ALMANYA'DAN… Politikada verilen sözler

Türkiye'de ya da KKTC'de yazı üretmekteyseniz emin olun Almanya'daki ya da Hollanda'daki meslektaşlarınız sizi kıskançlıkla izlemektedir. Onlar her gün yazı konusu ararken Türkiye ya da KKTC'de yazı konuları bolluğunda yüzmektesinizdir. İşte size Bursa'da 2007 yılında sadece  8.000 YTL yıllık gelir beyan edip sadece  1.300 YTL vergi ödeyen sözde "işadamının" oğlu için organize ettiği sünnet düğünü. Bu düğün bana sokaklarda çokca duymaya alışkın olduğumuz "görmemişin oğlu olmuş, bir tarafını kopartmış…" sözünü hatırlatıyor. Ya da isterseniz size bugün Çatalköy'de Körfez Plajı'nda çoluk, çocuk denize girerken elinde harpun ile güya "balık avlayan" kahraman dalgıçtan bahsedebilirim. "Gökte ararken, yerde bulunan" türden bir yazı konusu değil mi? Denize girilen bir koyda adam elinde "lastikle gerilen zıpkın sistemi" ile balık avlamakta. Almanya'da polis böyle bir "kahramanı" kelepçeleyip ilk önce karakola götürür. Çünkü insanların arasında atışa hazır zıpkınla gezen birinin her hangi bir caddede ağzına mermi sürülmüş bir tabanca elinde yürümesi arasında bir fark yoktur ve suçtur. Her ikisi de can güvenliğini tehdit anlamına gelir.  Düşünün plajda yüzerken balık sanılıp vurulan bir İngiliz çocuğunun tüm dünyada "Kuzey Kıbrıs Turizmi'ne sağlayacağı reklam katkısını!".  Gördüğünüz gibi bu konuda Aziz Nesin'den ilham alarak sayfalarca yazmak mümkündür.

Ancak ben yine her şeye rağmen Almanya'dan bahsedeceğim bugün. İlk önce Almanya'nın yeni Kıbrıs Cumhuriyeti Büyükelçisi aynı ondan önceki büyükelçi olduğu gibi çok değerli bir diplomat olan Dr. Gottfried Zeitz'e "hoş geldiniz!" demek istiyorum. Almanya ve Kuzey Kıbrıs arasındaki ilişkiler verimli bir şekilde gelişmeye devam ederken çok sayıda Kuzey Kıbrıs dostu politikacının olduğu Hessen Eyaleti ise tüm Almanya'nın kaderini etkileyici bir rol oynamaya devam ediyor.

Hessen'de bu yılın başında gündeme gelen seçimler öncesi SPD Eyalet Teşkilati Başkanı ve  Başbakan adayı Andrea Ypsilanti'nin seçmenlere verip de sonra tutmadığı bir seçim sözü ortalığı toz duman etmekte. Andrea Hanım seçim öncesi "geçmişi açısından Alman Toplumu tarafından sevilmeyen Sol Parti ile kesinlikle hiç bir şekilde koalisyon yapmayacağı vaadinde bulunmuştu. Seçimlerin ardından "ne yapalım hristiyan demokratların iktidardan gitmesi için tek çaremiz bu" diyerek Sol Parti'nin tolere ettiği bir hükümet kurmaya kalkınca kıyamet koptu.

Kavga öylesine boyutlara vardı ki şimdi Kasım ayında Hessen Eyalet Meclisi'nde Sol Parti'nin dışarıdan desteği ile iktidara gelmeye kalktığı takdirde sonuç ne olursa olsun SPD'nin 2009'da yapılacak Federal Parlamento Seçimi'nde seçmenlerce cezalandırılması kaçınılmaz olacak. Ypsilanti, planı tutar da başbakan olursa büyük bir ihtimalle "ipleri ile kuyuya inilmemesi gereken" Sol Parti'liler onu yarı yolda bırakacaklar ve zarar büyük olacak. Yok eğer plan tutmazda yeterli oyu sağlayıp başbakan olamazsa tüm Almanya bu duruma gülecek ve zarar en az diğer olasılık kadar büyük olacak.

Son kamuoyu yoklamalarına göre SPD seçmenlerinin %54'ü bu maceraya karşı! Hessen'li seçmenlerin %70'i ve SPD'lilerin %65'i Ypsilanti'nin bu adımının partisine zarar vereceğine inanmaktalar. Seçmenlerin %61'i bu nedenle yeni bir eyalet meclisi seçimi talep ediyorlar. Ve işin acı tarafı bu saatten sonra yapılacak bir seçimde SPD'nin en az %10,6 oranında oy kaybı bekleniyor.

Gördüğünüz gibi verilen ve tutulmayan bir politik söz nelere mal olmakta! Aslında bu sadece Almanya için geçerli de değil! Değil mi?

1616470cookie-checkALMANYA'DAN… Politikada verilen sözler

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.