Türk askeri Kızılordu korosuna döner mi?

’20 YAŞINDA DELİKANLILAR ÖLÜYOR, HERKES NEDEN SUSUYOR?

İki gün önce Eğirdir’de şehit haberlerine dayanamayan M.V isimli vatandaş, eline aldığı Türk bayrağı ile PTT binası önündeki korkuluklara çıkarak intihar girişiminde bulundu. Siirt’te 7 güvenlik görevlisinin PKK tarafından şehit edildiği yönündeki haberleri izledikten sonra “Artık yeter!” diye bağırarak kendisini sokağa atan M.V, “bu nasıl iş? Her gün 20 yaşında delikanlılar toğrağa düşüyor, neden hiç kimse sesini çıkarmıyor. Ben ölmüşüm çok mu?” diyerek intihar etmek istedi ancak polislerin müdahalesiyle eylemini sonlandırdı.

’40 KADIN, ASKER KILIĞINDA BBG EVİ GİBİ GÖZETLENEREK YARIŞACAK’

Eğirdir’deki bu dramatik intihar girişimiyle aynı günlerde Isparta’da bir çay bahçesinde yapılan basın toplantısında, Eğirdir gölü kıyısında çekileceği duyurulan “Şafak 105″ adlı yarışma programının tanıtımı yapılıyordu. CİNE 5 televizyonuyla yarışmanın yayınlanması için masaya oturacaklarını anlatan yapımcı Gül Altın, yarışmada farklı illerden seçilecek 20-28 yaş grubu 40 kadına, 3,5 ay boyunca askeri eğitim verileceğini kaydederek, ”Türkiye’nin çeşitli illerinden gelen kadın askerler, Isparta’da hazırlanmış özel askeri birlikte, erkek askerlerin aldığı tüm eğitimleri 3,5 ay boyunca alacaklar. Emekli askerler tarafından eğitim verilecek. Yarışmacılar göstermiş oldukları performanslarıyla puanlandırılacaklar. Bu eğitimler sonunda başarılı olan kişiye ev ya da araba vereceğiz. Ankara, İstanbul, İzmir, Trabzon, Erzurum, Diyarbakır ve Antalya’da seçmeler yapılacak, sağlık koşulları müsait 40 kadın yarışmaya katılabilecek” açıklamasında bulundu.
Yarışma projesinde adı geçen ünlülerden bazıları bu haberi yalanladılar. Konuyla ilgili ayrıntıları daha önceki ilgili haberimizde aktarmıştık. Ancak yarışmanın sanat yönetmenliğini üstlenen oyuncu Selahattin Taşdöğen, konuyla ilgili sorularımızı yanıtlarken, BBG evi gibi bir ortamda 24 saat kamera ile izlenecek kadın yarışmacıların nerenin askeri olduklarının belli olmayacağını, bunun bir masal, hayal olduğunu ve Türk askeri ile ilişkilendirmenin yanlış olduğunu dile getirdi.

TÜRK ASKERİ, KIZILORDU KORUSUNA DÖNER Mİ?

Yazar Alev Alatlı, geçtiğimiz yıl Mart ayında Yeni Harman Dergisi’nden Başar Başaran’a verdiği röportajda, o günlerde yoğunlaşan orduya yönelik saldırıların olası sonuçlarını yorumlarken çarpıcı tespitlerde bulunmuştu. Ordunun, bir ulusun kendisine vehmettiği değerleri temsil ettiğini savunan Alatlı, şu tespitte bulunmuştu: “Gelin, şunda anlaşalım; bizimki veya bir başka ulusunki, ‘ordu’ esas itibariyle bir mistifikasyondur. Bir ulusun kendisinde olduğunu vehmettiği yüksek ahlâk, fedakârlık, cesaret, inanç, ölüme meydan okuma gibi, yüce değerleri temsil eder. ‘Rusya, Rus ordusudur’ derlerken Ruslar, ifade ettikleri budur. Biz, çocuklarımızı ‘Paşam’ diye severken, gelecek kuşaklar için temenni ettiğimiz vasıfları belirtiriz. Kızıl Ordu, 1990’ların başında kolu kanadı kırılıp, ünlü korosu ‘oynama şıkıdım şıkıdım’ diye çadır tiyatrosu misali turneye çıkmaya mecbur bırakıldığında, Putin, onca gücüne rağmen Beslan’ı bile kontrolu altına alamadıydı. Eşkıya muamelesi yaptığınız bir komutanın verdiği ölüm emrine itaat edilmesini beklerseniz, çok hüsrana uğrarsınız.”

