CHP Quadis?

Demokrasi ile yönetilen ülkelerde, önemli olan iktidara yürüyen muhalefetin kaliteli olmasına halk dikkat eder. Bu açıdan muhalefetin kalitesinin değişik parametreleri vardır.
En önemlisi ise dikkatli, seviyeli ve seçmene umut vaat etmesidir.

Demokrasi açısından henüz rüştünü kanıtlamamış ülkemizdeki muhalefete bakacak olursak, CHP’nin tek parti dönemi hariç hiçbir zaman tek başına halkın desteğini alıp iktidara geldiğini göremiyoruz..
Bu önemli bir eksikliktir.
Tabii ki demokrasi açısından.
Eğer bu parti, üstüne üstlük bir de sosyal demokrat olduğunu iddia ediyor ve iktidara gelemiyorsa, demokraside çok ama çok ciddi bir eksiklik var demektir.

Tabii bu eksikliğin nedenlerine göz atarken, CHP gibi sosyal demokrat olan batıdaki partilerle mukayese etmemiz gerekir.
CHP her ne kadar o düzeye gelmemiş olsa da.

Hemen CHP’nin siciline bir göz atalım.

CHP yeni fikirlerin ve ideallerin partisi midir?

Bir partinin iktidar yürüyüşüne geçmeden önce fikirlerini açıkça ortaya koyması gerekir. Bu fikirler, tarihin çöplüğünden toplanmış olmamalıdır.

Bir partinin doğaldır ki idealleri vardır.

Bu ideallerini hayata geçirmek ve peşinden sürüklediği kitleyi insanca yaşanır bir düzeye ulaştırmak ilk hedefi olmalıdır.
Oysa CHP idealler partisi değildir ve hiçbir zaman da olmamıştır.

Siyasi partilerin muhakkak ideolojileri olmalıdır. Hele muhalefette ise önemi daha da artar.

Peki CHP’nin ideolojisi var mıdır?
Vardır.
Ama bu ideolojiler modası geçmiş ideolojilerdir. Bir kısmı da 1924’lere takılı kalmış, bugünlere kadar sürüklene gelmiştir.
CHP modası geçmiş, miadı dolmuş bu tür ideolojileri yakasından silkip atmaya hiçbir zaman niyetlenmemiştir.
Şu anda da buna direnmektedir.

Batı demokrasilerinde muhalefet partilerinin iktidara yürüyüş programlarında radikal hedefler ortaya konur.
Bu hedeflerin gerçekleştirilmeye çalışılacağı seçmene-halka vaat edilir.
Eğer radikal hedefleri varsa, buna ulaşmak için kullanacağı araçları eskimiş olarak mı kullanılacaktır, yoksa modernleştirilecek midir?
Ne yazık ki CHP bu konuda da geçerli not alacak düzeye gelememiştir.
Hala köylünün ürününün, fındığın çayın başfiyat ilanı politikalarıyla uğraşacağını vaat etmiştir. (Kılıçdaroğlu’nun Karadeniz gezisi sırasında söylediklerine bakınız )
Rahmetli Ecevit’in 1970’li yıllardaki sloganı, 2010 yılında ısıtılmaya çalışılmaktadır.

Muhalefet partilerinin bence en önemli yanı toplumsal değişimi fark etmesi.
Sadece fark etmesi değil tabii.
Bunu yönetebileceğini göstermesi.

Toplumsal değişimi yönetebilmek için CHP’nin halkın gerisinde kalmaması gerekir. Oysa her dönem CHP halkın gerisinde nal toplamış, zaman zaman da trürbünlerde sıkılıp, başka güçlerin desteği ile sahaya inmeye kalkışmıştır.
Özetle ne toplumsal değişimi ne algılayabilmiş, ne yönetebilmiş ve ne de partilisine, seçmenine yeni bir vizyon sunabilme becerisini göstermiştir.

Eğer kaliteli ve kalibreli bir muhalefet partisi olsaydı CHP, bütün bunları hiç olmazsa bir kere deneyebilir, hayata geçirmeye çalışabilir, kitleleri peşinden sürükleyebilirdi.

Özetle:
Hedefi belirsiz.
Vizyonu zayıf, hatta yok.
İdeali eskimiş.
İdeolojisi demode.
Programı naftalinli…

Eğer bir parti böyle bir fotoğrafın içinde yer alıyor ve iktidara yürüdüğünü iddia ediyorsa, yapacağımız pek fazla bir şey yok demektir.
Sadece sormak gerek.
CHP Quadis?
Nereye gidiyorsun ey CHP…
Nereye?

1627560cookie-checkCHP Quadis?

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.