Yılda 30 bin ton kiraz üretilen bölgeye mermer ocağı!

YUSUF YAVUZ / AÇIK GAZETE – Dünyada kirazın en geç hasat edildiği 1900 rakımlı yaylaya mermer ocağı izni verilmesi üreticileri ve yöre halkını isyan ettirdi…

Torosların yüksek rakımlı yaylalarında kiraz üretimi yapılan Konya’nın Hadim ilçesinde mermer ocağı izni verilmesi üreticilerin tepkisini çekiyor. Ağustos 2022’de ÇED Gerekli Değildir Kararı verilen projeye karlı dava açan yöredeki üreticiler mermer ocağının iptal edilmesini talep ediyor. Davaya bakan Konya 2. İdare Mahkemesi’nin kış koşulları yüzünden bahar aylarına ertelediği bilirkişi incelemesi yapıldı. Jandarmanın yoğun güvenlik önlemi aldığı 1900 rakımlı bölgedeki bilirkişi incelemesi sırasında yöre halkı bayrak açıp dövizler taşıyarak mermer ocağına karşı tepkilerini yansıttı.

KİRAZ ÜRETİMİ BÖLGENİN GEÇİM KAYNAĞI

Konya’nın Hadim ilçesindeki yüksek rakımlı bahçelerde yılda 30 ton civarında kiraz üretimi yapılıyor. Kuzey yarımkürede kirazın en son hasat edildiği bölge olarak bilinen Hadim’deki bahçelerin bir kısmı 1900 metreyi bulan yükseklikte Ağustos ayına kadar dalında kiraz görmek mümkün. Türkiye kiraz üretiminde dünyanın önde gelen ülkelerinden biri. Coğrafi ve iklimsel özellikleri nedeniyle de raf ömrü kısa olan kirazda geniş bir hasat dönemi yaşanması önemli bir avantaj sağlıyor. İzmir Kemalpaşa’da kiraz hasadı Mayıs ayı başında başlarken, Hadim’deki ağaçlar henüz yeni çiçeklenmiş oluyor. Temmuz ayında başlayan kiraz hasadı Ağustos ayı ortalarına kadar sürüyor.

KİLOSU ORTALAMA 5 AVROYA SATILIYOR

Hadim Tarımsal Kalkınma Kooperatifi Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Orhan, hasat döneminde civar ilçelerden binlerce işçi geldiği için kiraz üretiminin bölgede önemli bir istihdam yarattığını söylüyor. Geçtiğimiz yıl ihracata giden Hadim kirazının kilosu ortalama 5 Avro’ya satılmış. Bu yıl da ürün beklentisi yüksek, üreticiler verimden umutlu. Ancak yüksek rakımlı bahçelerdeki ağaçların yeni çiçeklenmeye başladığı Hadim’de özel bir madencilik şirketi tarafından açılmak istenen mermer ocağı üreticilerin de kiraz bahçelerinin de kabusu oldu.

VALİLİK ‘ÇED GEREKLİ DEĞİLDİR’ KARARI VERDİ

Hadim’de eski adı Gerez olan Yalınçevre köyü yakınındaki dağlık bölgede 470 bin metrekarelik araziyi kapsayan alanda NGri Maden adlı özel bir madencilik mermer ocağı ruhsatı verildi. Konya Valiliği ise Ağustos 2022’de ilk etapta 200 bin metrekarelik alanda işletmeye başlamak isteyen şirketin hazırladığı projeye ÇED Gerekli Değildir kararı vermişti.

ÜRETİCİLER DAVA AÇTI, KEŞİF BAHARA KALDI

Bu gelişmemin ardından Hadimli üreticiler ve üretici örgütleri ÇED kararının iptali için dava açtı. Ancak kış koşulları nedeniyle mermer ocağı izni verilen araziye ulaşımın ve inceleme yapmanın zorluğu yüzünden geçtiğimiz sonbaharda açılan davayla ilgili bilirkişi incelemesi bahar aylarına ertelenmişti.

