Başkanlık sistemi…

Şu başkanlık sistemi her seçim öncesi ve sonrası muhakkak gündeme getirilir.
Ne hikmetse temcit pilavı gibi bu konuyu tartışır dururuz.
Hiç kimse çıkıp da “Yahu biz bunu daha önce çoook tartıştık. Anladık ve gördük ki bu elbise bize göre değil.” demez.

Hem “ Henüz demokrasimiz yarım” deyip “Tam demokrasiye doğru gidiyoruz” diye caka satacaksın.
Hem daha birinci etabı geçmeden, en tepeyi hedef alıp başkanlık sisteminden dem vuracaksın.

Olmuyor beyler, beyefendiler.
Daha demokraside gidilmek istenen hedefim yol taşları iyi döşenmiş değil.
Her gün, her ay beklenmedik yol kazaları yaşıyoruz.
Bütün bu “kaza” ve “ şarampole” uçmalardan ders almayıp hala başkanlık sistemini ısıtıp ısıtıp gündeme taşıyoruz.

Rahmetli Özal denedi..
Hatta uzun süre nabız yokladı.
Ama olmadı.
Hem ömrü vefa etmedi hem bazı “güç odakları” yeşil ışık yakmadı.

Daha sonra dokuzuncu Cumhurbaşkanı Demirel aklına taktı.
Hiçbir zaman dillendirmedi.
Ama başkanlık sistemini inceletti.
Hatta kökte araştırma için birim kurdurdu.
Binlerce sayfalık araştırmalar yetmiyormuş gibi Fransız anayasa profesörlerinden akıl aldı, onlara da rapor hazırlattı.

Sonuç:
Tıssssss.
Tek kelime açıklama yapmadı.

Demirel hem akıllı adamdır, hem korkak.
Başkanlık sistemi eğer bize uygun olsaydı bile bo sorunu kamuoyuna açıklamazdı.
Çünkü hemen baştan medya tavır alırdı.
“Yine geleceğini garantiliyor” diye eleştiri bombardımanına tutulurdu.
Oysa Demirel’in meşhur deyişlerinden biri de “ Kendim için bir şey istiyorsam, namerdim” cümlesi yine gündeme oturabilirdi…

Demirel gitti, Ahmet Necdet Sezer geldi.
Sezer gitti.
Çünkü hiçbir isteği, önerisi, talebi olmadı.
Geldi ve yedi yıl sonra gitti.

AKP döneminde ikinci kez başkanlık sistemi tartışmaya açılıyor.
Oysa ne RTE’nin kafasında, ne de Cumhurbaşkanı Gül’ün zihninde böyle bir sistem yok.

Dünyada ABD ve Fransa’da uygulanıyor.
Biri tam, diğeri yarı başkanlık sistemi.
Bu sistemler de sık sık arıza yapıyor.
Yani tam oturmuş değil.
Ama hiç olmazsa bu iki ülkede hukuk oturmuş.
İnsan hakları biraz dillendiriliyor.
Orduları kışlasında.
Demokrasi yerleşik.
Demokratik gelenekler oturmuş.
Hazmetme kapasiteleri yüksek.
ABD ve Fransa’da başkanlık ve yarı başkanlık sistemlerinin uygulanmasını anlarım ama daha demokrasi açısından “ ince ve uzun yol”u kat etmemiş bir Türkiye’nin, tamından vazgeçtik, yarı başkanlık sistemine zıplaması ne demek?
Hayal demek…
Bence hayal etmenin hiçbir zararı yok.
Hatta yan etkisi de yoktur.

Hani meşhur bir fıkra vardır.
Adam doksan yaşına dayanmış.
Kahvedeki arkadaşlarına seks fıkraları anlatır dururmuş.
Her gün muhakkak “ Ben eşimle günde beş kere…. Yaaaa “ dermiş.
Bir gün, bir hafta, bir ay derken kahveye gelen doktora sormuşlar:
“Doktor bey, Murtaza amca nerdeyse asırlık durumda. Ama günde en az beş kere seks yaptığını söylüyor. Sizce doğru olabilir mi?” diye sormuşlar.
Doktor gayet sakin:
“Söyleyebilir. Söylemek ve hayal etmek sağlığına hiç zarar vermez. Hatta günde bir kere değil, beş vakit söylese bile zararı yok.”

Bizim başkanlık sistemi hayali de böyle bir şey olsa gerek.
Önüne gelen hayal ediyor.
Maşallah sağlıkları tıkır tıkır…

1627790cookie-checkBaşkanlık sistemi…

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.