Türban, değişim ve Cumhurbaşkanlığı

“Erkekler başı açık kadınları görünce tahrik olmasınlar” diye (erkekler dikkate alınarak) kadınların “türban”lı olmaları gerekiyor. “Türban”ı savunmanın temel gerekçesi bu imiş! Şu gerekçeye bakın!…


Yıllardır ülkenin enerjisi, “türban” için tüketiliyor.


Türbanlılar “din böyle emrediyor” başımızı açmayız, karşıt görüşlüler de, (Kuran’da kadınların başının örtüleceğine dair (dinen) bir hüküm yok) “Anayasa’da laiklik hükmü olduğu için, Türkiye Cumhuriyeti devletinde “din ve devlet işleri ayrıdır”,  kamusal (devlete ait ya da devletin temsil edildiği) alanlarda türbanlı olmak laikliğe, çağdaşlığa aykırı, şeriata davettir…” diye diretiyor.


Yıllardır ülkenin enerjisini tüketen “türban” çatışması;   sonunda, Cumhuriyet tarihinde görülmemiş üzücü bir olaya neden oldu!


Yüce mahkeme silahla basıldı ve bir yüksek yargıç; beyni ambargolu, gözü kanlı bir katilin tabancasından çıkan kurşunlarla yaşamını yitirdi


O günden bu yana;


Ülke platformları, çeşitli vesilelerle “Türkiye laiktir, laik kalacak”  sloganlarıyla inliyor!


Durum gittikçe de gerginleşiyor!
Baştaki hükümetin; laikliğe karşı olduğu ve icraatlarıyla Cumhuriyet rejiminin altını her geçen gün oyduğu konusunda, toplumda ki iddialar ve kuşkular gittikçe artıyor!


Böyle bir ortamda;


Ülkede beş ay sonra yeni bir cumhurbaşkanlığı seçimi yapılacak.


Meclis çoğunluğu bilindiği gibi AKP’de.


İlk turda Tayyip Erdoğan’ı cumhurbaşkanı seçebilecek sayısallığa sahip.


Erdoğan’da, önümüzde ki üç beş ayda, ülkede ve toplumda çok önemli gelişmeler olmadığı sürece, Çankaya’ya çıkmaya kararlı görünüyor.


Değişim…  Günümüzün modası…


Şimdi de DYP Genel Başkanı Mehmet ağar “Ben değiştim” şablonuyla ortaya çıktı…


Biliyorsunuz, daha önce Başbakan “değiştim” ya da “gelişerek değiştik” sözlerini, kimi konuşmalarında altını çize çize ifade etmişti…


“Müslümanlıkla laiklik bir arada olur mu”, hatta geçmişte bundan da daha sert söylemlerde bulunan Sayın Başbakan;  geçmişte ki pek çok düşüncesini, bugün yanlış olarak gördüğünü açıkça kabul ediyor.


Mehmet Ağar’ da, kimi konularda, geçmişteki düşüncelerinin “değiştiğini” açık yüreklilikle söylüyor.
Kamuoyunda, terör örgütüne dağda silahla dolaşmak yerine, ovada siyaset yapın türü çağrılarda bulunuyor…


Günümüzde, geçmişten bu yana; “Türküm” “Milliyetçiyim”, “Cumhuriyetçiyim” “Atatürkçüyüm”, “demokratım”, “laikim” gibi söylemlere takılıp ayni yerde kalkmak bağnazlık;
“Ben artık değiştim” diyerek keskin dönüşler yapmak “Erdem” olarak kabul ediliyor!..


Sevgili okurlar;


“Türban” konusu sonu belirsiz biçimde “Türkiye’nin derdi” olmaya devam edecektir. Bunu altını çizerek ve ısrarla iddia ediyoruz. Ne yazık ki ülke bu fasit daireden bir türlü çıkamıyor ve çıkabilecek gibi de görünmüyor!


Siyasi parti liderleri, yıllarca olduğu gibi yine “Biz türbanı çözeriz” nutukları atarak, halkı yeniden oyalamaya ve kandırmaya kalkmasın!


Türbana çözüm iki şekilde olur:


Ya Türbanlılar kamusal alanlara ( üniversiteler) başlarını açarak girmeyi kabul ederler,


Ya da iktidara talip olan siyasetçiler; Türbanlıların T.C. de, her yere türbanlı olarak girmelerine olanak sağlayacak yeni yasal düzenlemeleri yapacaklarını açıklarlar… Tabi yapabilmeye güçleri varsa…


Bu kadar açık! Bunun dışında başka çözüm yok.


Siyasi liderler, 2007 seçimlerine doğru, televizyonlarda ya da miting meydanlarında, inişli çıkışlı ses tonlarıyla etki yaratmaya çalışarak soyut ifadelerle “türbanı biz çözeriz” türü muğlak ve değişik söylemlere dayalı gözü yaşlı nutuklarla, milleti oyalamaya ve aldatmaya artık devam etmesinler!


Halka, iktidara geldikleri takdirde, iki tezden hangisini uygulayacaklarını açık açık söylesinler!
Dürüstçe bunu söyleyecek ve taahhüdünü yerine getirebilecek, açık sözlü bir lider varsa buyursun açıklasın. Bekliyoruz!


Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanı olma konusunda ısrarlı olursa; 2007 yılının ülkede “çok gergin” geçeceğini, siyasette, ekonomide ve sosyal hayatta “tansiyonun ciddi ölçülerde yükseleceğini”,  temenni etmediğimiz, üzücü olayların olacağını söylemek ve iddia etmek, hiç de abartı olmaz!


Sayın Başbakan, dünya görüşü, siyasi ideolojisi, mevcut ruh yapısı ve 4 yıldan bu yana Başbakanlık sürecinde ortaya koymuş olduğu onaylanmayan kimi sosyal davranışlarıyla, Cumhurbaşkanı konumuyla “ülkeyi ve halkı, sıcak duygular ve objektif kriterlerde kavrayamayacağı ve kendisini sahip olduğu ideolojilerden soyutlayamayacağı” konusundaki görüş, toplumda giderek yoğunlaşıyor.


Yapılan kamuoyu anketleri de gösteriyor ki, halkın büyük çoğunluğu (% 69) Başbakan’ın cumhurbaşkanlığına aday olmasını istemiyor!..


Dokuzuncu köyden bugün aktaracaklarımız bunlar!


* [email protected]

694330cookie-checkTürban, değişim ve Cumhurbaşkanlığı

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.