BİLİRKİŞİ HEYETİ 1900 RAKIMLI BÖLGEDE İNLEME YAPTI

Konya 2. İdare Mahkemesi’nde görülen davayla ilgili atanan bilirkişi heyeti mermer ocağı açılması planlanan bölgede inceleme yaptı. Jandarmanın yoğun güvenlik önlemi aldığı keşif sırasında Hadimli kiraz ve bal üreticileri ile yörede yaşayan vatandaşlar Türk bayrağı ve dövizler taşıyarak mermer ocağına karşı tepkisini yansıttı.

BİLİRKİŞİ HEYETİNE YEREL REHBER EŞLİK ETTİ

Boz ayı, vaşak ve kurt gibi nesli tehlike altındaki yaban hayvanlarının yanı sıra çok sayıda kuş türüne de ev sahipliği yapan bölgedeki inceleme sırasında yerel dağcı ve doğa tutkunu Hasan Hüseyin Kahraman Mahkemenin atadığı bilirkişi heyetine rehberlik etti.

YILDA 135 BİN TON ATIK ÇIKACAK

Yılda 150.000 ton üretim yapılması, 135 bin ton da moloz ve pasa çıkması beklenen mermer ocağı projesinin faaliyete başlaması durumunda kiraz üretimi başta olmak üzere arıcılık ve hayvancılığın zarar göreceğini belirten yöre halkı bu girişimin durdurulmasını talep ediyor.

Yusuf Yavuz ve çiçek açan kiraz ağaçları

MUHTARDAN NERMER OCAĞI TEPKİSİ

Mermer ocağının etkileyeceği yerleşimlerden biri olan Yalınçevre (Gerez) Mahallesi Muhtarı Süleyman Yaşar, “Buraya mermer ocağı açıldığı zaman bizim sularımız yok olacak. Ruhsat verilen alanın dibinde hayvanlarımız ve kurtlar kuşlar için yaptığımız çeşmeler kuruyup yok olacak. Keçi ve koyunlarımız hep burada otluyor, buralar yok olacak. Kiraz ağaçları zarar görecek. Kiraz üretimi ve çiftçilik öldüğü zaman Gerez’de de hiçbir şey kalmıyor. Gerez mahallesinin buradan çekip gitmesi lazım. Mermer ocağı açılırsa ormanımız yok olacak. Ardıç ağaçları kolay kolay yetişmiyor, çam ağaçları da aynı. Burada, Şaban Dağında yaşayan vaşak gibi yaban hayvanlarının yaşam alanları yok olacak. Kekliklerimiz bu dağda yaşıyor, onlar da yok olacak. Biz buraya mermer ocağı açılmasını istemiyoruz.” dedi.

‘BURALARI VERMEK İSTEMİYORUZ’

Yüksek rakımlı dağlık bölgede yapılan bilirkişi keşfini takip eden bölgede yaşayan vatandaşlardan 80 yaşındaki Safiye Uysal ise bölgenin doğasının tahrip edilmemesi gerektiğini belirterek, “Biz buraları vermek istemiyoruz. Buralar bize atalarımızdan kaldı. Biz de aynı şekilde torunlarımıza bırakmak istiyoruz. Zaten birer avuç küçük bahçelerimiz var, buraları vermek istemiyoruz. Mermer ocaklarının tozu hem bitkilere hem de insanlara zarar veriyor” diye konuştu.

MERMER TOZU HALK SAĞLIĞI SORUNU

Göğüs hastalıkları uzmanı Dr. Yıldız Tekin Uysal da bilirkişi incelemesinin yapıldığı, mermer ocağı açılması planlanan bölgede konuyla ilgili sorularımızı yanıtladı. Mermer ocaklarından çıkan tozların 4 kilometre uzaklığa kadar taşındığına dikkat çeken Uysal, “Vücutta biriken bu tozlar asla gitmiyor, iğne ucu gibi akciğere ve akciğer zarına saplanıyor. Zatürre, verem gibi hastalıklar iyileşiyor ama bu tozlardan kaynaklı hastalıkların geri dönüşü mümkün olmuyor. Mermer ocaklarından çıkan ve etrafa yayılan tozlar halk sağlığı açısından önemli nir sorun oluşturuyor. Aynı zamanda bu ocaklarda çalışan işçiler açısından da riskli” dedi.

