Haber fıkra gibi.
Fransız hükümeti, yeni ”kemer sıkma” politikaları çerçevesinde yapılacak tasarruf önlemlerini açıklarken Fransa Cumhurbaşkanı Sarkozy’nin G20 zirvesi için gittiği Cannes’deki Majestic hotelin geceliğine 37 bin Euro verdiği iddia ediliyor.
İngiltere Başbakanı Camerun’un Cannes’te konakladığı otelin fiyatı ise ölümü gösterip sıtmaya razı etme cinsinden. Geceliği 1920 euro! Dolayısıyla Sarkozy’kinin yanında sudan ucuz!
AB Haber’in yazdığına göre İngiliz, Fransız, İtalyan basını konuyu gündeme getirince tartışma büyümüş. Elysee sarayı da konuyla ilgili açıklama yapmak durumunda kalmış. “Sarkozy Cannes’de kaldığı hotelin geceliğine 3 bin 500 Euro verdi…” Ve eklemiş; İtalya “Başbakanı Berlusconi’de Cannes’da kaldığı hotele geceliğine 30 bin Euro ücret ödedi…” Sarayın bu açıklaması yüreklere su serpmiş!
Geçtiğimiz gün, Almanya Başbakanı Angela Merkel’in, ana muhalefet Yeni Demokrasi Partisi (YDP) lideri Andonis Samaras’ın olumsuz tutumuna sinirlenip “Artık anlaşın, yoksa uçağa atlar gelirim” açıklaması iki liderin masaya oturmasına neden olmuştu ki mesele yukarıdaki haberden anlaşıldı. Şu ara Avrupa’dan hiçbir devlet Sarkozy, Merkel, Berlusconi gibi liderlerin konaklama ücretlerini karşılayacak güce sahip değil!
Şaka bir yana, Merkel’i, Sarkozy’yi, Berlusconi’yi izleyen Avrupa’yı izlemiş oluyor aslında. AB çifte standardını, ele telkin verirken kendilerinin yediği salkımları vs… Tüm kıtayı saran ekonomik sıkıntıyı zerre hissetmeyen bu üst zümre, tasarruf tedbirlerini konuşmaya gittiğinde dahi devletine böyle paralar ödetebiliyorsa üst perdeden bir “pes” demek şart oluyor.
Halka “aman suyunuzu damlatmayın, tasarruf ampülü kullanın, işe toplu taşıma aracıyla gidin, çocuğunuzu servisle okula gönderin” diye küçücük bütçelerin üzerinden ahkam kesenlerin, kendilerinin gecelediği otel parasıyla -şayet 1900 euro ise- bir ailenin bir ay geçinebileceğini düşünmekten acizken o zirvede ne anlattıkları merak konusu. Dolayısıyla “Tasarruf tedbirleri ve AB liderleri” paradoksunu iyice incelemek niyetindeyim.
***
Hep söylerim, tasarruf şart. Bu hem ekonomik dengelerin hem de ekolojik dengelerin bozulmasından dolayı şart. Dünyadaki hiçbir kaynağın bitimsiz olduğuna inanmadığımdan tüm kaynakların tasarruflu kullanılmasından yanayım. Suyun, elektriğin, ağacın, benzinin kısacası her şeyin. Küçük tasarruflar küçük bütçeleri rahatlatıyor ama daha önemlisi büyük kaynaklarda yapılacak tasarruf. Nasıl ki, ev bütçesinde faturalardan kısılan birkaç kuruş bize artı bir harcama kapısı açıyorsa Devlet harcamalarında tasarrufa gidildiği taktirde kazanılan para daha önemli yatırımlarda kullanılabilecek. Belki yol, belki okul, belki tiyatro salonu, belki spor salonu, belki kültür sarayı, belki huzurevi, belki park…
AB bizden farklı mı diyorsunuz? Belki haklısınız çünkü AB şu an bizden, bizim küçük ülkemizden çok daha kötü durumda.
