Celalettin Can’ın bitmeyen hapislik serüveni

Şebnem Korur Fincancı / EVRENSEL – Sevgili Celalettin Can en değerli yoldaşlarımdan, dostlarımdan biridir. Hapisten çıktığımdan beri dostlarla bir araya getirmeye çalıştı, buluşalım dedi ama bir türlü başaramadık. Depremler, seller, yangınlar derken memleket sathı yangın yeri olunca, onun işleri benimkilere denk düşmedi, ortak bir zaman bulamadık. Tam bu aralar yollardan yolum İstanbul’a düşmüşken, arasam dedim ama zaman gene örtüşemedi. Siz bu yazıyı okurken, sevgili yoldaşım yeniden hapishane yolunu tutmuş olacak. Bu kaçıncı, saymaktan ben yoruldum ama o hiç yorulmadı. Gene neşeyle, umutlu ve eylemci bir iyimserlikle yapılması gerekenleri, önümüzdeki günlerde yapacaklarımızı paylaştı aradığımda.

Bu sefer neden derseniz, insanlık için yürüttüğümüz mücadelenin bir parçası olarak Özgür Gündem gazetesinin kapatılma ile karşı karşıya olduğu süreçte dayanışma çerçevesinde bir günlük yayın yönetmenliği yapanlardan biriydi dostum Celalalettin Can. O davada ilk tutuklananlardan, ancak inanılmaz bir dayanışmanın yansımasıyla on günde hapisten attıkları üç kişiden biri olarak kimimizin daha uzun hapisliğinden beraatlere, beraati bozup yeniden yargılamalara uzanan bu davada onun payına düşen de 15 aylık kesinleşmiş mahkûmiyet kararı oldu.

Celalettin Can 78’liler Girişimi Sözcüsü, kimi yerlerde başkan falan yazar ya, sakın aldanmayın. Hayatımda gördüğüm en erk karşıtı insanlardandır yoldaşım. Üstelik geldiği siyasi yelpaze düşünülünce hayli de şaşırtıcıdır. Mücadele sürecinde yapılacak işlerin en ağırını, en çok işi sırtlanarak sizi mahcup eder, işin neresinden tutacağınız telaşına kapılırsınız, hayallerine ortak eder, omuz vermeden yapamazsınız. Dayanışmanın orta yerinde el birliği ile ’80 cuntasının yasaklarını ortadan kaldıran girişimin yalnızca sözcüsüdür. Sözü, mücadeleyi hepimizin kılmıştır. Gördüğü ağır işkencelerin, onlarca yıllık hapisliğinin ardından, işkencelerin en katmerlisini yaşattıkları Diyarbakır Askeri Cezaevi için de mücadeleyi ören, hepimizi hakikat inşasının parçası yapan yoldaşımın en büyük kaygısı bu sürede bitirilmesi gereken işlerden uzak olması şimdi.

İlk işlemlerin ardından devamla Metris Cezaevi ve ardından Silivri Cezaevinde işlemleri yapılacakmış, denetimli serbestlik ve mahsup hakkı kabul edilmezse, mahkûmiyet cezasının tamamlanması için 15 ay mahkumiyetin dörtte üçünde (11 ay 25 gün) Silivri Cezaevinde kalacak. Bir kez daha…

Bu dönemde hapishanelerdeki siyasi mahpuslardan Türk Tabipleri Birliği’ne gelen mektuplarda en sık karşımıza çıkan sorunlardan biri de bir bahaneyle, denetimli serbestlik hakkının ellerinden alınması. Günler kala insanları belirsiz sürelerle yeniden mahpusluğa mahkûm eden idareler, üstüne bir de sürgün etmekten geri durmuyor. Sesini duyuramamanın ağırlığında başlayan açlık grevleriyle bedenlerini, yaşamlarını sese dönüştürmeye çalışıyor mahpuslar. Yüz günü geçen açlık grevlerinden haberdar oluyoruz son zamanlarda ama alabildiğine gürültülü bir sessizliğin yaşamlarımızı işgal ettiği günlerde sesleri de o kakofoni içinde yok olup gidiyor. İdarelerin değil, farklı bir siyaset ihtimalinin varlığına tahammül edemeyen iktidarın izdüşümü elbette bu kararlar. O izdüşümünün nerelere kadar uzanabildiğini yıllardır görüyor, tanıklık ediyoruz. Yargıya uzanmasa kolluğa, ona da uzanamadığında yurttaşa değip geçen izdüşümlerinden yayılan bir ürküntüyle savruluyoruz hep.

Bugün buluşacağız yoldaşımla, Çağlayan’a yolu düşen olursa bekleriz. Bitmeyen serüvenine bir yenisi eklenecek mi hep birlikte göreceğiz. Bizim dostlarla buluşma ne zamana kalır orası hiç bilinmez tabii. Onunki bitse bizden birilerininki başlar ama nerede olursak olalım mücadele bitmez.

2713240cookie-checkCelalettin Can’ın bitmeyen hapislik serüveni

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.