ALMANYA’DAN… AABF’i rahat bırakın

Avrupa’da çok ünlü bir cehennem fıkrası vardır. Bu fıkraya göre cehennemde sadece Türklerin başında kimse nöbet tutmaz. Çünkü kendi aralarından cehennemden kaçmayı becerecek gibi olanların kollarından, ayaklarından Türkler tutar, kaçamasın diye.

Kıskançlık mıdır?

Orhan Kemal’in bir roman yazarak dile getirdiği gibi “Murtazalık mıdır” ?

Ya da birilerine uşaklık mıdır ?

Bu sorulardan hangisi doğru cevap olursa olsun. Bu durum Aleviler için de aynen geçerli.

Şu anda Almanya’da yaşanan bir gerçek. Türkiye Cumhuriyeti’ni temsil eden bir zat bu ülkeye geldiği ilk günden itibaren Almanya Alevi Birlikleri Federasyonu’ndan garip bir rahatsızlık duyarak bunu kamuoyuna da yansıttı.

Bu onun sorunu ve Aleviler için yeni bir olay değildi. Yüzlerce yıl boyunca “kraldan çok kralcı” yöneticilerin onlara neler çektirdiğini Anadolu’da yeterince yaşamış ve öğrenmişlerdi.

Ancak AABF’ye karşı bu tutumu kullanmaya kalkan bazı Aleviler cehennem fıkrasını hiç aratmayacak bir şekilde bir tutum içinde bir “bölücüler” propagandasına borazanlık yaparak aslında Alevi Toplumu’na en büyük zararı verdiklerinin farkında olmasa gerekler.

Bundan çok az bir zaman önce “Aleviler Almanya’da yaşıyorlar mı yaşamıyorlar mı ?” diye bilinmezken genç solcu bir ekip Alevi Hareketi’ne ilk önce Almanya’da sonra da Avrupa’da sahip çıktı.

O zamanlara kadar dernek odalarına kapanmış ve toplum içinde hiç bir rolü olmayan Aleviler Turgut Öker ve arkadaşlarının başarılı çalışmaları ile ilk olarak kendi içlerinde toparlandılar.

Ardından Alman Toplumu’na kendilerini ve sorunlarını anlatmaya başladılar.

Sonunda eğer bugün Almanya’nın dört bir yanında cemevlerinin olması doğal bir hale geldiyse bu onların eseri.

Günümüzde bazı eyaletlerin okullarında Alevi çocuklar için onlara uygun din dersi veriliyorsa, Alevi dernekleri Alman politikasının gözünde “barış içinde birlikte yaşam” açısından doğru adresler olarak tanımlanıyorsa, özellikle sol partiler de onlarca Alevi genç politikacı yerel alanda çok faal bir konumdaysa ve hükümetin oluşturduğu komisyonlara abone konumuna geldiyseler aslında bu tüm Aleviler için bir gurur kaynağı olmalı.

Onları yüksek sesle düşünerek “Alevilik müslümanlık mıdır?” tarzı bir sorgulama içindeler diye “bölücü” ilan etmek bence “bunların bu konumundan rahatsızız, bölelim” demek anlamına geliyor.

Bu tartışmayı doğru ya da yanlış bulabiliriz ama bu tarz bir soruyu dürüst bir şekilde yüksek sesle düşünmelerine karşı çıkanlar acaba düşünce özgürlüğüne de karşı tavır aldıklarını fark etmeyecek kadar bazı odakların etkisinde mi hareket etmekteler ?

Almanya’da AABF ve Avrupa’da Konfederasyon adı altında Türkiye’deki Aleviler için bile bir umut haline gelen Turgut Öker ve arkadaşlarını “bölücü” diye tanımlayanlar acaba Aleviler için bu derece başarılı çalışmalar yapan ve de solcu olmakla gurur duyan bu insanları karalamaya çalışırken “cehennem fıkrasındaki ayak bacak tutan” rolünü yüklendiklerini farketmiyorlar mı ?

Alevi olmayan bir gözlemci olarak son sözüm: Alevi Hareketi’ne “bölücü” karalaması yapanlar  bile bugün Almanya’da “adam yerine konuluyorlarsa” bu da AABF sayesinde!

 

1615360cookie-checkALMANYA’DAN… AABF’i rahat bırakın

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.