‘SARI BASIN BAYAĞILAŞMA OLGUSUNA ÇANAK TUTAR’

Alatlı aynı röportajında Türk basınının durumunu da ele alıyor ve ‘sarı basın’ benzetmesi yapıyordu. Sarı basının tanımlayıcı iki unsurunu ‘skandal tellallığı’ ve ‘sansasyonalizm’ olarak gören Alatlı, “Meşru haberler, daha çok gazete satacağına inanılan gözalıcı manşetlere kurban edilir. Birinci sayfanın spordan, cinselliğe kadar çok sayıda haber içermesi adettendir. (…) Güneydoğu’ya ilişkin haberleri irdelemeye dilim varmıyor. Sarı basın, hükümetler devirir. Seçim kazandırır, seçim kaybettirir, kurumları gözden düşürür ya da yüceltir. Ve tabii ‘bayağılaşma’ olgusuna çanak tutar” tespitinde bulunuyordu.

TÜRK TOPLUMU PAÇOZLAŞIYOR MU?

Son günlerde gündeme getirdiği ‘paçozlaşma’ kavramıyla da tartışma yaratan Alatlı, toplumsal meseleleri tartışırken gündelik hayatta karşılığı olan ifadeleri kullanmayı çok seviyor. Böylesi dönemlerde kavramsallaşan sıradan ifade ve tanımların toplumsal karşılığı zaman zaman öylesine belirginleşiyor ki Alatlı’nın tespitleri adeta ete kemiğe bürünüyor.

‘BİR HESAPLAŞMA ARACI OLARAK ORDU VE ASKER’

Türk medyasının toplumsal hafızanın körleşmesine ve değerlersizleştirmeye yönelik yaptığı katkılar herkesin malumu. Verili ortamın yarattığı algı ve yönelimler de bunun açık örneklerini ortaya koyuyor. Eğirdir’de asker kılığındaki genç kızların 24 saat gözetlenerek yarıştırılacağı bir program fikri herhangi bir zamanda bile insanı gerebilecek çağrışımlar üretirken, her gün gelen şehit haberlerinin cinneti körüklediği, ‘ordu’ ve ‘asker’ kavramının toplumsal bir hesaplaşmanın malzemesi haline getirildiği bu dönemde yaratacağı sonuçları düşünmek içler acısı.

TOPLUMSAL KABUSUN ORTASINDAYIZ

Burada yapımcıyı, yönetmeni ve yayıncıyı eleştirmek işin en kolayı. Yöneticisinden iş adamına, esnafından okumuş yazmışına; görünmenin en kestirme yolunun ‘bayağılaşma’ pahasına tüketilen, biçimi kendinden menkul programlar aracılığıyla olduğuna inanan bir kitlenin varlığı en büyük kabusumuz olmalı. Eğer olmuyorsa zaten toplumsal bir kabusun tam ortasındayız demektir.

İNTİHAR VE VAROLUŞUN AYNI KAREDE BULUŞMASI

Talep edenle arz eden arasındaki görünmeyen ‘histerik’ ilişkinin, son yirmi yılda ürettiğimiz iletişim diline egemen olması, Eğirdir’de askerlerin şehit edilmesinden duyduğu üzüntüyle canına kıymak isteyen bir yurttaşın haberiyle, o askerlerin varoluş nedenini karikatürize etmesi muhtemel olan bir projeyi kamuoyuna açıklayan başka bir yurttaşın haberini aynı gün servis edilebilir hale getirdi. Bu, bir bakıma hem yaranın, hem de yarabandının aynı kaynaktan üretilmesi durumu.

BULANTI TÜNELİNİN SONU ‘ŞIKIDIM’ MI?

Alev Alatlı’nın Kızılordu korosunun karikatürize olmasına gönderme yaparak işaret ettiği ‘şıkıdım’ şarkısını söylemek Türk askeri için de artık bir tespitin ötesine mi geçecek. İçinden geçtiğimiz ‘bulantı’ yaratan tünele bakılırsa, Tarkan’ın jüri üyesi, Arzu Yanardağ’ın ‘komutan’, olarak hayal edildiği; asker kılığındaki pembe kamuflajlı kadınların 24 saat gözetlenerek yarıştırılabileceği bir ülkede bu hiç de uzak değil.

1532070cookie-checkTürk askeri Kızılordu korosuna döner mi?

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.