Türkiye’de koronavirüsü vardı yoktu derken Sağlık Bakanı Fahrettin Koca “şeffaf” biçimde diyerek 10 Mart geceyarısından sonra açıkladı. Bakan basın toplantısında gazetecilerin sorusunu yanıtlamadan çekti gitti.
Bakan Fahrettin Koca her ne kadar “şeffaf” dese de hastanın hangi ilden olduğunu “hastanın mahremiyeti” adına söylemedi. Hastalığın ortaya çıktığı ilin hastanın mahremiyetiyle yani özeliyle uzaktan yakından ilgisi yoktur. Hani Şener Şen’in filmlerinde sandıktan tek oy çıkar, köylü seçmenden her biri “Bu oy benim ağam valla” der, Ağa da sorar “Ulan eşşoğlueşekler bu oy sizin ise benimkisi nerede?” diye sorar ya. O hesap Bakan Koca, “Her ildeki hastayı açıklamış olmuş oldu” izlenimi yarattı.
Sağlık Bakanı’nın önceki demeçlerine bakarsak virüsle ilgili çok yetersiz olduğunu anlıyoruz. Bakan “Korunmak için maske takın ve şüpheleniyorsanız doktor ya da hastaneye başvurun” diyor. Oysa uzmanlar “Maske korumaz ve doktora ya da hastaneye gitmeyiniz, sağlık ekiplerini kendinizi karantina altına aldığınız evinize çağırın” diyor.
Ne diyeceksiniz balık baştan kokar. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan konuyla ilgili “Hiçbir virüs bizim tedbirlerimizden güçlü değildir” derken, Almanya Başbakanı Angelan Merkel, Almanya nüfusunun yüzde 60 ila 70’inin koronavirüs salgınından etkilenmesinin beklendiğini söyledi. Elinizi vicdanınıza götürüp iki liderin açıklamasını bir tartın lütfen. Birisi hamaset yapıyor, diğeri bilim insanlarının en kötü olasılık senaryosunu halkla paylaşıyor. Hangi söz sizin virüse karşı gardınızı almanızı sağlar?
Bu konuda Türkiye’deki ulusal medyaya da bir eleştirim var. “Koronavirüsü”nü on çeşit yazmayı nasıl ustalıkla beceriyorlar anlayabilmiş değilim. Yarı İngilizce yarı Türkçe “Corona Virüs” diye başlık atıyor ve haberin içinde de “Corona Virüs” mutasyona uğruyor başka bir hâl alıyor. Zaten “Koronavirüsü”n gerçek adı da “Covid-19” biliyorsunuz. Bilim insanları isim koymada gecikince katil virüs de çaresiz takma adla katliam yapmayı sürdürür oldu.
Gelelim bizim mahalleye… İngiltere’de sürekli hastalık haritası yayınlanıyor ki insanlar virüsü ciddiye alıp önlemini alsınlar diye. Lütfen BBC’nin https://www.bbc.co.uk/news/uk-51768274 haritasına bakınız. Standard’ın (https://www.standard.co.uk/news/world/coronavirus-map-countries-affected-covid-19-a4382636.html) haberine göre Londra’da Newham ve Bexley dışında bütün ilçelerde hastalığa rastlanılmış durumda.
Koronavirüsü Londra’da en çok 13 vaka ile Kensington and Chelsea ve 8 vaka ile bizim toplum üyelerinin de yoğun olduğu Barnet’te görülmüş. Gazete Camden’da 5, Hackney’de 3 ve Islington, Haringey, Enfield’de birer vaka gösteriyor. Bunun anlamı virüs bizim mahalleye kadar geldi.
Neyse dostlar bu satırları yazarken göz attığım face’den bir arkadaş koronavirüsü sebebiyle “düğün ve dernekler belli bir süre kapatılmalı bence” diye yazmış, altta da bir başka arkadaşım “Her şey olur da düğünler zor. Para para paraaa” diye yorum yazmış. Geçen hafta iskambil, tavladan kaçının demiştim ama bu hafta işin rengi hızla değişti dostlar, dar ve havasız salonlarda uzun süren toplantılardan kaçınmak gerekir artık. Dostlarınızla açık havada aranıza mesafe koyacak biçimde sohbet etmeyi tercih edin derim…
Bir de aman gözünüzü seveyim Bakan Koca’nın dediğini unutun, NHS’in uyarılarını dikkate alın. Maskelere takılmayın, şüpheli bir durum varsa doktora gitmeyip NHS’i 111’den arayıp sağlık ekibini evinize çağırın. Virüse karşı aşının çok yakında geliştirileceğini umuyorum. Panik olmamak gerekir. Her ne kadar marketlerde raflar boşalsa da en kötü senaryoda bile kimsenin aç ve açık kalmayacağını düşünüyorum. İyi haberlerle, keyifli konularda buluşmak dileğiyle.
Cok güzel yazdın Farukcugum eline sağlık. Bızım ülkemizde conspiracy teorileri çoktur onun için mümkün olduğu kadar kaçınırım. Ancak evelsi gün Borıs Johnson un kandondurucu açıklaması yanı haberlerde “Birçok yakınınızı vaktinden önce kaybedeceksiniz” demesının nedenine bakmak lazım. Yeni seçilen hükümet sayfasında başarısızlık istemiyor. Yanı bölgeleri lockdown ederek ekonomının sarsılmasından yana degıl. Ayrıca zaten NHS üzerınde büyük bir yük oluşturan yaşlıların seğirmesi Borıs hükümetini çok rahatlatacak. Onun için toplumdaki herkesin virüsü almasını ve sadece dayanıklı grubun kalabileceğini hesaplayarak henüz burada Italyada veya Çin’de alınan tedbirler alınmıyor. Yanı survival of the fıtest; bu daha once Afrika ve America yerlerinde denendi.. diye düşünüyorum.. hoşça kal
“Yaşlıların kolay yoldan gönderilmesi” demek ıstedım