Türkiye’nin müfettişleri

“harabe olmuş” çalışma aşkımızı, tümüyle yitirmiş olduğumuz “meslek heyecanımızı”, “çöpe attığımız umutlarımızı”; derin ve sancılı bir maziye gömerek, yeni bir yaşama adım atmış olduğumuzu hiç abartmadan belirtmek isteriz…


İlk 10 yılını taze heyecanlar, umut yüklü duygular, yoğun meslek aşkı içerisinde geçirdiğimiz mesleğimizin son 15 yılını, “acaba bir şeyler düzelir mi” umudunu sürekli sabırla taşıyarak, boş beklentiler içerisinde geçirmiş olduk.
Ne yazık ki gittikçe kötüleşmekten öte, “düzelme” anlamında hiçbir gelişme yaşanmadı!..


Bugün, dürüst, karakterli, meslek onurunu yitirmeden görev yapmakta olan kimi meslektaşlarımızı ayrı tutarak söylüyoruz ki;
Müfettişlik mesleği; büyük ölçüde işlevini ve önemini yitirmiş, “maşa” olarak kullanılmak istenen, talihsiz bir meslek dalı durumuna gelmiştir.


Neden bugün bu konuya girdik? Aktaralım:
Önce Vatan Gazetesi yazarı Ruhat Mengi’nin 15 Şubat Perşembe günkü yazısından bir bölümü sizinle paylaşalım.


“Türkiye’nin ‘teftiş’leri
İşte ben bunun için inanmıyorum ‘bazı’ müfettiş raporlarına… Bunun için ‘Bırakın Allah aşkına, biz bilmiyor muyuz bu ülkede kaç ciddi olayın üstünün örtülüverdiğini” diyorum… Ve bunun için en başta duyduğum açıklamaları ‘daha inanılır’ buluyorum. Başbakanların, bakanların bile ağzından çıkanı ertesi gün yalanladığı bir ülkede şaşırmışız zaten kime inanacağımızı.
……….
Son haberlerden biri: THY, teftişe gidecek TBMM KİT Komisyonu milletvekillerine Atina gezisi daveti göndermiş. Geziye katılım ‘TBMM’deki gensoru görüşmeleri nedeniyle’ son anda iptal edilmiş.
Gelin böyle teftişin sonucunun tarafsız olacağına inanın ve bir gün temiz ve şeffaf bir toplum olabileceğimize inanın bakalım!”


Şimdi de haber olarak yayınlanmış bir yazı;
Akşam gazetesi’nin 15 Şubat 2007 tarihli manşeti ve manşet altı yazısı:


“PAÇAYI KURTARDI
Dink suikastı soruşturmasını yürüten İçişleri ve Mülkiye müfettişleri ön raporları yazmaya başladı. Celalettin Cerrah ile ilgili kusur, ihmal ve görevi suiistimal yok… Müfettiş raporlarında ‘Dink’e suikast yapılacağının müdüre bildirilmemesi’ ağır kusur ve ihmal olarak nitelendirildi. Cerrah’ın bundan bilgisinin olmadığı yazıldı. Bunun üzerine Cerrah’ın görevi ihmal iddiası ortadan kalktı.”


Sevgili okurlar;
Ruhat Mengi’nin teftiş ve müfettişlik konusunda yukarıda zikredilen düşüncelerinden ötürü, haksız olduğunu, yaşanmakta olan yadsınmaz gerçekler karşısında, kim söyleyebilir.?


Akşam gazetesinin manşet haberine bakarsanız (Tabi haber doğruysa), yazılan/yazılmakta olan müfettiş raporunun bir kopyası sanki gazetenin muhabirine verilmiş durumda! Böyle bir şey olmaz, olamaz! Müfettiş raporları gizlidir. Bağlı oldukları ilgili/üst makamların dışında, kesinlikle başka yerlerin bilgisi olmaması gerekir. Bu durumla karşılaşılırsa, müfettişin raporunu kimin/kimlerin dışarıya sızdırdığı araştırılır ve saptanan duruma göre yapanlar cezalandırılır. Nasıl oluyor da yazılmakta olan ya da yeni yazılmış bitmiş müfettiş raporu ilgili makamların onayına dahi ulaşmadan, basında yer alabiliyor. Aklımız almıyor!


Sevgili okurlar;
Öyle müfettiş raporları vardır ki, soruşturmaya uğramış kişilerin şeref ve haysiyetlerini yakından ilgilendiren, sadece ilgili makamlardan başka kimsenin kesinlikle bilmemesi gereken raporlar durumundadırlar… Bir an düşünün, sizin hakkınızda düzenlenen bir müfettiş raporunun ve rapor ekinde müfettişe vermiş olduğunuz ifade ve savunmanız, onun bunun elinde işporta malı gibi dolaşıyor! Böyle bir şey hazmedebilir misiniz?


Müfettiş raporları, ülkemizde çoğu zaman, bürokraside üst yönetimler tarafından işi bitirilecek ve görevden alınacak ya da alınması planlanan devlet memurları ve yöneticiler için kullanılır ve işlevseldir. Onun dışında, eğer kurumun üst yöneticisi, siyasi erkin tepe noktasında ki yönetici; hakkında olumsuz ve cezai yönden yaptırım içeren bir raporu, soruşturmaya tabi tutulan görevliyi (memur ya da yöneticiyi) tutuyorsa, çoğu zaman raporun uygulanması olanaklı değildir. “Sümen altı edilme” deyimi bürokrasi de müfettiş raporları ve benzerleri için kullanılır.


O nedenle, gerçekten mesleklerini onurlu bir çizgide yürüten, hiçbir siyasi gücün militanı ve güdümünde olmadan, bağlı olduğu yöneticinin kuklası durumuna düşmeden yürütmekte olan dürüst, kişilikli meslektaşlarımızı ayrı tutarak söylüyoruz. Bugün müfettişlik müessesi, ülkemizde Sayın Ruhat Mengi’nin dile getirdiği gibi inanılacak ve güven duyulacak kurum olmaktan çıkmıştır. Hem de yıllar önceden başlayarak!.


O nedenle, yazımızın başlığını, Sayın Mengi’nin yazısının başlığı, “Türkiye’nin ‘teftiş’leri” başlığından esinlenerek ve bu yazı için en uygun başlık olacağını düşünerek “Türkiye’nin müfettişleri” şeklinde koymaya uygun bulduk!


Yazımızın sonunda, bu satırların yazarı; eski bir müfettiş olarak yani “damdan düşmüş kişi” konumuyla, görevini hala meslek heyecanını yitirmeden, elinden gelen çaba içerisinde gereği gibi yapmaya çalışan,“damdan düşmüş ve düşecek olan” sevgili meslektaşlarımıza, müfettiş arkadaşlarımıza sabırlar diliyoruz!


[email protected] 

697430cookie-checkTürkiye’nin müfettişleri

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.