Yusuf aynı oyuncuyu tam üç kez çalımlayarak golünü attırmış. Bu nasıl bir defans oyuncusuymuş, yüz karasıymış vs vs…
Görülen o ki Türk spor basınından bazı isimler suçluyu tespit etmişler!
Peki bu oyuncu sözü geçen çalımları yerken takım arkadaşları neredeydi? Onlara dikkat eden oldu mu?
Lütfen simdi açın ve intrenetten golü tekrar izleyin. Bırakın Yusuf’un çalım şovunu, bunu ezberledik zaten. Bu iki oyuncunun mücadelesi sırasında Eskişehirspor’lu diger oyuncuların pozisyonu nasıl ‘izlediklerine’ bakın. Yusufun topla buluşması ile gol pası vermesi arasında geçen süre tam 19 saniye. Ve anca 15. saniyede bir oyuncunun aklına gidip takım arkadaşına yardım etmek geliyor. Diğerleri hala uyuyor! Orada boğuşan arkadaşlarına yardım etmek bir yana arkalarında yani ceza sahasında ellerini kollarını sallayarak dolaşan Beşiktaş’lı oyunculara bakmıyorlar bile…
Temposu yüksek bir mücadele ve güçlü bir rakibe karşı oynanan 86 dakika sonunda duyulan yorgunluk ile oyuna henüz yeni girmiş üstelik Türkiye’nin en teknik adamlarından birinden yenilen çalımlar bu kadar büyütülmemeliydi. Bunun tek bir izahı olabilir; o da bir günah keçisi bularak gündem yaratacak sözlere imza atma isteği…
Özelden genele doğru bir bakış atmak gerekirse dünkü sahne bize hiç yabancı değil. Fenerbahçe’nin Avrupa arenasında çıktığı Milan deplasmanında 85. dakikada Kaka’dan yediği golü hatırlıyorsunuzdur mutlaka, acısı büyük çünkü.
Yada Türk Milli Takımı’nın Hırvat Vlaovic’ten yediği golü unutabilen var mı?
Çok daha yenilerden bir örnek daha; koskoca Galalatasaray takımı defansının 33 yaşındaki Taner Güleri’yi durdurmayarak bu oyuncudan tam 4 gol yemesi…
Türk futbolu hala defans yapmayı öğrenemedi malesef. Eskişehir’i de bir, 4 büyüğü de Milli Takım’ı da…
Bize defans yapmasını öğretebilecek bir antrenör var mı acaba? Öyle birisi çıkarsa onu Türk Futbol tarihine altın harflerle kazımalıyız…
