kısır ilişkileri de yazdım yıllarca.
Eleştirel yazılarımı haklı bulan, (ama birşeyler yapmak için kıllarını kıpırdatmayanlar) olduğu gibi, eleştirilerimden rahatsız olanlar da oldu.
Bir müddet evvel Kıbrıs Türk Dernekleri Konseyini (Konsey) çok fazla eleştirdiğim için birileri araştırma başlatmıştı. Ne yazık ki araya pandemi girince bu çaba yarım kaldı. Araştırma sonucunu sabırsızlıkla bekliyordum.
Yıllardan beri Cumhurbaşkanları, Başbakanlar, Bakanlar (bakmayanlar), Parti Başkanları sürekli Londra’ya gidip geliyorlar. Bizler için “elmanın yarısısınız” gibi klişeleşmiş sözler harcayıp, türlü katakulliler okuyup geri gidince herşey unutuluyor.
Araya Pandemi girince bu ziyaretlere birkaç yı ara verildi de biz de rahatladık.
Geçenlerde Cumhurbaşkanı Tatar “çok önemli, üst düzey görüşmeler yapmak için” Londra’yı ziyaret edecekti. KKTC’deki hükümet krizi yüzünden kısmet olmadı!
***
Iki gün önce sosyal medyada Kıbrıs Vakıflar İdaresinden Genel Müdür sayın Profesör Dr. Sayın İbrahim Benter imzası taşıyan bir mektuba rastladım. Bu tür önemli, resmi bir mektubun sosyal medyada dolaşması etik olmadı.
İnsanın kafasında acaba özel olarak mı mektup sızdırıldı düşüncesi geliyor. Bu ülkede hükümetin başvurduğu bir metottur bu.
Mektup Konsey Başkanına yazılmış, ama içeriği tüm dernek ve kuruluşlarımız için önem taşımakta.
İki hafta önceki “Evkaf’ın su, pardon bina meselesi” başlığını taşıyan yazımda belirttiğim konu ile ilgili. Bilindiği gibi Evkaf malı, Londra’nın merkezinde bulunan bina nihayet restore edilip bir katı hariç kiralandı.
Binadan sağlanacak gelir, daha önce verilen sözler ışığında Birleşik Krallıkta yaşayan halkın yararına kullanılacak. Yıllardır KKTC’den bizim finans desteği talep etmememiz gerektiğini, bu ülkedeki fonları zorlamamız gerektiğini savunan birisi olarak buna şahsen karşıyım. Ancak durum bu.
Sayın Benter mektubunda İngiltere’deki durumu çok iyi bildiğini belli edip özellikle Konsey’e çok önemli mesajlar veriyor. Örneğin “…kira gelirini Konsey veya herhangi bir örgüte istedikleri gibi kullanmaları için veremeyiz” diyor.
Konseyden bina gelirini nasıl kullanacakları hakkında proje sunmalarını istiyor sayın Benter. Ayrıca Konseyden, “şu anda nasıl idare edildiğini, (yapı, insan kaynakları, profesyonel beceriler, gelir kaynakları, ciro, gibi)” konularda detay istiyor. Yani Konseyden açıkçası hesap soruyor.
Ayrıca binadan sadece bu kurumun değil, faal olan diğer derneklerinden de yararlanacağına vurgu yapıyor.
Mektubun bir paragrafı özellikle dikkatimi çekti: “CTCA’nın (Konseyin) Britanya’da 300.000 Kıbrıslı Türk adına konuştuğunu söyleyen, “CTCA BK (Birleşik Krallık) Kıbrıs Türk toplumunu temsil ediyor” gibi ispatı olmayan iddialardan kaçınmanızı öneririm”.
Sayın Benter yıllarca benim ve diğer arkadaşların söylediklerini açıkça kendisi söylüyor. Esasında daha açık, daha sorgulayıcı şeyler de belirtiyor mektup Konseyin iddialarına yönelik, ama onlara girmeyeceğim. Göreceğiz bakalım ona da Konseye karşı olduğu suçlaması getirilecek mi.
KKTC’den, ilk kez Vakıflar İdaresi gibi önemli bir kurum bu ülkedeki toplumumuzdan hesap soruyor. Bu da bana göre çok önemli, çok olumlu bir ilk.
Sayın Benter “Evkaf’ın yapacağı her şeyin Britanyadaki [BÜTÜN] Kıbrılı Türkler arasında uyum ve iyi niyetli bir ortam geliştirmesini istiyoruz” diyerek toplum kuruluşları arasında siyasilerin yıllardan beri yaptığı gibi ayırım gözetilmeyeceğini müjdeliyor.
Teşekkürler Sayın Benter.
