Türkiye bir anda 100 milyon zeytin ağacını kaybedebilir!

 YUSUF YAVUZ / AÇIK GAZETE – Ulusal Zeytin ve Zeytinyağı Konseyi Başkanı Mustafa Tan, zeytinliklerle ilgili tasarının üreticilerin görüşü alınmadan dayatıldığına dikkat çekerek uyardı: “Türkiye’nin tarihi yok edilmek isteniyor!”
 
Zeytinliklerin yağmaya açılmasını öngören ve torba yasayla meclisten geçirilmek istenen kanun tasarısının bazı maddeleri ilgili komisyondaki görüşmelerde geri çekildi. Ancak zeytinlikleri mevcut kanunun izin vermediği sanayi ve madencilik yatırımlarına açacak olan tasarının 4. Maddesinin komisyondan geçirilmesi başta üreticiler olmak üzere kamuoyunun tepkisini çekti. Önceki gün komisyon görüşmelerinin yapıldığı salonu terk eden Ulusal Zeytin ve Zeytinyağı Konseyi Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Tan, zeytin üreticisinin bir dayatma ile karşı karşıya olduğunu savunarak, “Dayatmayla gelen bu yasanın kabul edilmesi mümkün değildir. Bu ağaçları onlar mı dikti ki söküyorlar. Zeytin, dünyaya Türkiye’den yayılmış olan yerli bir ağacımız. Son 10 yılda zeytin ağaçlarını 170 milyona çıkaran Türkiye bir anda 100 milyonunu yok ederek zeytin ağacı sayısını 70 milyona düşürebilir. Bu son derece tehlikelidir. Burada Türkiye’nin tarihi yok edilmek isteniyor” dedi.
 
TASARIDAN BAZI BÖLÜMLER ÇIKARILDI EN TEHLİKELİ MADDE GEÇTİ
TBMM Sanayi, Ticaret, Enerji, Bilim ve Teknoloji Komisyonunda iki gündür görüşülen ‘Sanayinin Geliştirilmesi ve Üretimin Desteklenmesi Amacıyla Bazı Kanun ve KHK’larda Değişiklik Yapan Kanun Tasarısı’ndan, zeytinliklerle ilgili bazı bölümler çıkarılmıştı. Ancak zeytinlik alanları sanayi ve madencilik yatırımlarına açacak olan tasarının 4. Maddesi komisyondan geçti. Ulusal Zeytin ve Zeytinyağı Konseyi Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Tan, üreticiye dayatıldığını düşündüğü tasarıya sert tepki gösterdi.
 
GÖRÜŞMELERİ TERK EDEN KONSEY BAŞKANI YAŞANANLARI ANLATTI
Dünkü görüşmeler sırasında tepki gösteren ve tasarının zeytinciliğin ölüm fermanı olduğunu dile getiren Tan, salonu terk etti. Tartışmalı görüşmenin ardından konuyla ilgili sorularımızı yanıtlayan Ulusal Zeytin ve Zeytinyağı Konseyi Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Tan, dünkü komisyon görüşmelerinde yaşananları ve zeytin üreticisinin talep ve beklentilerini anlattı.
 
