Cihan Çelik / EVRENSEL – Emek Partisi İstanbul Milletvekili İskender Bayhan: “süreç komisyonu toplantısında bakanlar dişe dokunur tek bir bilgi paylaşmadı. Saray süreci tıkıyor, somut adım yok.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan ile İmralı heyetinin üçüncü kez görüştüğü önceki gün Dışişleri Bakanı Hakan Fidan ve Adalet Bakanı Yılmaz Tunç süreç komisyonunun 16. toplantısında basına kapalı sunum yaptı. Ancak her iki görüşme sonrası herhangi bir somut öneri ya da hazırlık planı çıkmadı. Emek Partisi Milletvekili İskender Bayhan son gelişmeleri gazetemize aktardı.
Süreç komisyonunun son toplantısında kapalı oturum yapılıp bilinmeyen, daha önce kamuoyuna yansımayan bir şey söylenmediğini ifade eden Bayhan, “Sadece bakanların kamuoyu önünde söylemek istemediği bazı şeyleri böyle paylaşmayı tercih ettiklerini görüyoruz. Bunlar da süreci ilerletecek somut paylaşımlar olmaktan uzak değerlendirmeler. Keşke süreci ikinci aşamaya taşıyacak somut bilgiler, öneriler duysaydık. Bunların hiçbiri olmadı, ne kadar haklı olduğumuz gördük. Bundan sonra atılacak her adımın, yapılacak her tartışmanın açık ve somut olması, halkın önünde, duyacağı-göreceği şekilde yapılması gerekir.” diye konuştu.
‘En büyük engel, Saray iktidarının tutumu’
Bayhan, iktidarın süreci oyaladığını, somut adım atmaktan uzak, iç cepheyi güçlendirmeye çalışan bir tutum içinde olduğu değerlendirmesinde bulundu: “Cumhur İttifakı içinde özellikle AKP’nin Saray kanadı sürece isteksiz. Sadece ‘Silah bırakma’ odaklı bir yaklaşım benimseniyor. Bunun böyle olmadığına yönelik bir iddia varsa, buna dair somut bir veri ortaya konulması gerek. Demokratik taleplerin, kalıcı barışa dönük beklentilerin cezaevleri dahil, af, infaz düzenlemesi, ana dili dahil somut adımlar atılmasına dair her şeyi yok sayan bir tutum var. AYM kararlarının uygulanması, yasal düzenleme gerektirmeyen,-başta Selahattin Demirtaş ve Can Atalay, Gezi davası tutukluları gibi, kayyım kararları gibi- yargının Saray’ın sopası olarak kullanılması nedeniyle gündeme gelmiş birçok haksız, adaletsiz, antidemokratik uygulamaya dair idari tasarruflar bile geleceğe bırakılıyor. Dolayısıyla çok açık, Sarayın süreci tıkadığı gerçeğiyle yüz yüzeyiz.”
Önümüzdeki hafta yapılması planlanan kapalı oturumda MİT Başkanı, içişleri ve milli savunma bakanlarının dinlenmesinin beklendiğini, ardından komisyonun İmralı’ya bir ziyaret yapıp yapmayacağının netleşeceğini söyleyen Bayhan, “Eğer kapalı kapılar arkasında sürdürülen bir hukuki düzenleme taslağı yoksa ortada somut bir gelişmeden söz edemeyiz” dedi.
‘Erdoğan mecbur kalmadığı sürece hiçbir adım atmaz’
DEM Parti İmralı Heyeti ile Erdoğan’ın üçüncü görüşmesinin en kritik tarafının muhatabın Erdoğan olduğu gerçeğini bir kez daha gösterdiğini vurgulayan Bayhan şöyle devam etti:
“Erdoğan mecbur kalmadığı sürece hiçbir adım atmayacağını bildiğimiz bir burjuva siyasetçi. Zorunlu kaldıkça küçük tavizler verebilir. Dolayısıyla sürece ‘Terörü tamamen bitirme süreci” demekten öteye geçip, Kürt sorunu ve barışın tesisi süreci diyecek mi? Bu konuda adım atmak üzere bir açıklama yapacak mı onu önümüzdeki günlerde yaşayıp göreceğiz.”
‘Çatlak yok, Bahçeli’den Erdoğan’a bir zirve davetidir’
AKP ile MHP arasında süreç taktiği açısından farklılıklar olduğunu, somut ilerleme olmayınca “taktik gerilimler” yaşandığını, ancak bu durumu Cumhur İttifakı içerisinde bir “çatlak” olarak görmediklerini belirtti. Bayhan, bunu iki nedenle açıkladı:
“Beklentileri yükselten Erdoğan’ın açıklamalarından, yaklaşımından çok Bahçeli’nin açıklamaları oluyor. Somut adım atılmayınca da bunun bir gerilim yaratmış olabileceğini düşünüyorum. Ama bunlar taktik gerilimler. Cumhur İttifakının varlığını tehdit eden düzeyde komisyona da yansıyan ciddi bir şey yok. Cumhur İttifakı’nın taktik ve strateji kader birliğinin mezara kadar olduğunu söyleyen Devlet Bahçeli’nin kendisi olduğu için bunun bir çatlak olarak düşünmüyorum. Aksine önümüzdeki sürece dair, yaşanan pürüzlerin çözümü açısından yeni bir Erdoğan-Bahçeli zirvesi daveti olarak görüyorum bu yaklaşımları. MHP tarafından Erdoğan’a bir zirve daveti. İmralı heyeti, Erdoğan görüşmesi de tamamlandığı için belki önümüzdeki günlerde bu böyle bir görüşme de gerçekleşebilir.” Bayhan ikinci nedenin de Saray’ın kendi kliklerinin iç çatışmalarının yarattığı sorunlar ve kaygılarla ilgili rahatsızlık olduğunu düşündüğünü kaydetti.
‘Suriye’deki gelişmeler, iktidarın bahanelerini geçersiz kıldı’
İktidarın uzun süredir “Suriye’deki belirsizlikleri” gerekçe gösterdiğini ancak Suriye Demokratik Güçleri ve Heyet Tahrir Şam arasındaki entegrasyon konusundaki son gelişmelerin bu bahaneyi ortadan kaldırdığını da ekledi: “SDG-HTŞ arasındaki uzlaşma arayışının Suriye halkına, ne kazandıracağı tartışılabilir. Ancak bunun, Türkiye’de barış için somut adım atılmasını engelleyecek hiçbir yanı yok. Gelinen noktada Saray iktidarı artık bu süreci ertelemek için Suriye’yi bahane edemez.”
‘Saray süreci kendi iktidarını güçlendirme aracı olarak kullanmak istiyor’
Sürecin esas amacının Saray rejiminin iktidarını ve toplumsal meşruiyetini güçlendirmek olduğuna dikkat çeken Bayhan, “Süreci Türkiyeli işçilerin, emekçilerin kararlılıkla sahiplenmesi gerekiyor. Burada hiçbir tereddüt göstermemek lazım. Ya Saray düzeninin oyunlarını, hesaplarını boşa çıkarır halktan yana adımlar atmaya mahkum eder, tavizler verdiririz ve nihayetinde Saray düzenini yeneriz ya da Türkiye’de gerici faşist rejim inşası peşinde koşanlar bu konuda yeni mevziler kazanırlar. Demokratik hakların kırıntısını bile ortadan kaldıran bir iktidar olarak ömürlerini uzatmayı başarmış olurlar. Bu ülkenin işçileri, emekçileri, sömürülen, ezilen halk kitleleri, gençleri buna izin vermemeli” dedi.
Bu habere emoji ile tepki ver


