Burası, İstanbul’un merkeze uzak ilçelerinden Pendik’e bağlı Fevzi Çakmak Mahallesi.
Çevrede hem gecekondu tipi yapılar hem orta halli apartmanlar hem de modern bloklar var.
Yangının yaşandığı evin olduğu bina ise sıvası belli belirsiz yapılmış, boyası olmayan, girişinde eski eşyaların bulunduğu, iki katlı eski bir yapı olarak dikkat çekiyor.
Duvarda ‘Allah korusun’ yazısı ve Çukur amblemi
Binanın cephesine sprey boyayla “Allah korusun” yazılmış.
Yanına ise “Çukur” dizisinin iki taraftan üçgenle kapalı, üç noktalı ünlü logosu çizilmiş.
Yangının yaşandığı giriş katındaki pencereler epey eski görünüyor. Dışında ise demir parmaklıklar var.
Olayda dokuz yaşındaki Cennet Çelikkol, beş yaşındaki Zülfikar Sepetci ve iki yaşındaki Özden Sepetci adlı çocuklar hayatını kaybetti.
Yangın 11 Aralık Perşembe sabahı 02.30 sıralarında yaşandı.
İstanbul Valiliği’nin açıklamasına göre çocukların annesi Selvi Sepetci, bu yıl içinde doğan diğer çocuğu Ela Nur Zurnacı’yı tedavisi için Kartal Eğitim Araştırma Hastanesi’ne götürdüğü için olay sırasında evde değildi.
Anne Sepetci’nin Tiktok profilinde çocuklarının yüzlerinin güldüğü fotoğraflar ve bebeğiyle ilgili bir “Hoşgeldin” mesajı da var.
Emniyet kaynaklarına göre bebeğin babası ise cezaevindeydi.
Muhammed’in arkadaşının dileği
Görüştüğümüz mahallenin muhtarı Yıldıray Oktay, kendisinin de aynı sokakta oturduğunu, yangından hemen sonra olay yerine gittiğini, mahallelinin çocukları kurtarmaya çalıştığını anlatıyor.
Oktay’ın aktardığına göre evde ısınma, elektrik ısıtıcı ile sağlanıyormuş. Oktay, yangının da büyük ihtimalle bir üçlü prize çok fazla fişin takılması sonucu çıkmış olabileceğini söylüyor.
Oktay’ın ve mahallelinin anlattığına göre yangın sonrası çocuklar bir odaya kaçmışlar. Mahalleli ise önce balyozla demir parmaklıkları, sonra camları kırarak çocukları çıkarmaya çalışmış.
Valiliğin açıklamasına göre olay yerine giden itfaiye ve sağlık ekipleri, dairede bilinci kapalı dört çocuk bulmuş.
Çocuklardan üçü hayatını kaybederken, en büyük kardeş, 11 yaşındaki Muhammed Ali Çelikkol’un ise kaldırıldığı hastanedeki yoğun bakım servisinde tedavisi sürüyor.
Sokakta konuştuğumuz çocuklardan biri, Muhammed ile arkadaş olduklarını anlatıp “İnşallah Muhammed de ölmez abi” diyor.
‘Anne baba kağıt topluyordu’
Mahallede konuştuklarımızın anlattığına göre aile bu eve yaklaşık iki ay önce taşınmıştı.
Çocukların hiçbirinin bir okul öncesi kuruma, bir okula ya da kreşe gitmediklerini söylüyor mahalleli.
Muhtar Oktay, ailenin ikametini henüz mahalleye taşımadıkları için herhangi bir sosyal yardımdan yararlanıp yararlanmadıklarını bilmediklerini söylüyor. Oktay, ailenin Roman olduğunu belirtiyor.
Mahallelinin anlattığına göre karı koca geçimini kağıt toplayarak kazanıyordu.
