Vikinglerle akrabaymışız*

Mammo( Mahmut), İsveçteki akrabalarını ziyarete gelir. Bir kaç ay dolaşıp geri döndüğünde köylüleri başına toplanır;”Ula Mammo, de hele, bu İsveç dili nasıl bir dildir?” diye sorarlar. Mammo, dilinin döndüğünce yanıtlamaya çalışır, ama yeterli bulmazlar:
’’ Ula Mammo, İsveç dilinde Hasso’ya ne derler?”
” Hasso, derler…”
” Husso’ya ne derler?”
” Husso, derler.”
”Peki, ula, ya Cemo’ya ne derler?”
” Ona da Cemo, derler…”
İçlerinden den biri atılır:
”Ula Mammo, desene bu İsveççe gayet kolay bir dildir…”
Mammo’nun köylüleri haklıdır. Her Türk, İsveçe yüzlerce sözcüğü kafadan bilerek gelir.Ülkeye adımınızı attığınızda, eskiler, size ilk İsveççe dersini verirler:
” Dikkatini verirsen İsveççeyi çok çabuk öğrenirsin. Türkçe ile arasında yakın benzerlikler var. Birçok sözcüğü ortak kullanıyoruz. ‘yoğurt’, ‘dolma’, ‘kalabalık’ aynı… Bizim ‘peder’ olmuş ‘fader’; ‘birader’e ‘brader’; yumurtlayan kaza ‘gås’ diyorlar. Bitimiz bile ta buralara kadar gelmiş; ‘bit’e, ‘bet’ diyorlar…”
Bu garip benzerliği inceleyen gazeteci dostum, sevgili arkadaşım Abdullah Gürgün, deyim yerindeyse, mihrabı tam yerine oturtmuş… Abdullah Gürgün, Kaynak Yayınlarından çıkan ve önsözünü Doğu Perinçek’in yazdığı ”İsveçlilerin Türk Kökenleri Üzerine” adlı araştırma kitabında, Türklerle İsveçlilerin, yüz yıllardan beri akraba olduklarını, İsveçteki tarih ve bilim kaynaklarına dayanarak kanıtlıyor. Gürgün, çalışmalarını yürütürken, hiçbir zorlama çabaya girmemiş. İsveç’in en büyük tarihçilerinin, gen araştırmacılarının elde ettikleri bilimsel verileri yanyana getirmiş ve Türklerle İsveçlilerin akraba oldukları kendiliğinden ortaya çıkmış…
İskandinav destanlarında (saga), zaten Türkler hep vardı. İsveç tarihnin babası sayılan Prof. Sven Lagerbrind, daha 18. yüzyılın başlarında, İsveçlilerinin atalarının Türkler olduğunu İskandinav destanlarına, mitoloji kaynaklarına, efsanelere ve taş yazıtlara dayanarak kanıtladı. Lagerbring, yazdığı ”İsveççenin Türkçe ile benzerlikleri” adlı kitabında, İskandinav mitoloji kahramanlarından Viking tanrısı -İskandinavların Zeus’u- Oden’in, Tirkiar( Türk) denilen bir soydan geldiğini ortaya koydu.
Arkeolojik kazılarda çıkan insan iskeletleri üzerinde gen araştırmaları yapan Uppsala Üniversitesi Evrim Genetiği Doçenti Anders Götherstrom de, İsveç’in en büyük Gazetesi Dagens Nyheter’de, 21 Kasım 2010 günü yayınlanan makalesinde ; ” Kuzeyin köylüleri Türkiye’den( Anadolu’dan) geldiler” dedi ve yaptığı araştırma sonuçlarını açıkladı:
” Binlerce yıl önce, Kuzey Avrupa’yı kaplayan buzullar erimeye başladığında, Orta Doğu’dan, Akdeniz’den gelen insanlar İsveçe ve diğer İskandinav ülkelerine yerleştiler..Bu gruptakiler, avcılık yaparak, doğadaki bitkileri, yiyeceleri toplayarak besleniyorlardı. Ancak, toprağı işlemesini bilmiyorlardı. Daha sonra, Kuzey Avrupa’ya ikinci bir göç dalgası yayıldı. Yeni gelenler, yiyeceklerini koni şeklindeki kil kaplarda yiyor, ölüleri için büyük taş mezarlar yapıyorlardı. Yakaladıkları av hayvanlarını evcilleştirerek çoğaltıyor, toprağı işleyerek ürün elde ediyorlardı. İşte, bu ikinci grupta yer alanlar, Orta Asya’dan, Anadolu’dan gelen Türklerdi… Bugünkü İsveçlilerinin en az yarısı büyük bir olasılıkla bu Türklerin devamıdır…”
Abdullah Gürgün, kitabında, İsveçli ve Alman gen araştırmacılarının, İsveç ve Avrupa’da arkeolojik kazılarda bulunan iskeletler üzerindeki DNA bulgularının bu kan bağını ortaya koyan sonuçlarına da yer vermiş. Bu kan bağı, Demirbaş Karl’la gelenlerle ve günümüzde İsveçli sarışın dilberlerle evlenen Türklerle birlikte katlanarak sürüyor.Türk Büyükelçi Karaca Paşa ile İsveç içki kralı Lars Ohlsson Smith’in kızı Mary Luise arasındaki dillere destan aşkı kıskanmamak mümkün değil. Kitapta, Lütfi ile An Marie Özkök’ün, Güneş ile Barbro Karabuda’nın, İlhan ile Kerstin Koman’ın aşkları da ayrıntılı olarak anlatılıyor…
Abdullah Gürgün’ün kitabını okuduktan sonra, İsveç’te artık yabancı olmadığım düşüncesine kapılarak keyiflendim. Malmö’nün, birahaneleriyle ünlü Möllevången Meydanı’na doğru yürürken, ”Her halde bu akrabalığın hatırı için, Ruslara yenilerek bize sığınan İsveç Kralı Demirbaş Karl’ı, 5 yıl boyunca ağırladık, yedirdik, içirdik… Yetmedi, adam bir sürü de borç takarak gitti” diye düşündüm… Möllevången’de, bir birahanede miskin miskin oturan İsveçli arkadaşım Sven’e birden kanım kaynadı. ”Ne haber yeğenim!” diyerek ensesine bir tokat patlattıktan sonra ona bira ısmarladım…
[email protected]
* Bu yazı, Cumhuriyet Gazetesinde de yayımlandı.

648390cookie-checkVikinglerle akrabaymışız*

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.