AVUSTURYA’DAN… İşçiler birbirine mi düşürecek?

Çok önemli olmadığı taktirde mesleki yaşamımda karşılaşmış olduğum olayları yazmamak kuralımdır.  Ancak bazı olaylar var ki, anlatılmadığı sürece haksızlık yapıldığı kanatindeyim. Yazmanın ve anlatmanın görev olduğunu düşünüyorum.  Aşağıda anlatmaya çalışacağım konuyu da işte böyle bir görev diyerek yazmak istiyorum.

Kısaca yaptığım işi tanıtmak isterim; 1987 yılından bu yana Viyana İşçi Odasında iş hukuku uzmanı olarak çalışmaktayım. Bu süre içerisinde sadece iş hukuku değil, kira hukuku, işsizlik sigortası, emeklilik ve daha nice özel konularda Viyana’da Türk işçilerine yardımcı olmaya çalıştım. Başı darda olan Türk işçisi odamın kapısını çaldıl.

Bunlardan birisi de genç bir hanımdı. Yanında beş yaşında güzel mi güzel kızı ile gelmişti. Durgun, hüzünlü bir hali vardı. Konuşmaya başladı. Konuşdukça, anlattığı şeylerin gerçek olmadığını düşünerek, acaba akli dengesi yerinde mi diye kendi kendime sormaya başladım. Bu arada çantasından bazı belgeleri çıkardı ve masamın üzerine koydu. Bir taraftan hanımı dinlerken, diğer taraftan da önüme konulan kaza sigortasının düzenlemiş olduğu doktor raporunu okumaya başladım. Raporu okudukça, biraz önce kendisi hakkında akli dengesinin yerinde olup olmadığını düşündüğümden dolayı utandım kendimden.

“Hiç kimseye zararı olmamıştır, karıncayı bile incitmez Osman” diyordu.  Osman henüz 41 yaşında. 5, 13 ve 15 yaşında üç çocuk babası. Daha önce 13 yıl işletmede aralıksız çalışmış. Daha sonra Aşağı Avusturya’ eyaletinin küçük bir kasabası olan Himberg’ de bir ağaç işletmesine girmiş, orada çalışıyormuş. “Kocam çalışkandır” diyor Osman’nın eşi. Türk iş arkadaşları Osman’ ı işten çıkarttırmak için aralarında imza toplamışlar. İmzadan haberi olan Avusturyalı ustabaşı Osman’nın çıkışına tam da çalışkanlığından dolayı karşı çıkmış. “Siz sağa sola kaytarırken, Osman çalışıyor, işletme pırıl pırıl oldu” diyerek itirazını imza toplayanlara iletmiş.

Emellerine ulaşamayan Türk meslektaşları “bilerek kazaya sebep oldular” diyor hanım, sesi çatallaşarak. Osman’ nın Ankaralı ve Samsunlu meslektaşları Osman’la hep dalğa geçerlermiş, bu adam deli derlermiş. Osman’ nın hanımı tarafından suçlanan meslektaşların kişileri tanırım. Hatta bunlardan birisi haksızlığa uğramış olduğu firmadan dolayı bana gelmiş, kendisine de yardım etmişim. 

Hanımın anlattığına göre Ankaralı ve Samsunlu Türkler, bu senenin Ocak ayında kazaya sebep olmuşlar. Stapler ile Osman’ nın üstünden geçmişler, Osman hastaneye kaldırılmış. Kaldırıldığı hastanede gözlerini açmış. Kaza sonucunda Osman’ nın sol bacağı kesilmiş, sol kolu işe çolak kalmış. Osman aylarca hastanede kalmış, tedavisi tapılmış, hanım bana geldiğinde  eşinin hala hastanede söylemişti. “Daha da uzun süre hastanede kalacaktır” diyordu.  5 yaşındaki o güzel kız babasını soruyormuş, “babam neden hep yatıyor anne” diyormuş.

Kazaya sebep olanlar daha sonra hastaneye gitmişler. “Ağızlarından bir özür dilemek ile ilgili bir söz çıkmadı, özür dilemedikleri gibi, dalğa geçercesenine Osman’ a kafayı kullan da emekli olmaya çalış, fırsatı değerlendir” sözlerini hep tekrarlıyor Osman’ nın eşi. “Sanki dalga geçiyorlar insanla, adam bir bacağını kaybetmiş bir kolu çolak kalmış, kafayı kullan diyorlar” diyor.  Henüz 41 yaşında üç çocuk babasını sakat bırakacaksınız, ondan sonra da karşısına geçip, “daha ne istiyorsun, emekli bile olabilirsin” diye söz etme cesaretini bulacaklar.

Bu hangi vijdanla açıklanır ya da ne yapmak isterler. “Keşke işten çıksaydın” diyorlarmış. Osman işten çıkartılmış olsaydı ne olurdu, Osman’nın yerine bir yakınları işe girerdi.  
“Fren yapamadım” diyormuş. Beyimiz sanki otoyolda 140 gidiyor.  Fren yapamadım diyen vicdansızın hiç beş yaşında oğlu veya kızı olmadı mı? Onlarla bundan böyle koşup oynarken, Osman’ nın çocukları ile bir daha koşamayacağını düşünüp kahrolmayacak mı, bilinmez. 

Ancak Avrupa Birliği içinde en zangin ülkelerden biris, olan Avsturya’ da  bir gerçeklik kendisini hissettirmeye çoktan başladı. O da yoksulluk sınırında bulunanların sayısının süreklü arttığıdır. Bunu ben her gün yaptığım iş içerisinde tesbit etmekteydim. Bunu artık Avusturya Sendikalar Birliği de dile getirmekte, siyasi part liderleri de.  Özellikle Yeşiller Partisi Başkanı yoksulluğun artmakta olduğuna bir kaç defa dikkat çekmişti.
İşsizlik artmakta, özellikle kalifiysiz işlerde çalışan Türk işçilerin arasında işsizlik çok yüksek.  Yakınlarını çalıştıkları işyerine aldırmak için Osman’ a yapıldığı gibi  “iş kazaları” süsü verilerek çalışan işçiler birbirlerine karşı mı olacaklar, görecegiz. Korkarım yanılmayacağım. 

1596930cookie-checkAVUSTURYA’DAN… İşçiler birbirine mi düşürecek?

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.