‘ZEYTİN ÜRETİCİLERİNE HİÇ BİR ŞEKİLDE BİLGİ VERİLMEDİ’
Zeytin üreticisini ilgilendiren yasa tasarısının hazırlanması sırasında kendilerine hiçbir şekilde bilgi verilmediğini dile getiren Tan, “Biz bu sürece son anda dâhil olduk. ‘Lütfen’ davet edildik ve sizin de gördüğünüz gibi komisyonda defalarca söz istememize rağmen, 5-10 dakikalık bir görüşme fırsatı bulabildik. Mevcut yasamızın bize rağmen değiştirilmesini istemiyoruz. Yasanın değişmesi gereken maddeleri konusunda da sektör temsilcileriyle mutabakata varılmasından yanayız. Her hangi bir torba kanunun içinde bu yasanın gündeme gelmesinden son derece rahatsızız. Yedinci kez gündeme getirilen bu konunun tamamıyla hatalı olduğunu düşünüyoruz. Çünkü ‘sanayinin desteklenmesi ve üretimin geliştirilmesi’ adı altında gelen bu yasa, zeytin üreticisinin yasası değildir. Tamamen farklı sektörlere aittir. Dolayısıyla bu konuda üreticilerin görüşü alınmadan hazırlanan ve bir dayatma şeklinde gelen bu yasanın kabul edilmesi mümkün değildir” dedi.
‘DÜNYAYA TÜRKİYE’DEN YAYILAN ZEYTİN PETROLDEN DAHA DEĞERLİ’
Zeytin yerli bir ağaç olduğunu ve dünyaya Türkiye’den yayıldığını söyleyen Tan, “Zeytin, başlı başına bir kültür. BM raporlarında 2025 yılında dünyanın açlık tehlikesiyle karşı karşıya kalacağı belirtiliyor. 2 bin yıldan fazla yaşayan, kökleri 8-10 bin yıla varan Anadolu’da yerleşik bu ağacın kesilip buradan uzaklaştırılması, kendi vatanında sürgüne gönderilmesi kabul edilemez. Çünkü zeytin ağacı kıtlığın olacağı yıllarda en fazla değer kazanacak, birçok madenin ve endüstriyel yatırımın önünde olabilecek bir ağaç. Aslında Türkiye’yi petrol zengini ülkelerden çok daha zengin yapabilecek bir ürünü kendi ellerimizle yok etmeye çalışıyoruz” görüşünü dile getirdi.
 
‘BİR ANDA YÜZ MİLYON ZEYTİN AĞACINI KAYBEDEBİLİBİRİZ’
Zeytin üreticisinin 2002 yılından bu yana ortaya konulan hedef doğrultusunda ağaç sayısını ve üretimini artırdığına dikkat çeken Ulusal Zeytin ve Zeytinyağı Konseyi Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Tan, “Son 10 yılda zeytin ağacı sayısını 170 milyona çıkaran Türkiye bir anda 100 milyon ağacını yok ederek bu sayıyı 70 milyona düşürebilir. Bu son derece tehlikelidir. Bu, sanayinin önünü açmak filan değildir, zeytin üreticisinin önünü kapatmaktır” dedi.
 
‘ÖNCE TASARI TORBADAN ÇIKARILDI DENİLDİ SONRA KOMİSYONDAN GEÇTİ’
Tasarının komisyondan geri çekilmesini istediklerini dile getiren Tan, bu taleplerini Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Faruk Özlü’ye de ilettiklerini belirterek şöyle konuştu: “Biz sabahleyin sayın bakan ile görüştük. Son derece naif ve kibar bir insan. Olumlu görüşmeler yaptık, birbirimizi dinledik. Çıkarken el sıkıştık ve size güveniyoruz dedik. Ancak bugün bir aldatmaca içine girildi. Bize, ‘Bu üç madde üzerinde görüş bildirin’ dediler. Ancak bunları sektörle görüşüp bir mutabakata varabilmemiz için yeterli süre yoktu. Sektörü temsilen böyle bir risk alamazdık. Bizde ‘şu an için tasarıyı geri çekin, biz daha iyisini hazırlayalım’ dedik. Başta bunu kabul eder gibi göründüler. Hatta komisyon toplantısının başında Balıkesir Milletvekili Ali Aydınlıoğlu bize geldi ve torba yasadan zeytincilikle ilgili hükümlerin çıkarıldığını söyledi. Büyük bir sevinç yumağı olduk, birbirimizi kutladık. Hatta Bakan ile bir hatıra fotoğrafı çektirelim dedik. Ancak 5 dakika sonra zeytincilik yasasının ilgili maddeleri geçmeye başladı. Biz kandırıldık. Bazı medya kuruluşlarında ‘uzlaşıldı’ gibi haberler çıktı. Bunlar tamamen yanıltmacaydı. Biz uzlaşmadık. Böyle bir şey yok.”
 
