1 Mayıs’ta İstanbul kuşatma altındaydı… Olağanüstü önlemler alınmıştı, bombalarla, gazlarla, tazikli sular bol bol kullanılarak…
Peki İstanbul işgal altında mıydı; düşman mı sarmıştı ortalığı; kime sıkılıyordu canavarca tazikli sular, kime atılıyordu gaz bombaları; kimler biber gazları altında acı acı öksürtülüyor, soluk alamaz hale getiriliyordu…
Kimin hastanesiydi acilinde gaz bombası atılan, ki böyle bir şey savaşlarda, düşman hastanelerinde bile yapılmazdı; yapılmamıştı; kimin ilk okuldaki çocukları yedikleri gaz bombası ile şoka girmiş, korkudan ve acıdan ağlamayacak duruma getirilmişti;
Atılan tekmeler kimin canını yakıyordu; acımasızca savrulan joplar, sopalar kimin vücudunu dağlıyor, yaralar açıyordu;
Bunlar bu ülkenin düşmanları mıydı yoksa?!
Her gün sınıfları dolduran, üniversitelerimizde ders veren öğretmenlerimiz, hocalarımızdı bunlar; hastanelerimizde can kurtaran doktorlarımız, hemşirelerimizdi; avukatlarımız, devlet memurlarımız, işçilerimiz, emekçilerimizdi; en acısı evlerimizden gözlerinin içine bakarak gönderdiğimiz çocuklarımız, yavrularımızdı, öğrencilerimizdi…
Devlet bunları dövüyordu; bunların, yani canlarımızın canlarını yakıyordu; peki bu devlet kimin devletiydi öyleyse?!
Bu ülkeyi ayakta tutan, bu ülkenin üretilen tüm değerlerinde alın teri olan insanlardı bunlar; Geleceğe dair kaygıları olan; ülkelerinde olan bitene karşı sorumluluk hisseden ve tavır alabilen insanlardı bunlar… Ve dün onlara acımasızca saldırıldı, canlarına kast edildi İstanbul sokaklarında…
Dün 1 Mayıs kuşatma altına alındı bu şehirde; beklide tarihe geçecek bir gündü bu, çünkü beklide dünyada ilk kez İstanbul’da 1 Mayıs böylesine yenilgiye uğratılmıştı…
Bu konuda kendimizle ne kadar gurur duysak azdı!!!
Daha önce sosyal güvenlik haklarıydı, kırpılıp küçültülen, ücretleriydi, sofralarına koyacakları ekmekleri, yutacakları lokmalardı, onlara saldırılmıştı; bu kez ise bütün dünyada kazanılmış bir hak olan, 1 Mayıs’ın kendisi mağlup edilmişti, olay kökünden halledilmişti yani; bundan büyük zafer olabilir miydi…
Ben böyle bir kuşatma görmemiştim yıllardır; masum insanlar demiyorum hepimiz masumduk zaten; hiç birimiz bu ülkenin emeğine, yarattığı değerlere saldıran, onu sömüren, emperyalistlere peşkeş çeken kişiler değildik en azından; sokak aralarında sıkıştırıldık; bir o caddeye bir bu caddeye, ardımızda biber gazları, gaz bombaları, joplar sopalar kapana sıkıştırılmış hayvanlar gibi parçalandık, birbirimizden koparıldık; bir araya getirilmedik, Taksim meydanında birleşemedik…
Emperyalizmin en büyük silahı da bu değil miydi zaten; EMEĞİ PARÇALAK; işçilerin, emekçilerin bir araya gelmelerini engellemek;
En çok korktukları güçtü bu çünkü; ödleri kopuyordu emeğin birleşmiş gücünden…
Taksim meydanında da korkulanda buydu işte; emekçinin birleşmiş gücü, enerjisiydi görmekten korkulan… 1 Mayıslar bunun için bu kadar önemliydi zaten; bir ülkeyi ayakta tutan, gerçek değeri üreten, asalak olmayan emekçi sınıfın kendi gücünün farkında olması ve bu gücün enerjisini yönetenlere hissettirmesiydi…
Bu güç hiç de kolay elde edilmemişti üstelik; 1 Mayıs kutlamalarının bir hak olarak elde edilebilmesi için nice canlar verilmiş, nice canlar yakılmıştı dünyada; meydanlar kan gölüne dönmüş, emekçiler zindanlarda, hücrelerde hırpalanmış, işkenceler görmüştü; Onları anmanın, onlara teşekkür etmenin de bir günüydü; yegane günüydü 1 Mayıs…
Emeğe saygı, emekçiye saygı günüydü;
1 Mayıs bu ülkeye düşman insanların bir araya geldiği bir gün değildi; bu ülke için gerçekten alın teri döken; parayla para kazanan adeta kumarhane ekonomisiyle ülkeyi yönetenlerin aksine yaşamamız için gerekli her şeyde emeği olan, alın teri olan insanların günüydü…
Dün 1 Mayıs kuşatılarak, mağlup edilerek bir kez daha şunu gördük; bu ülkede emekçiye nasıl bakıldığını; emeğe, alın terine ne kadar saygı duyulduğunu…
Gözlerimiz doldu; gururdan değil ama biber gazından, gaz bombalarından…
Dün bütün dünya, bütün insanlık, yılların kazanımı olan bir hakkın, 1 Mayıs’ın İstanbul sokaklarında nasıl ayaklar altına alındığını, kuşatıldığını ve mağlup edildiğini gördü…
Aferin bize, Aferin bu ülkeye; 1 Mayısları bile mağlup edebilecek kadar güçlüydük ya; Bir benzerimiz daha yoktu dünyada her halde!!!
________________
* İÜ’de öğretim üyesi