‘BÜTÜN CANLILAR ZARAR GÖRECEK’

Bölgede arıcılık ve kiraz üretimi yapan Yaşar Akdağ da mermer ocağının yaratacağı risklere işaret ederek, “Bu dağlarda kekik, şalba, geven ve kenger gibi bitkiler arıcılık için önemli. Burada arılarımız doğal bitkilerden nektar alarak bal yapıyor. Arıcılar eğer organik bal üretimi yapıyorsa burada yılda yaklaşık 15-20 kg civarında bal üretir. Balın kilogram fiyatı 250 ila 400 arasında değişiyor. Burada mermer ocağı açılırsa Arıcılar olumsuz yönde etkilenecek. Mermer ocağının tozları doğada yaşayan bütün canlılara zarar verecek” ifadelerini kullandı.

‘KAZANAN BİR KİŞİ, KAYBEDEN BİNLERCE KİŞİ OLACAK’

Hadim’de yılda yaklaşık 25 ila 30 bin ton civarında kiraz üretimi yapıldığına da değinen Aktaş, “Burada kaybeden binlerce kişi kazanansa yalnızca bir kişi olacak. Bizim asıl zorumuza giden bu. Özellikle AKP Hükümeti’nin 2000’li yıllardan bu yana izlediği yanlış politikalardan bir tanesi bu: Bir kişinin çıkarı ve menfaati mi önemli, doğa mı, gelecek nesillerin menfaati mi önemli? Buraları alan-talan ettiğinizde geleceğe bir şey bırakılmıyor. Burada halkın ağaçsız bile olsa orman arazisine en küçük bir müdahalesinde tutanak tutulup ceza kesilirken, mermer şirketinin ekili dikili olan yüzlerce dönüm alana el koymasına göz yumuluyor” görüşünü dile getirdi.

KİREÇTAŞLARI BÖLGENİN SU DEPOSU

Mermer ocağı açılması planlanan arazide incelemelerde bulunan Jeoloji Yük. Müh. Dr. Eşref Atabey ise alanındaki kireçtaşı kayaların bol kırıklı ve çatlaklı; ileri derecede karstik yapılı olduğuna değinerek şu değerlendirmeyi yaptı: “Karstlaşma ile dolin ve polyeler, çöküntü çukurlukları oluşmuştur. Kireçtaşları erime yüzeyli ve gözeneklidir. Kireçtaşları mikro ve makro çatlaklı ve gözenekli, içinde karstik boşluklar barındıran, kar sularını depolayan tıpkı bir binanın çatısındaki su deposu gibi, birer su deposudurlar. Mermer ocağı ile bu sistem ortadan kalkacaktır. Şaban Dağı’nda eriyen karlar ile yağmur suları bu kırık ve çatlaklardan yerin derinliklerine doğru süzülür ve depolanır. Gözenekleri ile kırık ve çatlakları içinde, yağmur sularının zemin içerisine süzülmesiyle oluşan meteorik sular, daha önceden hapsolmuş formasyon suları vardır. Sedimantasyon sırasında hapsolmuş olan formasyon suları hidrolojik döngünün bir parçasıdır. Ayrıca çok eski jeolojik zamanda oluşan fosil sular bulunur.

MERMER OCAKLARI AŞIRI SU TÜKETİYOR

Mermer ocağı yarmaları kaya çatlak sistemlerini kestiklerinden, yer altı suyuna sızan suyun açığa çıkmasına, akış yönünün değişmesine, buharlaşmasına ve kaybına neden olur. Mermer ocağı ile karstik yapının ve kırıkların yok olmasına ve bunların doğal dengesinin bozulmasına neden olacaktır. Hadim’in su ihtiyacını karşılayan yer altı suyu azalacak ya da kuruyacaktır. Çevresindeki kiraz bahçeleri ve tarım alanlarının su ihtiyacı doğacaktır. Ayrıca pasalardan (atıklardan) karstik su yollarıyla yer altı ve dere suyuna karışan sedimanlar suların sıcaklığını, pH, elektrik iletkenliği ve biyolojik oksijen ihtiyacı derişimini değiştirerek canlılar için zararı olacaktır. Mermer üretim sanayi, enerji ve su yoğun bir sanayidir. Özellikle blok mermerlerin kesimi esnasında aşırı derecede su kullanılmaktadır. Bir metreküp ham blok mermerde 630 litre sanal su kullanılmakta ve bu tamamen mavi su yani yer altı tatlı su, pazarlanan ürünün son aşamasında bir metrekare katrak cilalı ebatlı üründe kullanılan sanal su miktarı 6.650 litre olup, bunun 1.330 litresini mavi su yani yer altı suyu, 5.320 litresini gri su oluşturur.”

