Erbakan…

Türkiye’yi anlamak kolay da siyasetçilere akıl erdirmek çok ama çok zor.
“Akıl” dışılığı yüzünden yıpranan siyasetçilerin, gelecekte kendilerini düzelteceklerine ve halkın gözünde eski itibarlarına kavuşacaklarına inancım giderek azalıyor.

“ Ülkenin üstüste binmiş ve içinden çıkılmaz bir çok sorunu varken, bu politikacı geyiği nerden çıktı?” diyenler olabilir.
Hemen yanıt vereyim.
Erbakan’dan çıktı.

Necmettin Hoca yine sahnede çünkü.
Hacılar-hocalar dönemi kapanmayacak belli.
Okyanus ötesi Fetullah Hocamız ülkeyi dışardan idare etmeye çalışıyor.
İçerden ise Erbakan Hoca yine yönetime talip.
Kıblesini batı yerine İran ve Libya’ya çevirdiği ve ülkeyi 20-30 yıl geriye götürdüğü unutulmuş sanki.
28 Şubat yaşanmamış sanki.
Partisinin kasasını boşalttıkları iddiasıyla yargının tokadını yememiş gibi.

Balık hafızasından mustarip olsak da kimilerimiz hatırlamadan edemez.
Erbakan hapse girmesin diye yasalar zorlanmadı mı?
Cumhurbaşkanının müdahalesi ve “yaşlılık” bahane edilerek Erbakan ev hapsiyle cezasını çekmedi mi?

Yaşlılık ve kocamışlık ayıp bir tablo değil.
Siyaset yapılır, zamanı gelir bırakılır.
Politikada şans denenir, tutmazsa kenara çekilinir.
Erbakan öyle mi?
Kurduğu partilerin hepsi kapatılmış.
Pardon şu an genel başkanlık koltuğuna kurulduğu Saadet Partisi’nin kapısı henüz açık.
Ve Erbakan bu ülkeyi yönetmeye yeniden aday.

Peki bu işte bir yanlışlık yok mu?
Ben buna başıma gelen bir olayla yanıt vermeye çalışacağım.
Benim İzmit’te babamdan kalma mirasçıları çok olduğu için adam başına 50-50 metre düşen bir arsam vardı.
Vardı diyorum bundan 5 yıl önce yeğenlerimden birine devrettim hakkımı.
Bu hak devri sırasında noterden vekalet vermem gerekiyordu.
Tabii yeğenimle notere gittik.
Giderken de yolda rastladığım bir arkadaşım bize takıldı ve o da notere girdi.
Neticede arkadaşım noteri tanıyormuş.
İşlemlere başlatmak için gerekli evrakı memura verdik, sonra noter beyin odasında sonucu bekleyeceğiz.
Eksik olmasın noter bey de beni gazeteciyken ve köşe yazarken tanıyormuş.
Sohbet gazetecilikten açıldı ve giderek koyulaştı.
Noter bey meğer Mülkiye’de okurken bir ara adı-sanı olmayan bir gazetede stajyer olarak çalışmış, devamını getirememiş. Ama gazetecilik hayatı boyunca hep hayallerini süslemiş.
Sohbetin bir yerinde noterin elemanı içeri girerek “Efendim Sezai beyin yaşı 65’in üstünde. Yasalara göre akıl sağlığı konusunda rapor gerekiyor. Kendisi bu heyet raporunu getirmezse vekaleti geçerli olmaz” deyiverdi.

Tabii şaşırdım kaldım.
Noter “Ben Sezai beyi tanıyorum. Hala gazete ve haber portallarında yazıyor. Üstelik Gazi İletişim fakültesinde ders veriyormuş. Bu durumda rapora gerek yok” dedi ve benim işlemin bu sayede bitirilebildi.

Nerden nereye?
Babadan kalma bir arsanın bırakın satılmasını, devrini yapabilmek için bu ülkede “akıl raporu” isteniyor.
İstenmesi de gerekli
Ama ülkeyi yönetmeye talip olanlar 100 yaşına gelse de rapora-mapora gerek yok.

Bize 50 metrelik arsa satışı yasak.
Başkalarına bir milyon kilometrekarelik ülke emanet edilebiliyor.
Benim kafam da burada bozuluyor.
Hatta kafama huni geçirip (!) Çankaya Köşkünün önündeki caddede yürümek istiyorum.
Haksız mıyım?

1627630cookie-checkErbakan…

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.