Kütüphanelerde veya kitapçı dükkanlarında zaman harcamak daha sıklıkla yaptığım ve zevkini yeniden keşfettiğim güzel meşguliyetlerim arasındadır.
Geçen gün yaşadığım bölgenin modern kütüphanesinde esrarengiz başlıklı bir kitap ilgimi çekti. Aldım. ‘The Ottoman Secret’ (Osmanlı Sırrı) başlıklı kitabın yazarı en çok satılan kitaplar listesinde kitapları olan Lübnanlı yazar, Raymond Khoury.
Esrarengiz, tarihi roman okumayı çok severim. Dan Brown kitaplarını çok okurum. Khoury’nin kitabı zaman tünelinde yolculuk yapan ve tarihin akışını değiştiren Ayman Rasheed isimli bir adamın serüvenini anlatıyor.
Ayman Rasheed 2016 yılında Suriyede savaşan bir Cihat askeridir. Palmira’da Müze direktöründen zaman tünelinde yolculuk yapma sırrını öğrenir. 1683 yılına seyahat eder. Osmanlı ordusunun Sadrazam Merzifonlu Kara Mustafa Paşa liderliğinde Viyana kapılarına dayandığı yıla. Rasheed Rasheed Sultan IV. Mehmed ve Sadrazamın güvenini kazanır ve modern çağ bilgilerini kullanarak Osmanlının Viyanayı ve daha sonra tüm Avrupa’yı hakimiyeti altına almasını sağlar.
Kitabın sonuna henüz gelmedim. Ama bu tür kitaplara meraklı olanlara tavsiye ederim. Yazar heyecanlı, akıcı bir dille okuyucuya alternatif bir tarih sunar.
***
Kitabı okurken insan zaman tünelinde seyahat ederek hangi çağda yaşamak istediğini düşünür. Ben de öyle yaptım. Geçmişteki veya ilerideki bir çağda yaşama olanağı verilse hangisini seçerdim? Yoksa hiçbirini seçmeyip bulunduğum çağda yaşamaya devam etmeyi mi tercih ederdim?
Karar veremedim. İnsanoğlunun (kızının) ne kadar mutlu bir yaşamı olsa yine de içinde yaşattığı serüven ateşini söndürmeyi başaramaz.
Geçmiş dönemlere bakarak yaşadığımız çağın çok daha gelişmiş, adil, insanı potansiyeline ulaşmaya teşvik eden bir çağ olduğunu sanırız. Gerçek öyle mi aslında? Bu varsayımları çürütecek çok şeyler var ne yazık ki şimdiki dünyamızda. Açlık, ırk ve diğer alanlardaki ayırımcılık, sınıf adaletsizliği, basiretsiz politikacılar. Bunlar bazıları.
Okullarda okutulan, gerçek olarak sunulan tarih ne kadar gerçektir? Sınırsız büyüklükteki gezegende toplu iğne büyüklüğündeki dünyamız dışında başka medeniyetlerin, hatta bizimkinden çok daha ileri medeniyetlerin olmadığından nasıl emin olabiliriz?
***
Birleşmiş Milletler her yıl ‘En Mutlu Ülkeler’ istatistikleri yayınlar. Bu saçma uygulamaya harcanan paranın bir kısmı Afrika’da belki de yüzbinlerce çocuğun açlıktan ölmesini önleyebilir?
Tabii ki en mutlu 10 ülke tamamen Avrupa ülkelerinden oluşmaktadır:
Finlandiya, Danimarka, İzlanda, İsviçre, Hollanda, Lüksemburg, İsveç, ve Norveç.
Tahmin edebileceğiniz gibi Avrupa’nın diğer ülkeleri, ayrıca ABD, Yeni Zelanda, Avustralya, Canada, İsrail gibi ülkeler de üst sıralarda yerlerini alıyorlar.
Anlayacağınız beyazların ülkeleri üst sıralarda, siyah ve diğer ırkların ülkeleri ise alt sıralarda. Doğal bir sonuç. Dünyayı sömüren, Afrika, Asya halklarının doğal kaynaklarını çalan, zenginliklerini zorla ellerinden alan, hakimiyetlerinin devamını sağlamak için ırkçılığı icat eden beyazlar tabii ki üst sıralarda olacak.
Bu istatistiklerin gözardı ettiği bir şey var. Avrupa’da 60 lı yıllardan beri milyonlarca başka ırklara mensup insanlar yaşamaktadır. Çünkü Avrupa ve diğer Batılı ülkeler ekonomilerini geliştirmek için eski kolonilerinden insanlara muhtaçtı. Yıllar önce bana “evine geri dön” diyen bir ırkçıya dediğim gibi biz buradayız, çünkü onlar bizim ülkelerimizdeydi.
Bu istatistikleri hazırlayanlar belli ki ilk sıralarda bulunan “en mutlu ülkeler”de yaşayan diğer etnik kökenli insanları saymadı. Çünkü bu sözde “en mutlu” ülkelerde korkunç ırkçılık, ayırımcılık uygulanmaktadır. Onlar bu şartlar altında nasıl mutlu olabilir?
2018 Avrupa Birliğinin yayınladığı “Avrupa Birliğinde Siyah olmak” başlıklı araştırmaya göre dünyanın en mutlu ülkesi Finlandiya, başka bir listede de birinci sırada. Avrupa’nın en ırkçı ülkesi! https://fra.europa.eu/en/publication/2018/being-black-eu, https://harvardpolitics.com/nordic-racism/