‘EĞER BU YASA BİZE RAĞMEN ÇIKIYORSA VEBALİ ONLARIN’
Yaşananların ardından komisyonda itirazlarını dile getirmeye çalıştığını anlatan Tan, “Komisyonda söz istedik, sözümüz dinlenilmedi. Bize orada söz verilmedi. Biz söz verilmeyecek insanlar değiliz. 10 milyon kişiyiz. Eğer yasada bir değişiklik yapılması gerekiyorsa bu konuda elini taşın altına koyan zeytin üreticisinin karar vermesi gerekiyor. Eğer zeytinciliğin ve zeytin sanayisinin geliştirilmesi isteniyorsa bu sektörün fikri alınarak yapılmalı. Eğer bu yasa bize rağmen çıkıyorsa, buyursunlar çıkarsınlar. Bunun vebali onların üstündedir. Hükümet de, devlet de her şey onların. Biz politik gösteri yapmadık, zeytincilerin haklarını savunduk. Birlikte uzlaşalım dedik. Başka bir şey demedik. Biz mazlum ve mağduruz. Size bir şey getiriyorlar ve ‘bunu yiyeceksin’ diye dayatıyorlar. Böyle bir şey olabilir mi?” ifadelerini kullandı.
 
‘TASARIDAKİ 4. MADDEYİ MİLLİ İRADE DEFALARCA REDDETTİ’
Tasarının 4. Maddesinin zeytin kanunun omurgası olduğuna da değinen Ulusal Zeytin ve Zeytinyağı Konseyi Başkanı Mustafa Tan, “Bu, 2002 yılından bu yana karşısında olduğumuz ve defalarca milli irade tarafından, yüce irade tarafından reddedildi. Çünkü son derece sakıncalı cümleler içeriyor. Aynı zamanda Danıştay’ın da bu konuda hükmü var, kanuna aykırı bir madde yani” dedi.
 
‘SEKTÖR OLARAK TASARIYI TARTIŞMAYA FIRSATIMIZ OLMADI’
Biz ne hükümet karşıtı ne de devlet karşıtıyız” ifadelerini dile getiren Tan, sadece zeytinin haklarını savunduklarının altını çizerek, “Bizim dileğimiz, siyaset üstü bir şekilde zeytincilikle ilgili maddelerin torbadan çıkarılmasıydı. Zeytincilikle ilgili yasanın, torba yasadan bağımsız, sektör temsilcilerinin de onayı alınarak ilgili bakanlıklar tarafından yürütülmesiydi. Bu son derece makul bir talepti. Çünkü bir oldubittiye getirilen bu tasarıyı biz sektör olarak asla tartışamadık, maddeler üzerinde konuşamadık bile. Böyle bir fırsatımız, zamanımız olmadı. Süre istedik, vermediler” diye konuştu.
 
‘ACABA BU AĞAÇLAR İSPANYA’DA, İTALYA’DA SÖKÜLEBİLİR Mİ?’
Tasarının Meclis Genel Kurulundan dönmesi gerektiğinin de altını çizen Ulusal Zeytin ve Zeytinyağı Konseyi Başkanı Mustafa Tan, şunları dile getirdi: “Bu ağaçları onlar mı dikti ki söküyorlar? Böyle bir hakları var mı? Acaba bu ağaçlar İspanya’da, İtalya’da sökülebilir mi? İsviçre Alplerine Kaz Dağlarındaki gibi dev oyuklar açabilir misiniz? Böyle bir şey var mı? Bakınız burada bir oyun var. Burada Türkiye’nin tarihi yok edilmek isteniyor. Burada köklerimiz koparılıyor. Dünyaya buradan yayılmış, Anadolu topraklarındaki bu kültür yok edilmek isteniyor. Bunun farkında değil miyiz? Bu oyuna düşmemeliyiz.
 