Aynı binada yaşayan bir komşuları şunları anlatıyor:
“Sepetli bir motorları vardı. Onunla sabah erkeden çıkar akşam gelirlerdi. Muhammed’i de yanlarına alırlardı.
“Diğer çocuklar hep evdeydi, buralardaydı. Yeni bebekleri olunca kağıda giderken bebeklerini de götürmeye başladılar.”
BBC Türkçe‘ye konuşan Geri Dönüşüm İşçileri Derneği Başkanı Ali Mendillioğlu, kağıt toplayıcılığının çok çeşitli zorlukları olan ve güvencesiz bir iş olduğunu söylüyor.
Mendillioğlu bu işi yapanların çoğunun, aileleri memleketlerinde olan genç erkekler olduğunu ve ağırlıklı olarak depolarda yaşadıklarını anlatıyor ve ekliyor:
“Ama aynı durum Roman aileler için geçerli değil. Onlar aile olarak bu işi yapıyor. Genellikle küçük çocukları evlerde bırakarak çalışıyorlar.
“Evlerinde yangın koşullarını oluşturan birçok faktör var. Maalesef kağıtçılık belki de en aşağıdaki meslek ama bunun içerisinde Romanların diğer kağıtçılara göre çok daha kötü koşulları var.”
‘Her kış yaşıyoruz’
Geçen yılın Kasım ayında İzmir’in Selçuk ilçesinde bir evde yaşanan yangında da beş çocuk ölmüş, olay meclis gündemine de taşınmıştı.
Fikir ve Sanat Atölyesi (FİSA) Derneği Çocuk Hakları Merkezi her yıl yayımladığı “Çocuğun Yaşam Hakkı” raporlarında yangınlarda ölen çocukların da kaydını tutuyor.
Raporda, geçen yıl 29 çocuğun yangınlarda hayatını kaybettiği belirtiliyor.
BBC Türkçe‘ye konuşan FİSA Çocuk Hakları Merkezi’nden Ezgi Koman, kış aylarında yaşanan bu tür yangınlarla ilgili “sistematik” diyor:
“Biliyoruz ki Aralık ayı ile Mart ayı arasında bu tür yangınlar sistematik bir şekilde gerçekleşiyor. Bakın, takip edelim. Ne yazık ki Mart’a kadar başka yangınlar da olacak.”
Ailenin hikayesi
BBC Türkçe‘ye konuşan Açık Alan Derneği’ne bağlı Derin Yoksulluk Ağı’nın Araştırma ve Savunu Koordinatörü Önder Uçar, Pendik’teki ailenin profilini derin yoksulluk çerçevesinde yorumluyor:
“Ortadaki aile profili, bizim sahada kayıtlı hanelerimiz arasındaki profillere birebir uyuyor. Çok genç yaşta evlenen, boşanan, tekrar evlenen ve her evliliğinde çocuk sahibi olan, kayıt dışı işlerde çalışan hanelerden bahsediyoruz.
“Sahada yoksul çocuklar görüyoruz ve bu çocuklar çok genç yaşta evlenip çok hızlı anne ve baba oluyor. Bu derin yoksulluk döngüsü de ne yazık ki kuşaklar arasında devrediyor. Yeterli beslenmediği için sütü gelmeyen annelerle karşılaşıyoruz. Çocuklar da okullarda beslenmeye ulaşamıyorlar.”
Uçar, medyadaki bazı yorumlarda olayın sadece ailenin zaafıyla açıklanmasını da eleştiriyor:
“Burada, ailenin kabahatinden bahsedilemez gibi bir şey söylemiyorum ama genel olarak bu haneleri bu şartlara sürükleyen makro düzeydeki yapısal problemlerden de söz etmemiz gerekiyor.”
YAZININ DEVAMINI KAYNAĞINDAN OKUMAK İÇİN LÜTFEN LİNKİ TIKLAYINIZ
https://www.bbc.com/turkce/articles/c4g44dj3971o
Bu habere emoji ile tepki ver



