Dostlar Prof. Dr. İzzettin Önder, “Yurt dışındaki vatandaşlarımız şunu düşünmezler mi?” başlıklı yazdığı köşe yazısında bizim sorunlarımıza değinmiş. Prof. Dr. Önder Türkiye’nen en önemli iktisatçılarından. Siyasilerin bakıp da görmediği halimizi saygın bir bilim adamının irdelemesi sevindirici.
Hocamız diyor ki: “Neden gurbetçiler misafir bulundukları ülkelerde genellikle yeşilleri ya da sol partileri desteklerler konusuna eğilelim. Bunun sebebinin psikolojik yalnızlıkta sığınma dürtüsü olduğu düşüncesi oryaya çıktı. Şöyle ki, gurbetçiler misafir oldukları Batı ülkelerinde haklarının genellikle muhalefetteki sol parti ya da gruplar tarafından korunduğunu, o ülkenin başat ve iktidardaki partiler ve yönetimlerin kendileri üzerinde uyguladıkları ikinci sınıf vatandaş statüsünü söz konusu partilerin eleştirdiklerini görerek muhalif partilere ya da gruplara sempati ile yaklaşmaktadırlar. Bu davranış fevkalde doğaldır. Ancak, muhalefette iken göçmenlerin ya da ezilenlerin haklarını cesurca savunan azınlık ve/veya muhalif partiler çoğunluk ve/veya iktidar konumuna geçtiğinde nasıl davranırlar meselesi bir hayli meçhuldür.” Prof. Dr. Önder acikgazete.com’daki yazısının devamında yurtdışında bizim halimizin Türkiye’deki versiyonuna da değiniyor.
Britanya’nın imparator geçmişinin farklı kültürlerin tek bayrakta yönetme becerisi kazandırdığını ve halkın da bunu yadırgamadığını söyleyebiliriz. Hintlileri Afrika’da, Afrikalıları Kıbrıs’ta, Avusturyalıları Türkiye’de savaştırmış, fiili olarak işgal ettiği ülke halklarını birbirlerine karşı polislik yaptırmış. Kraliyet yanlısı yabancılara vatandaşlık dağıtmış, gelmek istemeyenleri de Britanya’ya taşımış. Günümüzde Londralılar Pakistanlı kökenli bir Müslümanı belediye başkanı seçti. Geçen Mart’ta Müslüman Hamza Yusuf İskoçya başbakanı olmuştu. Bu aşama Alevi-Sünni tartışmasını sürdüren Türkiye için şimdilik zor görünüyor.
Neyse dostlar İzzettin hocamıza gönderdiğim, bizim halimizin özetinin özetini kaleme aldığım mesajı sizinle de paylaşmak isterim:
“Dostum İzzettin, “Yurt dışındaki vatandaşlarımız şunu düşünmezler mi?” başlıklı son köşe yazınızda yurttaşındaki vatandaşlara değinmenizden çok mutlu oldum. Değerli Hocam, yurtdışındaki seçmen aslında anahtar konumda ama siyasi partiler bunun ya farkında değiller ya da iç kavgadan bir türlü sıra gelmiyor. Eğer gündeme getirme şansınız olursa sevinirim dost.
Yurtdışındaki vatandaşların sayısı 9,5 milyon yani Türkiye nüfusunun yüzde 11’i ve şimdiye kadar işçi dövizi olarak memlekete 200 milyar dolar göndermişler (Türkiye’nin tam bir yıllık bütçesi kadar). Kaz gelecek yerden tavuk esirgenir mi? Yurtdışındaki seçmenden, bir şey vermeden çok şey istemek faydacılıktır ve onlar da bunun farkında zaten. Türkiye’de at başı gideceği düşünülen seçimlerde, anahtar aslında yurtdışı seçmende. Kim yurtdışı seçmeni ikna ederse o kazançlı çıkacaktır.
Yurtdışındaki seçmenin sandığa gitme oranı ne yazık ki 1/6 (Londra’da 1/3). Gazetecilik deneyimlerime dayanarak diyorum ki “Yurtdışındaki seçmen öyle ricayla minnetle sandığa kesinlikle gitmez.” Seçim zamanı onlarca demokrat dostuma telefon edip uzakta da kurulsa sandığın önemini anlatmama karşın çoğu ya işyerini kapatamadı ya da çocuğuna bakacak birilerini ayarlayamadı. Eğer seçimler onların hayatlarına olumlu anlamda dokunacak olsaydı benim gibilerin telefonuna da gerek kalmazdı.
Bizler 70 ve 80’lerdeki göçmenler gibi kendimize “gurbetçi” değil, “buralıyız” diyoruz artık. Bu ülkenin işçi sınıfı mücadelesine katılarak haklarımızı geliştirmeye çalışıyoruz fakat bazı göçmenlik sorunlarımız var ki geldiğimiz ülkenin desteği zorunlu. Örneğin çoğulcu demokrasilerin vazgeçilmezi olan Türkiye’de de seçilme hakkı,
göçmenlik sorun ve çözümlerini saptayacak bilimsel çalıştaylar, konsolosluk işlemlerinde sadeleşme ve azalma, eğitim ve kültürel konularında destek, emeklilik ve geri dönüş durumunda gümrük kolaylığı, memlekete cenaze ve beraberindeki yolcu taşımacılığında ciddi indirim, çifte vatandaşlık hakkı (İngiltere var ama Almanya başta pek çok ülkede yok), yakınlara vize kolaylığı, geriye göç teşvik projeleri, göç tarihi araştırmaları ve arşivi gibi vaatler yurtdışındaki sandıkları da çekici kılacaktır… Ne yazık ki şimdiye kadar Türkiye’nin, yurtdışındaki vatandaşlarını sağmal inek gibi görmenin ötesinde bir politikası ve stratejisi olmadı. Biz yurtdışındaki vatandaşlar içinde yaşadığımız ülkede asimile olmadan entegre olmaya çalışıyoruz. Ne yazık ki bu çabamızda da yalnızız. Saygılarımla dostum.”