Turpun büyüğü heybedeymiş…

Süleyman Demirel’in deyişiyle, meğerse “turpun büyüğü heybedeymiş…”
Başbakanın asıl derdi, gazetelerde çok sayıda köşe yazarı olması değil; onların iktidarı eleştirmeleri.. O malum sözlerinin hemen devamında, “Köşe yazarları az yazarsa ülke o kadar huzur bulur” diyerek esas meramını ortaya döküyor.
Bu sözlerden birkaç gün sonra, Haliç Tersanesi’nde yaptığı konuşmada ise eteğindeki taşları iyice ortaya döküyor:
“(Kızgınlığım) Nefsimden değil, canım yandığından, milletimin canı yanmasın diye… Televizyonu açıyorsunuz: Burada bu vuruldu, şu vuruldu. Şu kadar general şuraya çağırıldı. Şu kadar albay şuraya çıkarıldı. Bununla teröre bir şeyler taşıyorsunuz. Bunu yapmak kime ne kazandırıyor? Bu tezgâhı kuranlara kazandırıyor.Zaten iş yargıda, yolunda gidiyor. Yargı gerekli kararı verecektir. Her gün yazıp çizmede, televizyonda seslendirmede ne var? Bu millete anlatacak, yol gösterecek güzel şeyler yok mu? Bunlar mı güzel şeyler, bunlar mı bize bir şey kazandırıyor? Hayır, hayır, hayır! Milletimize ufuk verecek şeyleri anlatma dertleri yok. Hep vuruşturma, kızıştırma, dert bu! Türkiye’yi korkuların esir almasına müsaade etmeyeceğiz. Yıllarca bu milleti korkuttular, sindirdiler, tehdit ettiler. Ne kazandılar, koca bir hiç.”
Buyurun buradan yakın!
Buna ne buyurursunuz üstadım?
“Başbakanımız isabet buyurmuşlar” diye alkış tutarak televizyonları da o malum masanıza yatıracak mısınız?
Bir o kadar da radyo kanalı var…
İnternet siteleri, internet sitlerinde yazan köşe yazarları var.
Başbakanın “haddinden fazla köşe yazarı var” sözlerinin ardından giderek bizi de, kendi varlık nedeninizi de inkâr etmiş olmuyor musunuz?
Bu işin tartısı, terazisi mi var?
Yazı yazabildiğimize göre, sizin, benim yazı yazma sertifikamız, TSE belgemiz mi var?
İyi mi, kötü mü yazar olduğumuza kim karar verecek?
Siz mi?
Başbakan mı?
Bir hakem kurulu mu oluşturacksınız?
En iyisi hükümet, bir yasa gücünde kararname çıkarsın:
Gazetelerin köşe yazarları,
Televizyon habercileri Başbakanlığa bağlansın.
Başbakanlık Basın Merkezinden gönderilen bültenler gazete ve televizyonlarda ana haber olarak değerlendirilsin…
Başbakanın “Ulusa sesleniş” konuşmaları gazetelere manşet haberi olarak girsin…
Siz de rahat edin, biz de…
Biz, eskiden ülkedeki kötü gidişi anlatmak için, “Atam, kalk, bak, memleket ne hale geldi!” derdik.
Kaderde, Süleyman Demirel’in kulaklarını çınlatarak;
“Baba, bak, takipçilerin ne hale geldi!” demek de varmış…

_________________

[email protected]

647990cookie-checkTurpun büyüğü heybedeymiş…

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.