Yaz ayları mevsim itibariyle herkesin tatil planları yaptığı, genellikle deniz, güneş, eğlence odaklı bir dönemdir. Güneşli sabahlara uyanmaktan mıdır bilinmez, sanki bu aylarda hüzünlere, acılara yer yokmuş gibi gelir insana. Ben de hep benzer duygular yaşardım, hatta yazın ardından gelecek her sonbaharı – yaparak dökümü mevsimi olarak kabul ettiğimden olsa gerek- biraz kaygıyla beklerdim.
Oysa bu kez yaza zamansız yitikler damgasını vurdu. Önce hafta içi gelen bir telefonla, çok sevdiğim, yaşamımda hep özel bir yeri olan sevgili Seçkin hanımın (Seçkin Selvi) oğlunun ölüm haberi ile sarsıldım. Bir anda aklımda anılar canlandı, Emrah’la ilk karşılaşmamazı anımsadım. O zamanlar akademisyenlik hayallerimi entrikalarıyla Osmanlı saraylarına taş çıkaran İstanbul Üniversitesi’ne gömmüş ve Türk Haberler Ajansı’nda çalışmaya başlamıştım. Seçkin hanımın eşi THA’da benim haber müdürümdü.
Önce ajansta başlayan tanışıklık, hızla ailece bir dostluğa ve hatta o yaz Heybeliada’da komşuluğu dek uzandı. Yine o yaz askerden izne gelen Emrah’ın, bir günde haşlanmış istakoza dönüşmüş hali hala gözümün önünde.
Son yıllarda Seçkin hanımı da, Emrah’ı da çok sık göremiyordum, ama bu dostluğumuza engel değildi. Her gördüğümde sevgileri yüreğimi ısıtıyordu. Oysa artık Emrah yok, ama her zaman gülen gözleri anılarımda kalacak.
Haftasonunda postadan özlemle beklediğim, Cumhuriyet ve Radikal’in eklerinden oluşan kocaman paket çıktı. Ancak keyifle başladığım okuma maratonu bu kez de sevgili Sevin’in bir yazısından öğrendiğim bir başka zamansız yitik haberiyle gölgelendi. Ben Londra’ya geri dönmenin karmaşasında iken Jak Deleon aramızdan ayrılmıştı.
Jak Deleon’la yıllar önce Türk balesi ile ilgili bir çalışma yaparken tanışma fırsatı bulmuş, daha sonra değişik vesilelerle bir kaç kez biraraya gelmiştik. Hatta bir seferinde neden, niçin anımsamasam da, Harbiye’nin arka sokaklarında bir daha asla yerini çıkattamadığım bir ocak başında inanılmaz kebablar yemiştik.
Bana göre Jak Deleon birikimiyle, toplumsal duruşuyla, ürettikleriyle Türkiye’nin yüzakı olan aydınlarından bir tanesiydi. Yerinin doldurmak çok zor. Ne yazık ki o da bizi çok erken terketti…