Türkiye ekonomisinde eşikler

Sayın okurumuz yazılarımıza bir süre ara vermiştik. “Dünya hali” bahanesine sığınmak istemiyorum. Bundan böyle daha çok yazmak istiyorum…

Bu günlerde bir ayağım Londra’da, diğeri İstanbul’da… Her iki imparatorluk şehri de doğup büyüdüğüm Malatya Babik kadar yakın ve vazgeçilmez… Önümüzdeki haftaları İstanbul’da geçireceğim. İstanbul’da 26 Mayıs akşamı ilk torunum Melisa’nın nişanı olacak. Daha dün köşe bucak oynadığımız prensesimin “Dünya evi”ne girme yolundaki bu ilk adımı, zamanın çok çabuk akıp gittiğini de gösteriyor. Diğer torunum Emre de bu ara London School of Economics’in son sınıf sınavlarında terliyor. Bütün okurlarımın bu mutluluğu tatmalarını isterim.

***

Türkiye ekonomisi konusunda yandaş medya parlak bir tablo çiziyor. Her nedense ihracat arttı derken ithalatın daha çok arttığını yazmayı unutuyor. IMF’ye borçlar kapandı derken, cumhuriyetin ilk yıllarında onca yoksullukla yapılan kamu yatırımlarının yabancı sermayeye yok pahasına peşkeş çekildiğini atlıyorlar…

Türkiye ve İngiltere medyası ve politikacıları arasındaki en önemli farklardan biri de gerçeğin halka yansıtılması sanırım. Gerçi düne kadar Türkiye’deki doktorlar da hastaya yalan söylerlerdi ya… Oysa “gerçekler” halkın gardını alarak tehlikeleri kolay savuşturması ya da daha anlamlı planlar yapmasını sağlar… Gerçekleri söylemenin getirisi her zaman götürüsünden fazladır…

AKP ve onun medyası böbürlene dursun dış açık giderek artıyor. Bu balon umarız patlamaz… Yoksa halimiz Yunanistan’dan beter olur…

Türkiye’nin gündemindeki barış sürecinin, AKP-BDP ikili çemberinin genişleyerek ulusal bir mutabakatla sürdürülmesi başarı şansını artıracaktır. Bu sürecin başarılı olması da ekonomideki pek çok tıkanıklığı açarak, daha çok yabancı sermaye ve turist akınını sağlayacaktır…

Ülkedeki sosyal yaşam standartının artması kadar eşit şekilde dağılması da önemlidir. Halkına yansımayan bir zenginlik diktatörlüğü getirir. Kapitalizmin varlığını sürdürmesi için sosyalizmden yararlandığı noktaların başında bu kural gelir. Barış süreci eşiği aşılırsa, ikinci eşik yatırım ve teşviklerde şehirlerin belli dallarda uzmanlaşarak kalkınmalarını sağlamak olmalı. Tabii bütün bunlar yapılırken HES’lerde olduğu gibi kaş yapalım derken göz çıkarmamalı… Doğa ve çevreye zarar vererek işin tadını tuzunu kaçırmamalı…

Türkiye’nin bu eşikleri aşması, sürpriz bir atılımı da beraberinde getirecek, sayısı neredeyse 8-10 milyona yaklaşan yurtdışındaki vatandaşların yatırımlarını Türkiye’ye yönlendirecektir… Ülkedeki güven ve istikrar, yurtdışından yalnızca döviz değil “know how”unu da beraberinde getirecektir… Bugün yurtdışındaki vatandaşların Türkiye ekonomisine “yabancı sermaye” kadar bile güvenmediklerini söyleyebilirim.

Bu makro bilgileri aktarırken bir parantez açıp İngiltere deneyimini de paylaşmak istiyorum. Sanayide genç nüfus ve yetişkin teknik elemanın önemi bilinen bir gerçektir. Teknisyen yetiştirmek Türkiye’ye rekabet gücü de kazandıracaktır. Başbakan Yardımcısı Ali Babacan’ın “Eğer eğitime kaliteli yatırım yapamazsak, Türkiye dünyanın ilk 10 ekonomisine giremez” demesi, hükümetin bu açığın farkında olduğunu gösteriyor. Babacan’ın sözünü övmek yerine yılların tecrübesiyle “Ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz” diyerek hükümetten icraat beklemek gerekir…

***

Tabii un, şeker ve yağın olması yetmez, neyin, nerede ve ne zaman yapılacağı da çok önemlidir. Bu uzak görüşlülüğe vizyon diyebiliriz. Hedefi olmayan çabalar çok kısa sürede işin içinden çıkılmaz bir hal de alabilir…

Malatya Ticaret ve Sanayi Odası yönetim kurulu üyesi bir grup işadamı geçen ay Malatya ve Londra’daki karşılıklı iş fırsatlarını değerlendirmek üzere Londra’daydı… Kurucuları arasında bulunduğum Türk- İngiliz Ticaret ve Sanayi Odası’yla da bir işbirliği protokolu imzalayan Malatyalı hemşehrilerim, küreselleşen dünyada çemberlerini genişletme çabalarını yürekten kutlamak istiyorum. Geçmiş yıllarda da İngiltere’den işadamları ve akademisyenin Malatya’yı ziyaret etmesini organize etmiştik…

Hemşehrilerimin Londra gezilerinde, desteklerimden dolayı bana da bir plaket verme inceliğinde bulundular. Beni duygulandıran bu plakete teşekkür ediyor ve aldığım pek çok ödül ve plaketin yanında özel bir yeri olduğunu belirtmek istiyorum.

Zaman çabuk akıyor… Ulusal gelirin adil dağıtıldığı, gerçekten demokratik bir Türkiye’ye bir an önce kavuşmak dileğiyle…

____________________

* Türk İngiliz Sanayi ve Ticaret Odası´nın Avrupa – Türkiye İlişkilerinden Sorumlu Yönetim Kurulu Üyesi olan Akşahin¸ aynı zamanda Türk İşadamları Dernekleri Avrupa Federasyonu 3´ncü Başkanı ve İngiltere¸ Türkiye ve Türki Cumhuriyetler Sorumlusu. Aynı zamanda da Açık Gazete Danışma Kurulu üyesi…

1600580cookie-checkTürkiye ekonomisinde eşikler

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.