2685490cookie-checkYılda 30 bin ton kiraz üretilen bölgeye mermer ocağı!
Önceki haberBurcu İncekara’nın ilk kitabı Kırlangıcın Dönüşü’ne ödül
Sonraki haberİHA ve SİHA’larla övün ama iş cinayetlerini önlemede yetersiz kal
YUSUF YAVUZ
YUSUF YAVUZ (GAZETECİ-YAZAR) Isparta, Sütçüler'de doğdu. 1990’da edebiyatla ilgilenmeye başladı. Deneme ve inceleme tarzındaki ilk yazıları 1996 yılında 'Atatürkçü Ses' Dergisi’nde yayımlandı. Aynı yıl yerel ölçekte yayın yapan kanallarda 'Dönence' başlıklı radyo ve televizyon programları hazırlayıp sundu. 1999 yılında Antalya'da kurulan Müdafaa-i Hukuk Dergisi’nde yazmaya başladı. 2001’de Gazete Müdafaa-i Hukuk’ta Muhabir-Temsilci olarak görev aldı. Daha sonra adı 'Yeniden Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk' olan dergiyle bağını temsilci-yazar olarak sürdürdü. 2001-2007 yılları arasında Kaş Kitap Şenliğini organize ederek başta çocuklar ve gençler olmak üzere yöre insanının kültür, sanat ve edebiyat çevreleriyle buluşmasını sağladı. 2005 yılında Muğla ve Antalya arasındaki sahil bandında yaşanan yabancılara toprak satışına ilişkin yaptığı araştırmalar önemli etkiler yarattı. Deneme, inceleme, röportaj, düz yazı, haber ve yorumları; Cumhuriyet Akdeniz, Odatv, Yeni Harman, Edebiyat ve Eleştiri, Yolculuk, Evrensel, Atlas, Magma, Aydınlık, Birgün, Açık Gazete gibi dergi ve gazetelerde yayımlandı. Antalya merkezli VTV Televizyonunda, Pelin Gel Ağan'la birlikte 'İki Ağaç İçin' adıyla 16 bölümden oluşan bir program hazırlayıp ve sundu. Kanal V Televizyonunda, Biyomühendis Çağlar İnce ile birlikte, Yörük kültürünü ve tarihsel köklerini ele alan 'Islak Çarıklar' adlı belgesel haber programı hazırlayıp sundu. Araştırma yazılarından bazıları, 'Yer Bize Çimen Verdi' ve 'Darağacına Takılan Düşler' adıyla belgesel filmlere de konu olan Yavuz, şu sıralar 'Islak Çarıklar' adlı bir belgesel haber programı için çalışmalarını sürdürüyor. Ağırlıklı olarak arkeoloji, çevre, kentsel dönüşüm ve tarım konularını ele alan çalışmalar yapmayı yazılı ve görsel medyada sürdüren Yavuz, yıkım politikalarıyla tarımdan hayvancılığa, kültürden mimariye kırsal yaşamın dönüşümünü ele alan araştırma yazılarıyla tanınıyor. Ziraat Mühendisleri Odası Basın Ödülü, Çağdaş Gazeteciler Derneği Belgesel ödülü, Türkiye Ziraatçılar Derneği Tarım ödülü, Kubaba Derneği kültür hizmeti ödülü'nün yanı sıra Türkiye Ormancılar Derneği gibi çeşitli meslek odası, kurum ve kuruluşlar tarafından ödüle layık görülen Gazeteci Yusuf Yavuz, Likya'dan Teke yöresine uzanan coğrafyadaki su kültürüne ilişkin uluslararası bir sanat projesinin de danışmanlığını ve metin yazarlığını üstleniyor.

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.