Türkiye’deki KKTC algısı

Bilindiği gibi Haspolat’taki 200 dönümlük bir arazi üzerine bir eğitim kompleksi yapılması hedefleniyor. KİSAV Vakfının kendi öz kaynakları ve hayırseverlerin katkısı ile inşa etmeyi planladığı kompleks içinde sadece İlahiyat Lisesi değil, meslek okulları, yurtlar, spor salonları, konferans salonları, yüzme havuzu, kütüphane, külliye ve cami de yer alacak.
KİSAV Mütevelli Heyeti Başkanı Hikmet Kaynarca toplam 30 milyon TL değerinde olan proje kapsamında ilk etap için 8 buçuk milyon TL’lik bir yatırım yapılacağını, gerekli kaynağın ise vakıf ve hayırsever vatandaşların katkılarından karşılanacağını belirtmişti aylar önce.
Az da tartışılmadı hani. Külliye meselesi Meclis’in üzerinde en fazla durduğu konulardan biri oldu. Zira muhalefet her ne konuda söz almışsa konuyu döndürüp dolaştırıp bu komplekse getirdi.
(KKTC’deki cami ve külliye tartışmaların detaylarını, KKTC Din İşleri’nin kendi sitesinde yayımlanan “Dayıoğlu:Kıbrıs’ta Külliye Tartışmaları: Siyasi Bir Proje mi? Toplumsal Bir İhtiyaç mı?” başlıklı yazıdan öğrenebilirsiniz.)
Neyse esas konuya dönelim; Gerekli kaynak Kaynarca’nın söylediği gibi TC’li hayırseverlerden toplanmaya başlandı.
Ben bayram tatili için gittiğim Isparta’nın Yalvaç İlçesinde Cuma namazı sonrasında şahit oldum. Daha doğrusu Cumadan dönen tanıdıklar tarafından öğrendim durumu.
Konu dini bir kompleks olunca Yalvaç halkı hiç ikiletmeden elini cebine attı, yardımını yaptı ancak KKTC’nin Türkiye’den görünüşü bir kez daha gözler önüne serildi bu vesileyle.
“Niyet önemli. Madem cami yapılacak veririz ama Kıbrıslılar zengin olur, kendi camilerinin parasını niçin buradan toplandığını anlamadık” dedi kimileri.
Kimileriyse “onlar kumar oynuyor camiyi biz yapıyoruz” serzenişinde bulundu KKTC’yi tanımadan.
Peşinen söyleyeyim, ne TC’liler KKTC’liler hakkında olumsuz eleştiri yapınca dayanabiliyorum, ne de KKTC’liler TC’liler hakkında. Hem nalına hem mıhına meselesi değil, iki ülkenin gerçeklerini bilmeden yapılan yorumlar insanı kızdırıyor.
Eksik bilgiden kaynaklı bu yorumun suçlusu KKTC’yi kumar ve içki cenneti olarak gösteren yapı.
Televizyonu açtığında KKTC’deki eğlence dolu yaşamı gören izleyicinin doğal algısı KKTC’lilerin zevk-ü sefa içinde olduğu.
Elbet Kıbrıslı eğlenmeye gidiyor ama her gün değil. Kumarhaneler ise Kıbrıs Türküne yasak. Gidenler hakkında yasal işlem yapılıyor. Zaten o televizyonlarda gördükleriniz üç-beş günlük paket programlarla (çoğunlukla) Türkiye’den gelenler.
Konuya girmişken; KKTC hakkındaki bir başka yanlış algı da KKTC’lilerin dini yönlerinin zayıf olduğu söylentisi. Görece olarak değerlendireceğimiz bu konuda reel sonuçlara ulaşmak için Kıbrıs Türkünün 400 yıllık tarihine göz atmak gerekiyor. Yüzyıllar boyu Rumlarla aynı toprakları paylaşmış, İngiliz idaresi altında kalmış bu halkın hala gelecekle ilgili yorumlarında “Allah isterse” sözcüklerini kullanmaları Allah’a bağlılıklarının en önemli kanıtı. Dini vecibelerini yerine getiremeyecek ortamlarda bırakılan bu halkın dinini sorgulamak yerine nasıl olup ta bunca sene dini- milli kimliklerini koruduklarına bakmak gerekiyor.
Burada vurgulamamız gereken aslında şu; KKTC’li dine uzak değil ama –belki de 400 yıl boyunca milli dini kimliğini korumasının bir refleksi olarak- dayatmalara gelemiyor. Bu yapıdan yola çıkan KKTC hükümeti de bir yandan ülkesinde yaşayan kişilerin din ve vicdan özgürlüğünden kaynaklanan taleplerini yerine getirirken, diğer yandan da Kıbrıslı Türklerin kendine özgü dinî yapısını koruma gayreti içerisinde.
Burada önemli olan hassas dengelerin korunması ve her ebeveynin çocuklarının kendi dinî ve felsefi inançlarına göre eğitim ve öğrenim görmelerini talep etme hakkına sahip olduğunun uygun bir dille anlatılması.

1620620cookie-checkTürkiye’deki KKTC algısı

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.