‘MECLİSİN ÖNÜNDE KENDİMİ YAKABİLİRDİM!’
Biz zeytin ağacının başlangıcıyız. Bırakın bu ağaçları kesmeyi, 80 milyon olarak her birine tabela yapmalıyız; ‘bu 1000 yaşında, bu 2000 yaşında’ diye. Zeytin ağaçları bu saygıyı hak etmiyor mu? Düşünüyorum, ‘ben ne yapıyorum?’ diye. ‘Ben bu ağaçları kendi ülkemde kime karşı koruyorum? Kurtuluş savaşı mı veriyorum?’ diye. Bakın ben bugün meclisin önünde kendimi yakabilirdim. Çıkıp kendimi öldürebilirdim. Biz burada politika yapmıyoruz. Ama gerekirse onu da yapabiliriz. Nasıl ki insanlar maden politikası yapıyorsa, sanayi politikası yapıyorsa zeytin üreticilerinin de kendi haklarını korumak için politika yapma hakkı var. Yüzyıllardan beri bir aile geleneği ve göreneği olan üretim kültürünü devam ettirme hakkı var. Dolayısıyla bu olanları bizim affetmemiz mümkün değildir. Biz kutsal zeytin ağacının yanındayız. Onun gücünü her güçten üstün görüyoruz. Biz sırtımızı ağacımıza dayadık, gücümüzü ondan alıyoruz. Buna ihanet edenlerin ne olacaklarını zaman içinde hep birlikte göreceğiz.”
2094350cookie-checkTürkiye bir anda 100 milyon zeytin ağacını kaybedebilir!
Önceki haberİNGİLTERE… 2013 yazı ve ‘sıcak’ eylemler
Sonraki haberDarbeler bile aranır olabilir mi?
YUSUF YAVUZ
YUSUF YAVUZ (GAZETECİ-YAZAR) Isparta, Sütçüler'de doğdu. 1990’da edebiyatla ilgilenmeye başladı. Deneme ve inceleme tarzındaki ilk yazıları 1996 yılında 'Atatürkçü Ses' Dergisi’nde yayımlandı. Aynı yıl yerel ölçekte yayın yapan kanallarda 'Dönence' başlıklı radyo ve televizyon programları hazırlayıp sundu. 1999 yılında Antalya'da kurulan Müdafaa-i Hukuk Dergisi’nde yazmaya başladı. 2001’de Gazete Müdafaa-i Hukuk’ta Muhabir-Temsilci olarak görev aldı. Daha sonra adı 'Yeniden Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk' olan dergiyle bağını temsilci-yazar olarak sürdürdü. 2001-2007 yılları arasında Kaş Kitap Şenliğini organize ederek başta çocuklar ve gençler olmak üzere yöre insanının kültür, sanat ve edebiyat çevreleriyle buluşmasını sağladı. 2005 yılında Muğla ve Antalya arasındaki sahil bandında yaşanan yabancılara toprak satışına ilişkin yaptığı araştırmalar önemli etkiler yarattı. Deneme, inceleme, röportaj, düz yazı, haber ve yorumları; Cumhuriyet Akdeniz, Odatv, Yeni Harman, Edebiyat ve Eleştiri, Yolculuk, Evrensel, Atlas, Magma, Aydınlık, Birgün, Açık Gazete gibi dergi ve gazetelerde yayımlandı. Antalya merkezli VTV Televizyonunda, Pelin Gel Ağan'la birlikte 'İki Ağaç İçin' adıyla 16 bölümden oluşan bir program hazırlayıp ve sundu. Kanal V Televizyonunda, Biyomühendis Çağlar İnce ile birlikte, Yörük kültürünü ve tarihsel köklerini ele alan 'Islak Çarıklar' adlı belgesel haber programı hazırlayıp sundu. Araştırma yazılarından bazıları, 'Yer Bize Çimen Verdi' ve 'Darağacına Takılan Düşler' adıyla belgesel filmlere de konu olan Yavuz, şu sıralar 'Islak Çarıklar' adlı bir belgesel haber programı için çalışmalarını sürdürüyor. Ağırlıklı olarak arkeoloji, çevre, kentsel dönüşüm ve tarım konularını ele alan çalışmalar yapmayı yazılı ve görsel medyada sürdüren Yavuz, yıkım politikalarıyla tarımdan hayvancılığa, kültürden mimariye kırsal yaşamın dönüşümünü ele alan araştırma yazılarıyla tanınıyor. Ziraat Mühendisleri Odası Basın Ödülü, Çağdaş Gazeteciler Derneği Belgesel ödülü, Türkiye Ziraatçılar Derneği Tarım ödülü, Kubaba Derneği kültür hizmeti ödülü'nün yanı sıra Türkiye Ormancılar Derneği gibi çeşitli meslek odası, kurum ve kuruluşlar tarafından ödüle layık görülen Gazeteci Yusuf Yavuz, Likya'dan Teke yöresine uzanan coğrafyadaki su kültürüne ilişkin uluslararası bir sanat projesinin de danışmanlığını ve metin yazarlığını üstleniyor.

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.