AB, İran’a karşı Türkiye’ye rol verme peşinde

Yücel Özdemir / EVRENSEL – Avrupa, Ortadoğu’daki gelişmeleri yakından izliyor. Ancak bu, gelişmelerin seyrini insanlık adına olumlu yönde değiştirecek ya da değiştirebilecek güçte olduğu anlamına gelmiyor. Özellikle Birinci Dünya Savaşı’ndan önce ve sonra bölgenin en önemli aktörleri haline gelen Almanya, Fransa, İngiltere son altı aydır Filistin halkına karşı İsrail’e “tam destek” açıklamaları yapmaktan, silah göndermekten başka bir şey yapmıyorlar. Arada bir Gazze için yaptıkları “insani felaket” uyarıları ise timsah gözyaşlarından başka bir şey değil.

Halbuki 100 yıldan biraz fazla bir süre önce bölgede uçan kuştan bile bu emperyalist ülkelerin haberi olurdu. Şimdi bırakalım uçan kuşu, havalanan savaş uçaklarından bile bihaberler… Savaş ve gerilimin bir tarafını İsrail-ABD, diğer tarafını Rusya-İran ekseni belirliyor.

Avrupalı emperyalistler ise her fırsatta ikisinin arasında bir rol kapmanın çabası içinde. Bu nedenle sık sık bölgede boy gösteriyorlar. Sonuçta ABD-İsrail çizgisini gözü kapalı desteklemekten öteye bir seçenekleri yok. Almanya Dışişleri Bakanı Annalena Baerbock, çarşamba günü 7 Ekim’den bu yana yedinci kez İsrail’i ziyaret etti. Bu gidişle bakanlıktaki ofisini Tel Aviv’e taşımak durumunda kalabilir…

İki nedenden ötürü…

Birincisi; bölge sakinleşecek gibi görünmüyor. Her saldırı yeni bir gelişmeye gebe. Hal böyle olunca, tehlike büyümeye devam ettikçe rol çalma isteği de artıyor.

İkincisi; Baerbock birçok gelişmeyi İsrail’in gerici yönetiminin gözünden okuyor. Almanya’nın tarihsel nedenlere dayanan “İsrail hassasiyeti” her dışişleri bakanında vardı, ancak Baerbock kadar işi çığırından çıkaran, dengeyi kaçıran olmadı.

7 Ekim saldırısından sonra İsrail’e giden ilk dışişleri bakanlarından biri olan Baerbock, 13 Nisan gecesi İran’ın saldırısından sonra da “geçmiş olsun”a giden ilk dışişleri bakanı oldu. Bu nedenle olsa gerek; İsrail yönetimi tarafından en üst düzeyde karşılandı. Önce Dışişleri Bakanı Israel Katz sonra Cumhurbaşkanı Isaac Herzog ve Başbakan Netanyahu tarafından ağırlandı. Aynı gün İngiltere Dışişleri Bakanı David Cameron da Tel Aviv’deydi.

Baerbock, ziyaretinden önce Alman basınına yaptığı açıklamalarda “itidal”den çok İran’a “Ayağını denk al” mesajı verdi. İsrail’in yaptığı hava savunmasıyla İran’a karşı bir zafer elde ettiğini söyleyen Baerboch, ‘Proxi’ dediği İran’ın bölgedeki müttefiklerini de uyardı.

İsrail’den ayrılırken de “İran’ın yaptıkları yanına kâr kalmayacak” diyerek AB tarafından ilan edilen yeni yaptırım paketini işaret etti. İsrail’in kendi sınırları dışında saldırması, İran ve müttefiklerinin komutanlarını katletmesini, Şam’daki elçiliği bombalaması konusunda bir tek ima dahi yapılmadı. “İsrail’in hakkıdır, ne yapsa yeridir” anlayışı hakim.

Netanyahu, görüşmeden sonra yaptığı açıklamada, “Bazı öneri ve tavsiyelerde bulundunuz. Ancak açıkça ifade etmek istiyorum, kararları kendimiz vereceğiz ve İsrail’i savunmak için gereken her şeyi yapacağız” dedi. Bunu “Yaptığınız itidal önerilerini takmıyoruz” diye tercüme etmek daha doğru olur. Nitekim, Baerbock’un ziyaretinin ardından Alman basını da Netanyahu’nun bu açıklamasını “Baerbock’a tokat gibi yanıt” diye verdi.

Zaten, Netanyahu ve savaş kabinesinin diğer üyeleri, “Ne yaparsak yapalım, Batı bizi desteklemeye devam edecek” güveni içinde hareket ediyorlar. Bu nedenle en azından AB tarafından dizginlenemez hale geldiler. Dolayısıyla Ortadoğu’daki savaş ve gerilime, Almanya ve İngiltere başta olmak üzere birçok ülkeyi peşlerinde sürüklüyorlar.

Genel olarak AB de bu çizgide. Çarşamba günü Brüksel’de olağanüstü toplanan AB zirvesinde İran ve İsrail’den yeni saldırılardan vazgeçmeleri istenirken, İran’a karşı bir dizi yeni yaptırım kararı alındı. Bunların başında roket ve insansız hava aracı üreten firmalar geliyor. Bu firmalarla ticaret yapan ülkeler de AB’nin hedefinde olacak.

AB’nin İsrail’e saldırgan dış politikası nedeniyle tek bir eleştiride bulunmaması, İsrail’i girdiği yoldan çeviremeyeceği, belki de çevirmek istemediği anlamına geliyor. Bütün planlar İsrail’in savaşı bölgeye yayma isteği üzerinde kurulu. Ekonomik, askeri ve uluslararası koşullar İsrail lehine, İran ve müttefiklerinin aleyhine işliyor.

Bu nedenle AB zirvesinde Türkiye’nin rolüne dikkat çekildi. ARD televizyonu AB’nin aldığı kararları şu şekilde özetledi: “İran’a karşı kararlı duruş, Türkiye’yi İran’a karşı müttefik olarak kazanma ve AB’nin savunma kabiliyetini güçlendirme.” Yakın dönemde AB’nin Ortadoğu politikası haline gelmesi beklenen bu üç madde, AB’nin bölgede İsrail’e tam destek verme ve İran karşıtı bir cephe kurma çabası içinde olacağını gösteriyor.

Bu cephenin başına Türkiye’nin geçirilmek istendiği de anlaşılıyor. Zira, aynı zirvenin sonuç bildirisinde uzun bir süredir “buzdolabında tutulan” AB-Türkiye ilişkilerinin stratejik çıkarlara bağlı olarak yeniden canlandırılması için özel çağrı yapıldı. Bu kapsamda Türkiye-AB Gümrük Anlaşması’nın modernleştirilmesi için müzakerelerinin başlamasından söz ediliyor. Hamas ve Kuzey Kıbrıs gibi engeller aşılabilirse, vize serbestisi ve AB katılım müzakerelerinde normalleşme döneminin başlayacağından söz ediliyor. Bu gerilimin ortasında AB’nin Türkiye’yi yeniden “hatırlaması” elbette tesadüf değil.

AB’nin emperyalist ülkeleri diplomasiyle kapamadıkları rolü, muhtemel bir bölgesel çatışmadan sonra oluşacak yeni tabloda kapmaya çalışacak gibi görünüyor. Bu nedenle Ortadoğu’daki halkların yaşamı gerçekten de büyük bir tehlikeyle karşı karşıya.

2771920cookie-checkAB, İran’a karşı Türkiye’ye rol verme peşinde

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.