AB barış projesiymiş!

Bilindiği üzere, Rusya, Kazakistan ve Belarus Avrasya Ekonomik entegrasyon deklarasyonunu imzaladı.
Bununla, Avrasya Birliği’nde de Avrupa Birliği’nde olduğu gibi ortak bir ekonomik bölge oluşturulması hedefleniyor.
Daha anlaşılır bir dille, Ortadoğu’daki ülkelerin Rusya başkanlığında yeniden yapılanması.
Buna toparlanması da diyebiliriz.
Benim naçizane görüşüm, bu birlik konum ve yapı olarak sanki bize daha yakın.

***

Hatırlarsanız, TC Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu Temmuz’da Kıbrıs Rum Kesimi’nin Kıbrıs’taki müzakereleri geciktirerek, tek taraflı olarak AB dönem başkanlığını alması durumunda Türkiye-AB ilişkilerinin donma noktasına geleceğini söylemişti. Davutoğlu bu durumda, Türkiye’nin Rum yönetiminin dönem başkanlığını muhatap almasının söz konusu olmayacağını da sözlerine eklemişti.
Eylül ayında da TC Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay da “Rumlar AB dönem başkanı olursa dönem ilişkilerimizi dondururuz” ifadelerini kullanmıştı.
O günden bu yana müzakerelerde Rum kesimi olumlu bir yaklaşım sergilemediği gibi, Rum Lider Hristofyas kritik New York zirvesi öncesinde Türk tarafının çapraz oy konusundaki tavrını gerekçe göstererek dönüşümlü başkanlıktan vazgeçtiğini açıkladı.
Ne mi oldu?
Hiçbirşey…
Geçtiğimiz gün AB Bakanı ve Baş müzakereci Egemen Bağış, Davutoğlu ve Atalay’ın sözlerinden farklı olarak, “Türkiye’nin 52 yıllık AB geçmişine bakarsanız 6 aylık Rum dönem başkanlığı çok kısa bir süredir. Biz de onun çok üstüne düşülmemesi gerektiğine inanıyoruz. O da gelir, o da geçer” diyor.
Avrupa’daki ekonomik krize de değinen Bağış, Avrupa’da sefilleri oynayan bir siyasi tablo olduğunu, ancak Türkiye’nin AB’yi hiçbir zaman bir ekonomik ya da siyasi birlik olarak görmediğini, bir barış projesi olarak gördüğünü savunuyor.
Egemen Bağış çok başarılı ve sevilen bir Bakan. Bazı hedeflere ulaşmak için dün verilen sözün bugün değiştirilmesi de politikanın şanından. Ne var ki, Bağış’ın AB’yi bir barış projesi olarak görme sözüne takılmış bulunmaktayım.
İnsan hafızası hain. Nerde bir kötü olay var onu unutmuyor. Barış deyince de aklıma hemen Avrupa’nın göbeğindeki Bosna Hersek katliamı geliyor. Hatırlayınız, -ki elbet hatırlayacaksınız-Birleşmiş Milletler’in Bosna Savaşı sırasında siviller için ‘güvenli bölge’ ilan ettiği Srebrenitsa, 1995 Temmuz’unda Sırp kuvvetlerin eline geçtikten sonra, sekiz bini aşkın Müslüman erkek Bosnalı Sırp askerlerce toplanıp öldürülmüştü.
Bosna Savaşı, 21 Kasım 1995’te imzalanan ve ülkenin yüzde 30’unu teşkil eden Sırplara ülkenin yüzde 49’unu veren “Dayton Anlaşması” ile sona erdi. Savaş boyunca 45 Bini çocuk olmak üzere 312 Bin kişi öldürüldü, 50 Bin kadın tecavüze uğradı ve 2 Milyon kişi evini terk etmek zorunda kaldı. 28 Bin kişi hala kayıp olduğu söyleniyor.
Olayı soykırım olarak kabul eden Lahey Adalet Divanı adaletini gösterdi ve bundan Sırpların sorumlu tutulamayacağını söyledi. böylece, Batı Dünyası, Batı dünyası görmezden geldiği, görmezden gelmekten öte desteklediği bu katliamın cezalandırılmasını da engellemiş oldu.
Ne diyorduk;

1620200cookie-checkAB barış projesiymiş!

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.